• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 3 °C

AKP'nin yeni cumhuriyeti

Etyen Mahçupyan

Oy verdiğiniz bir partiden hiçbir beklentinizin olmaması, buna karşılık oy vermediğiniz bir partiden ülkenizi istikrara ve demokrasiye kavuşturmasını beklemeniz epeyce garip bir durum olurdu.

Ama son seçimlerde Türkiye'deki laik kesim bu garip çelişkiyi, garipliğini pek de fark etmeden yaşadı. Anketler hâlâ hükümeti beğenmesine rağmen oy vermeyeceğini, ama muhalefeti beğenmemesine rağmen o partilerden birini destekleyeceğini beyan eden anlamlı ölçekte bir kitlenin varlığına işaret ediyor. Öte yandan AKP'nin ana kitlesi muhtemelen pek fazla irdelemeden, 'doğal yakınlığın' ima ettiği beklentilerle bu partiye oy vermişti ve genelde iktidarın performansından hoşnutsuz kalmadı. Ancak son dönemde özellikle Kürt meselesinde sergilenen yalpalamalar ve Başbakan'ın öfkeli ve hoyrat üslubu, İslami kesim içinde bir miktar rahatsızlık yaratmış gözüküyor. 

Verdikleri desteği gerçekçi bir siyasi analize dayandıranlar ise laik kesimin demokratları oldu. Bu grubun değerlendirmesine göre AKP zihniyet olarak demokrat olmadığı gibi, bu yönde hızlı ve radikal bir değişim gösterme ihtimali de zayıftı. Buna karşılık AKP iktidarı hem kendi kesiminin taleplerini taşımasıyla, ama çok daha önemli olarak o güne dek kamusal alanı daraltmış ve hegemonik baskısı altında tutmuş olan Kemalist rejimin nüfuzunu kısıtlamasıyla 'demokratikleştirici' bir güçtü. Diğer bir deyişle AKP'den beklenen nihai anlamda 'en doğru' reformları yapmasından ziyade, yanlış olan bu sistemin zeminini dağıtmasıydı. Bu çabanın AB üyelik sürecinde kaçınılmaz olarak bir demokratik reform stratejisi oluşturacağı öngörülüyordu ki nitekim öyle de oldu... 

AKP hiçbir seçimde topluma demokratların anladığı anlamda bir demokrasi sözü vermedi. Millet kavramının meşruiyetine sığınarak çoğunlukçu bir demokrasi anlayışını taşıdı, ama bunu Osmanlı geçmişinden beslenen bir paylaşımcılık ve mağdurları sahiplenme tutumu ile destekledi. Öte yandan bunca yıl iktisadi imkânlardan yararlanmamış olan geniş bir kesimin beklentisi doğrultusunda, sosyal duyarlılık açısından zayıf, sağcı bir kalkınmacılığı hızla üstlendi ve bunun nemasını da cemaatçi kodlar dahlinde bölüştürdü. Kısacası 'demokrasi' AKP'nin Türkiye tasavvurunun zorunlu bir önkoşuluydu, çünkü rejimin antidemokratik niteliği İslami kesimi dışlamaktaydı. Aksi halde sistem ne bu kesimin çoğunluğunu, ne de AKP kadrolarını fazla rahatsız etmiyor olabilirdi... 

Demokrasi ihtiyaç duyulan bir zemin olduğu ölçüde, AKP de demokratik reformların peşine düştü. Ancak belirli bir reform stratejisi sonucunda varılmak istenen bir 'demokrasi ideali' hiçbir zaman var olmadı. Ne var ki bu yadırganacak bir durum değil... Gerçekçi olacaksak beklenebilecek olan tam da buydu. Çünkü demokrasi konusunda İslami kesimde temellendirilmiş bir tahayyülün oluşması, ancak bu aşamadan sonra zihniyet olarak demokratlığa meyleden yeni nesillerin talepleriyle ortaya çıkabilir. Öte yandan AKP mukayesesiz olarak kendisini yenilemeye en açık tutan ve değişimi doğallaştırabilen parti olmayı da sürdürüyor. Dolayısıyla demokrasi tasavvurunun gelişmesi yeni bir partiyi değil, çok muhtemelen yine AKP'yi işaret etmekte. 

Ancak vurgulamak gerek ki AKP'nin asıl hedefi yeni bir demokrasi değil, aslında yeni bir cumhuriyetti... Bu cumhuriyetin eskisinden farkı iki yönlüydü ve her ikisinde de önemli yol alındı. Birincisi rejimin toplumla barışmasıdır. Bu alanda en temel mesele Sünni Müslümanların kimlikleri ve kültürleriyle ekonomik ve sosyal alanda kendilerine yer bulması ve o alandaki karar mekanizmalarında çoğunluk oluşturarak etkili olmasıydı. Ama 'rejimin toplumla barışması' Kürtlerle, gayrimüslimlerle ve Alevilerle de farklı yönlerden barışması demekti ve iktidar her üçünde yetersiz de olsa niyetini gösteren adımlar attı. Ama her üçünde de, gayretler hükümete risk yaratma ihtimali olduğu noktada tıkandı. AKP'nin yaratmak istediği cumhuriyetin ikinci yönünde ise siyasetin devletle barışma süreci vardı. Bu bir yandan devlet sistematiğinin askeri ve yargısal vesayetten kurtulmasını, diğer yandan da İslami kesimin devlet kadrolarına ve bürokratik mekanizmaya doğal bir biçimde nüfuz etmesini ima ediyordu. Sonuç dini olmayan, ama dindarların yöneteceği bir cumhuriyet olacaktı.

Anlaşılacağı gibi, AKP'nin hayalindeki ve halen gerçekleşmekte olan bu cumhuriyet bizatihi 'demokrat' bir zihniyete dayanmıyor, ama eski cumhuriyete nazaran apaçık biçimde daha demokratik... O nedenle de hâlâ eski cumhuriyeti savunurken AKP'nin demokrat olmadığı eleştirisi yapmanın toplum nezdinde getirisi olmuyor.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89