• BIST 9266.09
  • Altın 4095.751
  • Dolar 38.1522
  • Euro 43.5199
  • İstanbul 10 °C
  • Diyarbakır 8 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 14 °C
  • Berlin 14 °C

Ana dilde eğitim ve Kürtçede alfabe/imlâ meselesi-1

Müfit Yüksel

Kürt sorununa ilişkin çözüm sürecinde son dönemde en fazla tıkanıklığa neden olduğu söylenen konu anadilde eğitim sorunu.. Bir kavmin veya topluluğun kendi anadilini her alanda kullanabilme özgürlüğü temel bir haktır. Bunda şüphe yok. Ancak, son dönemlerde bunun temel bir hak talebi olarak değil, çatışmacı bir propaganda aracı olarak, süreci sabote etmeye, geriye sardırmaya yönelik olarak kullanıldığı da bir gerçek. Böyle olmasaydı, hükümete 'üç ay zarfında bu talebi, ilkokuldan üniversiteye kadar tahakkuk ettir, aksi takdirde süreç biter' tarzında ültimatom gibi mesajlar verilmezdi. Tarihten gelen böyle bir sorunun üç ay içerisinde tümü ile çözülmesi beklenemez. Zaman içerisinde kademeli bir şekilde çözülebilecek bir sorunun üç ayda çözülüp tahakkukunu dayatmak iyi niyetli bir girişim değildir.

Kürtçe, Kürt lisanı Ön Asya'nın Kadim dillerinden biridir. Eski Pro-Aryen Kafkas ve İran dilleri ile akraba bir lisan.. Kürtçe'nin tarihte Akad ve Elam lisanları ve eski Pehlevice ile de bağlantısı sözkonusu. Tarih sahnesine ilk çıkış yerleri Zagros dağ silsilesi ve çevresi olan, Kürtlerin Kassitlerle, hatta Çeçenlerle akraba bir kavim olduğu çeşitli kaynaklarda zikredilmektedir. (Kafkas kavimleriyle ilgili bkz. İsmail Berkok, Tarihte Kafkasya, 1958; Ahmed Cevdet Paşa, Kırım Ve Kafkas Tarihçesi, Matbaa-i Ebuzziyâ, 1307) Bölgedeki diğer diller ile karşılaştırıldığında, Farsça'ya nazaran çok daha kadim/antik dil özelliklerini barındırdığı görülebilmektedir. Bugün Farsça'da Feminine /Masculine (Müennes-Müzekker) ayırımı bulunmazken Kürtçede-özellikle izâfet terkiplerinde- bulunması, V, B sesleri değişimi bunun açık göstergeleridir. Kürtçe'deki âv'ın Farsça'da âb'a, xav'ın hâm'a dönüşmesi gibi.

Kürtçe, kadim bir lisan olmakla beraber, zaman içerisinde daha çok dağlık arazilerde göçebe ve yarı göçebe hayatı yaşayan Kürtlerin içinden tarihte büyük ve uzun süreli hanedanlar çıkmadığı için, saray dili/yazışma dili olarak gelişme gösterememiş. Kürtlerde, İslâm tarihinde Bâd bin Dostik ve Hasan bin Mervan'ın kurduğu Mervânî devleti(984-1085) ile Necmeddin Eyyub Ve Selahaddin Eyyubî'nin kurduğu Eyyubî devleti (1171-1348) dışında büyük çapta, geniş bir coğrafyaya yayılan hanedanlıklar kurulamadı. Bu iki hanedan da uzun süre devam etmediği için sarayda, özellikle Mervânî sarayında, konuşulan Kürt dili, yazışma dili haline gelemedi. Her iki büyük hanedanın zeval bulmasının ardından Kürtler arasında, Anadolu Selçuklu devletinin yıkılışı akabinde oluşan Anadolu beylikleri gibi, irili-ufaklı beylikler oluştu. Kürtler arasında daha sonra bu beylikleri bir araya toplayacak büyüklükte bir hanedan tarih sahnesine çıkmadı.

