Âkil İnsanlar listesi açıklandı. Hiçbir itirazım yok. Bana bıraksalar içine bir 50 isim daha eklerim. Ama bunun sonu yok tabii... Herkes, bir diğerini dâhil etmek isteyecektir, dolayısıyla bir yerde durmak gerek...
Çıkan listeyi destekleyeceğiz...
Bir kere böyle bir liste çıkarmak, eksiğiyle gediğiyle, hükümetten gelen güzel bir incelik...
İki açıdan güzel bir incelik.
Birincisi şu: Herkes sevdiği bir yazarı ya da sanatçıyı Âkil İnsanlar listesinde bulunca, ister istemez kendisini sürecin bir parçası olarak görecektir. Böylece barış süreci kapalı kapılar ardında olup biten mistik bir olgu değil, halkın da karar verici olarak dâhil edildiği bir işleyiş olarak algılanacaktır.
İkincisi ise toplumun ikna edilmesi. Çözüm sürecine destek veren yüzde 57,7 içinde yer alan bizler, bu sürecin sağ salim ilerlemesini istiyorsak, geriye kalan yüzde 42,3’lük kısmı ikna etmek zorundayız. Bu bizim boynumuzun borcu.
Nitekim Âkil İnsanlar halkı ikna için hareket edecekler. Gruplara ayrılacaklar ve bu gruplar, belli bölgelere giderek, orada yaşayanlara barış sürecini anlatacak ve halkın kafasındaki sorulara makul yanıtlar vermeye çalışacaklar.
İşte tam bu noktada Yeni Akit başyazarı Hasan Karakaya’yla ilgili itirazları hatırlatmak isterim. Hemen söyleyeyim, ben bu itirazlara itiraz ediyorum. Karakaya’nın nefret söylemi içeren pek çok yazısı var. Kendisiyle hiç tanışmadım, belki insani ilişkilerde şeker biridir ama gazetecilik ölçüsünden baktığımda kendisini zerre kadar sevmem.
Peki, bu düşünceme rağmen, neden Karakaya’ya itiraz etmiyorum. Şu nedenle: eğer bu beyefendi kendi zihniyetindeki başka insanları barış sürecini onaylamaları ya da içlerine sindirmeleri konusunda ikna edecekse, daha ne istiyoruz. Çünkü asıl ikna etmemiz gereken kitle, Karakaya zihniyetinde olanlar... Hatta bu nedenle kendisine teşekkür bile etmeliyiz...
Sonuçta listenin entelektüel ağırlıklı olması toplumsal iknadan çok, toplumsal katılımın ve barış heyecanının kuvvetlendirilmesine yarayacaktır. Ki bu da çok önemli bir unsur. Hem zaten Can Paker’in ya da Murat Belge gibi çok değerli bir bilgenin, hitap ettiği kesim zaten sürece ikna olmuş bir kesim...
Neticede barışa giden adımlara süreç diyoruz ve bu süreç içinde Âkil İnsanlar listesi de ihtiyaca göre genişletilebilir. Bu konuda çok katı olunmayacağı görüşündeyim.
Eğer Âkil İnsanlar listesinde bir genişleme olursa, sanatçı ve edebiyatçıların listeye daha fazla dâhil edilmesinden yanayım. Onların etki güçleri daha geniş ve daha şiddetli.
Ergen ulusalcılar nasıl ikna edilir?
Burada gözden kaçırılan bir kitle var. O da “ulusalcı” dediğimiz, Bekir Coşkun ve Yılmaz Özdil okuyan, kentli ya da yarı kentli teenager’lar yani ergenler... Sosyal medyadan izlediğim kadarıyla son derece ırkçı söylemleri olan Kürt düşmanı bir kitle bu. Böyle bir kitle nasıl ve kimler tarafından ikna edilecek. Bence bu genç kitleyi ikna çalışması birkaç koldan yapılmalı. Biliyorsunuz dizilerde gizli reklamlar var artık. Hükümet de bu kesimin sevdiği dizilere gizli reklam verir gibi gizli mesajlar verebilir... Oturulur, senaryo ekibiyle konuşurlar, parası verilir ve bunu yaparlar. İkincisi ise tümüyle internet üzerinden dönecek bir viral video kampanyası başlatmak. İçinde belli mesajlar içeren, son derce eğlenceli ilginç videolar hazırlanarak, internette dolaşıma sunulabilir. Ama allahaşkına böyle bir şey yapılırsa sakın sakın Serdar Erener’e gidilmesin. Amerika’da bir dijital reklam ajansına gidilebilir. Hem daha ucuza bir kampanya hazırlanır, hem de araklama olmaz.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.