• BIST 9031.82
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 8 °C
  • Ankara 7 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 1 °C

‘Al papazı, ver papazı’ derken elde ne kaldı?

Amberin Zaman

ABD Başkanı Donald Trump 26 Temmuz günü Türkiye’yi Twitter’da pastör Andrew Brunson üzerinden ‘büyük’ yaptırımlarla tehdit etti edeli ortalık toz duman.

O güne kadar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Washington’daki en sıkı müttefiki gibi görünen Trump neden birden bire patladı? Karşılıklı ne pazarlıklar yapıldı ve hangi vaatlerde bulunuldu da tutulmadı? İsrail bu işin neresinde? Ve bu açmazın içinden nasıl çıkılacak? Çünkü ABD’nin en tepesinden Ankara’ya yöneltilmiş çok ciddi bir ültimatom var.

Günlerdir bu sorulara cevaplar aranıyor.

23 yıldır Türkiye’de yaşayan Andrew Brunson Ekim 2016’dan beri PKK ve darbecilerle ilişkileri olduğu iddiasıyla tutuklu bulunuyor. Aleyhindeki iddianame tam bir deli saçması, dolayısıyla detaya girmeyeceğim. Merak edenler Yıldıray Oğur’un Karar gazetesindeki 31 Mart 2018 tarihli köşe yazısına bakabilir.

Brunson’un ABD ile pazarlık konusu edilebileceği ilk defa Eylül 2017’de bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ‘ver papazı, al papazı’ mealindeki açıklamasıyla dile getirildi. Oysa Cumhuriyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş’a göre takas fikri, Rıza Sarraf’ın ABD’deki davada avukat olarak tuttuğu eski New York belediye başkanı Rudy Giuliani’den çıkmıştı. Erdoğan da bunun üzerine bu sözleri sarf etmişti.

Yine Aydıntaşbaş’a göre Ankara’yla Washington arasında süren takas pazarlığı vardı. Pazarlık mayısta New York’taki Sarraf davasında 32 ay ceza alan eski Halkbank yöneticisi Mehmet Hakan Atilla üzerinden yürüyordu.

Brunson 18 Temmuz’daki üçüncü duruşmasının akabinde serbest kalacaktı. Bunun karşılığında Atilla cezasının geri kalan kısmını Türkiye’de çekmek üzere yurda dönecekti. Ama olmadı.

Mahkeme Brunson’un tutukluluğunun devamına karar verdi ve bir sonraki duruşmayı 12 Ekim’e attı. ABD’den ‘hayal kırıklığı açıklamaları’ gelirken perde arkasında muhtemelen yoğun görüşmeler sürdü.

Derken mahkeme 25 Temmuz günü ‘sağlık sebeplerinden’ ötürü Brunson’un bundan böyle ev hapsinde tutulacağını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ‘asla yetmez ama şimdilik evet’ şeklinde cümleler kurdu ancak bir gün sonra Başkan Trump ve ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence peş peşe Türkiye’ye ‘ağır yaptırım’ tehditleri savurdu.

Washington Post gazetesine göre de Brunson için takas pazarlığı yapılıyordu. Pazarlık Atilla üzerinden değil, İsrail’de Hamas’a yardımda bulunduğu iddiaları üzerine tutuklanan Türk vatandaşı Ebru Özkan üzerinden yapılmıştı.

NATO zirvesinde Erdoğan ile bir araya gelip samimi pozlar veren Trump, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu 14 Temmuz tarihinde arayıp Özkan’ın salınması için ricacı olmuş. Bir gün sonra Özkan Türkiye’ye iade edilmişti.

Ne var ki Ankara pazarlığın Özkan üzerinden olduğunu şiddetle reddediyor. Sabah gazetesinin Washington muhabiri Ragıp Soylu’ya bilgi veren Türk yetkilileri sürecin Atilla üzerinden yürüdüğü konusunda ısrar ediyor. Ve Pence’i günah keçisi ilan ederek ortalığı karıştırmakla suçluyor.