Kürtçe, Belucça ve Peştunca örneğinde olduğu gibi bölgesel anlamda yaygın konuşma/anlaşma dili haline gelirken, sözlü kültürü büyük bir gelişme gösterirken, yaygın yazı/yazışma dili anlamında önemli gelişme kaydetmemiştir. Kürtçe, Belucça ve Peştunca gibi diller, neredeyse bu neviden diller olarak aynı zamanda coğrafi anlamda çeşitli kültür ve medeniyetlerin kesişme ve çakışma noktalarında bulunduklarından, sözlü kültür ve gelenek bağlamında bir hayli gelişme göstermişlerdir. O yüzden bu dillerde şiirsel özellikte kâfiyeli deyimler çoklukla bulunmakta ve kullanılmaktadır. Anılan diller şiir, fesahat ve belağat sözlü gelenekte gelişkin ve zengin olmasına karşın, saray dili anlamında yazı/yazışma dili olamamışlardır. Bu yüzden Kürtler başta olmak üzere bu topluluklardan yetişen ilim kültür ve irfan mensupları yazılı eserlerini, şahsi mektupları dahil olmak üzere, İslam dünyasının Lingua Francası olan Arapça veya Farsça olarak kaleme almışlardır.70'li 80'li yıllarda dahi Kürt mollaları mektuplarını Arapça kaleme almaktaydılar. Bugün bile bir kısım Kürt mollaları eserlerini Arapça olarak kaleme almaktadır. Mezar taşlarındaki kitabeler büyük oranda Arapça olarak yazılmaktadır. Hatta Hint Müslümanları da 20. Yüzyılın ilk yarısına kadar eserlerini Arapça ve Farsça olarak kaleme almışlardır.

Kürtçe'de bugün elimize geçen ilk kaynaklar 15. Yüzyıla aittir. Abdurrahman Kasımlo, Cemşid Bender gibi akademik disiplinleri olmayan yazarlar ideolojik-ulusalcı bir tutumla Hz. Ömer dönemine ilişkin tabletlerden söz ediyorlarsa, elde hiçbir veri ve kanıt bulunmamaktadır. Konuşma dili olarak Cahiliyye devri Arapçası gibi zengin bir dil haline gelen Kürtçe'de daha çok sözlü gelenek, şiir, ve halk ve tasavvuf edebiyatı ön plana çıkmıştır. Nitekim Kürtçe'de elimizdeki ilk kaynaklar da bu yöndedir. Molla Ahmed el-Cezeri ve Feqiyé Teyran (Asıl Adı Mehmed Emin. 1031/1621-22 vefat tarihli Orijinal mezar taşı son günlerde dostumuz Veysel Bozkurt tarafından bulunmuştur. Mezar taşı üzerindeki Arapça kitabeyi şu şekilde tercüme ettik: 'Bu 'kabir' mutlu, merhûm ve mağfur, Allahu Taâla'nın Rahmetine muhtaç, Feka/Feqe Teyran olarak meşhur olan, Mehmed Emîn'nindir. Fi Sene 1031') gibi zâtlara ait Kürtçe metinler Tasavvufi içerikli manzum eserlerdir. 1061/1650-51 doğumlu olan Şeyh Ahmed bin İlyas El-Hânî'nin eserleri de yine manzum eserlerdir. Yanısıra, İslam tarihi boyunca Kürtler arasında muhtemelen bu tür Kürtçe eserler kaleme alan Molla ve mutasavvıflar çok olmuşsa da maalesef eserleri yazılı olarak günümüze gelmemiştir. Özellikle son yüzyılda Kürtler arasında tarihi, tarihi eserleri ve eski yazma eserleri koruma konusunda bir bilincin gelişmemiş olmasının da bunda etkisi büyük. Yanısıra Kürt örgütlenmeleri arasında, Tek-Parti dönemi Resmi ideolojisine ve ulusalcılığına öykünme şeklinde yaygınlaşan modern totaliter ulusalcı anlayış, Arap-İslâm harfi karşıtlığı, mâzi karşıtlığı, toptancı/sloganik yaklaşım Kürtler arasında tarihe önem verilmesini engellemekte, gelenek ve geçmişle bağlarını koparmaktadır. Bu yüzden Arap-İslâm harfli Kürtçe yazma/yazılı eserler, 12 Eylül ihtilali akabinde askeri rejimin bazı kütüphanelerden aldıklarını hariç tutarsak, gün geçtikçe kaybolup sanki bilinçli ve sistematik bir şekilde ortadan kaldırılmaktadır.

Kürtçe'de Alfabe/Elifbâ ve İmlâ Meselesi ise ikinci yazıya..

