• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 2 °C

Anter'in katili yaşlanmış mı?

Ali Bayramoğlu

Hem iç buran hem sevindiren bir haber. Musa Anter'in tetikçisi olduğu iddia edilen bir kişi Diyarbakır'da gözaltına alınmış.

Musa Anter JİTEM'in katlettiği bir kültür adamıydı. 1992'de öldürüldü. 20 yıl sonra, cinayet, hâlâ faili meçhul.

Neden?

Bu ülkede devletin iki öyküsü var.

Öykülerin biri şeffaf, diğeri karanlık...

Sorun, bu iki öykünün, aynı kaynaktan beslenmesi, aynı yapılardan doğması, velhasıl paralel olmasıdır.

Bu ülkede binlerce insan faili meçhul cinayetlere kurban gitti.

Susurluk yüzlerce, binlerce insanın kaybolmasına, infazına yol açtı.

Kimi devlet raporları, kimi mahkeme kararları, kimi tetikçi itirafları bu cinayetlerin önemli bir kısmının resmi katiller tarafından resmi kurumlar himayesinde işlendiğini açık bir şekilde gösterdi.

Bu yapılardan bazıları kendi içlerinde "aleni tasfiyeler" yaptılar.

Bazıları ise oldukları yerde durmaya devam ettiler...

Kutlu Savaş'ın susurluk raporundaki şu cümle dikkat çekicidir:

"Susurluk olayı ile alakalı ve ilgi çekici bir husus da kurumların kendi kusurlarını unutup bir diğerini suçlama konusundaki itinalı davranışlarıdır. Askerler ise tam bir suskunluk ve sessizlik içinde olaylara sadece seyir açısından bakmışlardır. Oysa Jandarma'nın söyleyecek çok sözü olması gerekirdi. Özellikle de Yeşil, itirafçılar konusu ile Cem Ersever'in niçin veya nasıl öldürüldüğünü araştırıp kamuoyuna değilse bile Başbakanlığa duyurabilirlerdi..."

Peki neden?

Çünkü bunlar münferit hadiseler değildir...

"Emir veren-emir alan meselesi" karışık ve derindir...

Türk Silahlı Kuvvetleri JİTEM'in varlığını hâlâ resmen reddediyor...

Biri general, diğeri albay iki JİTEM kurucusunun, kurucu olduklarını ikrar etmeleri ve Ergenekon'dan tutuklu bulunmaları ordu için durumu değiştirmiyor. MİT'in JİTEM'in suç dosyasına işaret eden, bu suç dosyası ile devletin resmi politikalarını özdeş ilan eden raporlarının devlet raflarında durması da öyle...

MİT'e değinmişken...

Abdullah Çatlı, Alaaddin Çakıcı, Yeşil, MİT'in kullandığı insanlar arasında...

Bizzat Başbakanlık Teftiş Kurulu söylüyor:

"Susurluk döneminde asker, polis kadar MİT de benzer bir gayrimeşru örgütlenmeye gitti..."

Ama JİTEM'de olduğu gibi, bununla ilgili de ne doğru dürüst bir soruşturma söz konusu oldu, ne yaptırım...

Sorun devlet içinde "tek merkezli" değil, "onun için sorun bir devlet sorunu"...

Toplumları geçmişleri karşısında şeffaf kılan, "pişmanlık, özür, iç hesaplaşma ve hesap sorma"nın bir "bütün" olarak devreye girmesi ve bunun toplumsal talepten siyasi iradeye ulaşan dalga üzerinden gerçekleşmesidir...

Katil bir devre, bir döneme, bir anlayışa ancak bu yolla maledilebilir...

Türkiye bırakın Kıta Avrupası'nı, Arjantin, Şili ve hatta Kamboçya'da yaşanan yüzleşmelere, hesaplaşmalara bile yaklaşamadı...

Biz hâlâ bu meselenin etrafında dönü-yoruz...

Hâlâ bilmiyoruz:

Eşref Bitlis'e, Bahtiyar Aydın'a, Rıdvan Özden'e ne oldu?

Musa Anter, Vedat Aydın, Behçet Cantürk'ü kim öldürdü?

Hrant'ın ölüm kararını kimler verdi?

Emri veren kim, himaye eden kurum kim?

Türkiye'nin sorunu hâlâ bunlardır.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89