• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İstanbul 3 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 0 °C
  • İzmir 7 °C
  • Berlin 3 °C

AKP ve hak

Ahmet Altan-

Çok önemli bir kavşaktan geçiyoruz.

Bu kavşakta AKP’yi “kuşatan” engeller belli ama benim görebildiğim kadarıyla AKP ile “başarı” arasında, AKP’nin kendisi ve değiştirmekte çok zorlandığı “zihniyeti” yatıyor asıl.

İktidar partisi genel olarak “dinsel” yapısıyla biliniyor ama iş sorunları çözmeye geldiğinde “dindarlığı” değil, o dindarlığın içine saklanmış olan “milliyetçiliği” ön plana geçiyor.

Bir tür “zehirli draje” gibi içine “milliyetçilik” saklanmış bir dindarlıktan, gerçek “dindarlığa” geçebilmiş olsa sorunlarla karşılaştığında çoğunlukla görülen o kilitlenmeyi bu kadar çok yaşamazdı.

Dindarlık, içinde eşitliği, merhameti, şefkati, tevazuu barındırır, kendini başkasından üstün görmez, Başbakan’ın çok sevdiği ve çok tekrarladığı gibi “yaradılanı sever Yaradan’dan dolayı”, kimseye “efendilik” taslamaz, komşusunun derdini kendi derdi bilir, gerçek bir dindar için “kendini diğer kullarla eşit” görmek bir pazarlık konusu değildir.

Din kucaklamayı ve çoğalmayı arzular, milliyetçilik ise dışlamayı ve azalmayı kendine hedef seçer.

AKP’nin Kürt açılımının başlangıcında “çağın eşitlikçi” değerleriyle, bu değerleri “kul eşitliğinde” içselleştiren bir dindarlık vardı ama açılım ilerleyince “milliyetçilik” öne çıkmaya, “eşitlik” bir pazarlık konusu olmaya başladı.

Bu ülkenin Kürt vatandaşları var, bu insanlar Türk vatandaşlarla “eşit” haklara sahip değil, hayatın her safhasında eşitsizlik yaşanıyor.

Türk, çocuğunu kendi anadilinde eğitebiliyor ama Kürt aynı hakka sahip değil.

“Ne mutlu Türküm diyene” sloganıyla Türklük mutlulukla özdeşleşince, haliyle Kürtlük de “mutsuzlukla” özdeşleşiyor.

Bütün ülke Türklerin ismiyle anılıyor ama ülkenin bir bölgesinin bile Kürtlerin ismiyle anılmasına izin yok.

Bu eşitsizlikleri sayar gideriz.

AKP, gerçekten bir açılım yapacaksa “Türklerle Kürtlerin eşit olduğunu” kabul edecek ve Kürtlere haklarını verecek.

Bu hakları vermek için “kimseyle pazarlık etmesine” gerek yok, adı üstünde “hak” bu, pazarlık konusu olabilecek bir şey değil.

Devletin ve devleti yöneten siyasi iktidarın, “savaşı durdurmak” için muhatabı Apo ve PKK ama Kürtlerin hakkını vermek için muhatap tüm Kürt halkı.

Apo şöyle dedi, PKK böyle yaptı diye Kürtlerin hakkını vermekten vazgeçemezsin, vazgeçersen “açılımı” yapamazsın, çünkü bu açılım neticede tek bir kelimenin üstüne oturuyor, “eşitlik” bu açılımın amacı.

Kendi vatandaşına “hakkını” vermek” için neden pazarlık edeceksin?

O hakları çok uzun yıllar önce vermek zorundaydın zaten.

AKP, kendi dindarlığının altına saklı olan “milliyetçiliği” nedeniyle Kürtlerin “eşit” olma isteğini bir türlü “hak” olarak göremiyor, bunu “bir pazarlık malzemesi” olarak değerlendiriyor.

Bu “milliyetçi” yanılgı, aslında “milliyetçilerin” en korktuğu sonucu, PKK karşısında kesin bir yenilgiyi kabul etmeyi getiriyor.

AKP, Kürtlerin hakkını teslim eder, onların “eşitliğini” anayasal düzeyde kabul ederse, bu, çağdaşlığın ve insanlığın zaferi olur, bunu bir “savaş pazarlığı” sonucu kabul ederse bu “yenilgi” olur.

Türkler de Kürtler de bu “sonucun” silahla geldiğini görür ve “silah” ortadan hiç kalkmaz.

AKP’nin “Türk ve Sünni” olmayanı “kendinden görmeme” refleksi, Aleviler konusunda da, Rum vatandaşlar konusunda da aynen ortaya çıkıyor.

Alevilere haklarını vermek için de “pazarlık” yapıyor.

“Hakkın” pazarlığı olmaz, Aleviler Sünnilerin sahip olduğu haklara sahip olmalıdır.

“Dindar” AKP, şeriatla yönetilen Osmanlı’da “Bektaşiliğin” nasıl temel bir kurum olduğunu da hatırlamalı.

Aynı durumu Rum vatandaşlarımızla ilgili olarak da görüyoruz, kendi vatandaşlarımıza okul açmak için Yunanistan’la pazarlık ediyoruz, Türk ve Sünni vatandaşlarımızın “din okulu” varsa, Rum ve Ortodoks vatandaşlarımızın din okulu neden olmasın?

AKP’nin yüzyıllık sorunları çözmesi için orduyla, bürokrasiyle, şoven muhalefetle uğraşması gerekiyor ama asıl uğraşması gereken “kendi zihniyeti”, genlerindeki o gizli milliyetçilik.

Milliyetçilik sorun çözemez, milliyetçiler için “çözüm” kendinden olmayanı yok etmek ya da sindirmektir.

Kendinden olmayanlar her zaman “kalabalık” olduğundan da daima yenilirler.

AKP, milliyetçi kimliğiyle “yenilmek” mi istiyor?

Yoksa dindar ve çağdaş kimliğiyle barışçı bir zafere ulaşmak mı?

“Barışta zaferi” seçerse hem kendisi hem de milyonlarca insan feraha kavuşacak, milliyetçiliği ve “şoven” bir dinciliği seçerse hep birlikte kaybedeceğiz.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89