  • Yorumlar 6
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • ahmethazo21 Eylül 2013 Cumartesi 09:05taraflı olmayın

      \"Böyle olmasaydı, hükümete \'üç ay zarfında bu talebi, ilkokuldan üniversiteye kadar tahakkuk ettir, aksi takdirde süreç biter\' tarzında ültimatom gibi mesajlar verilmezdi. Tarihten gelen böyle bir sorunun üç ay içerisinde tümü ile çözülmesi beklenemez. Zaman içerisinde kademeli bir şekilde çözülebilecek bir sorunun üç ayda çözülüp tahakkukunu dayatmak iyi niyetli bir girişim değildir.\"şimdi kalbinde eyer doğruluk yerin varsa hiç bir kürt hiçbir kürt örgütü yazdığın biçimde söylemedi. kürtler diyorki tarih boyunca bizi aldattınız.oyun oynadınız.artık oyun oynama zamanı değil.

      Yanıtla (0) (1)
    • Garip Dost21 Eylül 2013 Cumartesi 09:43Üç Ay Mı?

      Şerm e lo! Yüz yıldır bu halk dil ile ilgili sorununun çözülmesini bekliyor. Akp'niz 10 yılını geçirdi.Bir halkın haklarına nasıl oluyor da bir devlet bu kadar rahat yaklaşabiliyor. Siz böyle kulak ardı edip Akp'nin peşine düşerseniz, onlar da bu dil bizi böler diye rahat konuşurlar. El insaf. İlim etiği nerde.

      Yanıtla (0) (0)
    • ahmet erdem21 Eylül 2013 Cumartesi 10:15ziman

      Sn. yazar, ilk kürtçe yazılı eserlere 15. yüzyılda rastlanmıyor, Baba Tahiré Üryan'ın eseri 1100 lü yıllarada yazılmıştır, herşeyde olduğu gibi bilgide de sadece sistemin verdiği ile yetinmeyelim, kürtçe diye bir dil yoktur diyenler, 1500 lü yıllarada M. 'Ehmedé Cizîrî'nin o muazzam eserini okusunlar bugünün cizresinde konuşulan Kürtçenin hemen hemen aynısı olduğunu görecekler, aynı dönemlerde Osmanlının divan şairleri olan fuzuli, nef'i , nedim gibi şairlerin eserlerini ise ancak tercüman aracılığı ile bugünkü Türkçeye çevirebilirsiniz.

      Yanıtla (1) (0)
    • nesimi karikutal22 Eylül 2013 Pazar 15:53Haksızlık etme!

      Sevgili Müfit kardeşim.
      Sevgili hemşerim. Bu kadar haksızlık etmeniz için Kürtlerin size ne zararı dokundu. Ki dokunmadığını biliyorum. "Üç ayda sorunu çözün" diye ultumaton veriyorlar demek buhtandır. Sadece yasal güvence istiyorlar. Size de yaramaz mı? bu düzenleme.
      Sevgi ile kal.

      Yanıtla (1) (0)
    • Mamoste22 Eylül 2013 Pazar 20:54Şeyhlik iflas etmişitir.

      Müfit Yüksel bey şeyh(veya molla) aileden gelmektedir. eskiden Kürtler'de Seyda söylemişse doğrudur. Ama şimdi Kürtler yine aklı selim seydalarının sözlerine kulak verirler ama mesnedsiz, dayanaksız ve yaranmacı sözler seydalarda da gelse Dünya normları ile kıyaslar sonra taraftar olurlar. Kusura bakma Müfit yüksel bey Nufuz istiyorsanız hakla birlikte olun ki halk sizi takdir etsin. Eski Kürtler yok onlar öldü. Ruhlarına fatiha,şu an Kürtler Türkler-Araplar-Farslar ortadoğu da hangi haklara sahipse o hakları alcaklar ve yaşayacaklar. Sizler İstanbul'da sevdiklerinizle kalın ve haşrolun.Selam ve du

      Yanıtla (0) (0)
    • Müfid Yüksel28 Eylül 2013 Cumartesi 23:15Mamoste Lakabını Kullanan Şahsa

      İstanbul'da Kürt olarak sadece ben yaşamıyorum. 4-5 milyon civarında Kürt yaşıyor. Bu konudaki sözünüzü hepsine söyleyiverin de bilelim.. Eski Kürtler öldü diyerek dedelerinize hakaret ediyorsunuz. Siz de biz de, onlar Kürt olduğu için Kürdüz. Kürtlüğümüz tevarüs yoluyla.. Kürt kimliği sonradan kazanılmıyor.. Kimsenin kimseye yaranma gibi bir amacı da sözkonusu değil. Nüfuz isteme gibi bir hedef de yok..Zaten yeterince var. İsteğimiz Kürt meselesinin, iç savaş olmadan halklar arasında barışın korunarak çözülmesi.Ümmet içinde halklar arasında zaten yeterince iç savaş var yenisine gerek yok. ..

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89