Peki gerçekte neler yaşandı? Brunson neden serbest bırakılmadı?

Aydıntaşbaş’a göre Türkiye son dakikada ek taleplerde bulununca takas suya düştü. Benim edindiğim bilgi daha karmaşık bir tabloya işaret ediyor. Kaynaklarımın birinin ifade ettiği gibi “Mutfakta çok fazla aşçı var.”

Türkiye ile ABD arasında farklı kanallar üzerinden yürüyen pazarlıklar var. Biri ABD Dışişleri üzerinden yürüyor. ABD tarafında Avrupa’dan Sorumlu Dışişleri Bakanı Yardımcısı Wes Mitchell kilit isim. Kongre’de Türkiye’ye yönelik yaptırımlar için bastıran ve Erdoğan ile Ankara’da bir araya gelen Demokrat Senatör Jeanne Shaheen ve Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham de sürece dahil.

Masada sadece Hakan Atilla yok. Halkbank’a kesilecek ceza da var. Brunson dışındaki diğer tutuklu ABD vatandaşları, mesela NASA fizikçisi Serkan Gölge de görüşmelerde yer alıyor. Bir de ikisi tutuklu biri ev hapsinde bulunan Türk uyruklu konsolosluk görevlileri… Ama ABD’nin iç siyasi dengeleri yüzünden Brunson pazarlığın odağında.

Bu pazarlıklar sürerken bir de Ankara’nın Beyaz Saray’la ayrı bir iletişim kanalı var. Edindiğim bilgiye göre sular esas burada bulanıyor çünkü ABD mevzuatına hakim olmayan Trump, Erdoğan’a yaptırımlar konusunda güvence veriyor.

İddialara göre örneğin Kongre’nin S-400’ler yüzünden F-35 savaş uçaklarının Türkiye’ye teslimini dondurmayı öngören çeşitli yasa tasarılarına ilişkin “Merak etmeyin, bu işi hallederim” diyor. Ama tam öyle değil işte. Konu son derece teknik ancak kabaca, Kongre isterse uçakların Türkiye’ye nakli için öngörülen fonu dondurabilir.

Bunu aşabilmesi için de Trump’ın ABD’nin diğer bütçe harcamalarını içeren yasayı veto etmesi gerekir. Kaynaklarımızın birinin ifade ettiği gibi “Trump’ın sırf Türkiye hatırına bütün ABD’yi felce uğratacak hali yok.”

Brunson neden serbest bırakılmadı sorusuna gelince… Arada bitmek tükenmek bilmeyen güvensizliğin, bilgi eksikliğinin ve saraylarla bakanlıklar arasındaki hatların karışmasının yarattığı kaosun önemli payı olduğu söylenebilir.

Mesela Atilla’nın Türkiye’ye iadesi için taraflar arasındaki hükümlülerin takasını düzenleyen antlaşmaya göre Atilla’nın ABD Adalet Bakanlığı’ndaki temyiz başvurusunu geri çekmesi gerekir. Sarraf davasında Türkiye’de ün salan ABD’li adliye muhabiri Adam Klasfeld’e göre Atilla’nın böyle bir talebi henüz bulunmuyor.

Belki de bu gibi bürokratik prosedürlerin tamamlanması için Brunson’un ABD’ye iadesi ekime ertelendi, takasın eş zamanlı yapılıp Ankara’nın karizmasının çizilmemesi için.

Ne var ki Trump beklenmedik şekilde olayı farklı bir boyuta çekti. Sürece İsrail’i dahil ederek, Brunson işini kestirme yoldan halledebileceğine inandı. Beklentilerinin karşılığını almayınca da nükleer tweetini fırlatıverdi. Görüştüğüm İsrailli yetkililere “Özkan karşılığında size ne vaat edildi” diye sorduğumda aldığım cevap “Sıfır” oldu.

Sanırım aynı netice tüm taraflar için geçerli. Netice Hatice…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89