AK Parti kurulduğundan beri Hizmet Hareketi’nin içindeki insanların çoğunluğunun, her seçimde bu partiyi destekledikleri kanaatini taşıyorum.
Bu defa ise tam tersi bir kanaatim var. Çoğunluk, AK Parti’ye oy vermek istemiyor. Bunun sebebi, AK Parti’nin, açık, seçik ve kesin bir dille “Cemaat”ten oy istememesidir. Alenen, milyonlarca insanın gözünün içine baka baka, “sizin oyunuza ihtiyacımız yok” denmektedir. Hatta iktidar yanlısı kalemlerin, konuyu açarak, “oyunuzu istemiyoruz, çünkü boyunuzun ölçüsünü almak istiyoruz” diye efelenmeleri de var…
AK Parti, “sizin oyunuzu istemiyoruz” ilanını nasıl yaptı? Evet, dershanelerin kapatılması hamlesi, bu ilanın bir parçasıydı ama asıl çıkış bu değildi. Asıl ilan, Ankara’da büyükelçilere, bulundukları ülkelerdeki Türk okullarının aleyhinde çalışma yapmaları talimatının verilmesiydi. Bu, tepe-taban ayrımı yapmadan Hizmet Hareketi’nin içindeki herkese yönelik en ağır hamleydi. Çünkü bu okullar, “dünyanın her yerinde olmayan Türkiye, hak ettiği yerde olamaz” çağrısına sevdalananların eseriydi. Bu okullar “Cemaat” okulu değildi, bütün Türkiye’nin okullarıydı. 160 ülkedeki o okullar, “Gülen okulları” diye değil, “Türk okulları” olarak biliniyordu. Bu okulları gezip de takdir etmeyen tek kişi olmadı. Hatta Cemaat’e soğuk bakan, hatta Hizmet Hareketi’nin felsefesini, fikriyatını tasvip etmeyen insanlar, bu okulları görünce şapka çıkardılar… Bakınız Sayın Cumhurbaşkanı da nihayet dayanamadı, maşeri vicdanın sesini dile getirdi; “Yurtdışındaki Türk okullarını, hükümet-Cemaat meselesinin dışında tutmak lazım.” dedi.
Anadolu insanı, Trakya’nın evlad-ı fatihanları, bu okullar için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadı. Hele o öğretmenler, hele o düğün ertesi bilinmedik diyarların yollarına düşen, o öğretmen, belletmenler, işadamları, hicret sevabı ile bayrağı düşürmemeye and içenler… Çanakkale ruhu, zamana uygun yeni bir destan yazıyor, değerlerimiz gönüllü elçiler vasıtasıyla bütün dünyaya tanıtılıyor, milletimizin asaleti, büyüklüğü eski coğrafyalara hatırlatılırken, yeni coğrafyalara da “biz geldik, farkımızı fark ettirmeye geldik, almaya değil vermeye geldik” deniyordu. Bu okullar, gerçek Türkiye lobileri için tahmin dahi edilemeyen sempati haleleri oluşturuyor, daha da ileri insanlık barışı adına yeni nesillerin gönlünü fethediyordu. Bu daha önce yaşamadığımız, tatmadığımız bir şeydi. Evet, Türkiye kendisinden umulmayan, beklenmeyen şekilde boyundan büyük bir hamle yapıyordu. Bu okulların adeta dışarıya jurnal edilmesi, büyükelçilerden önlerinin kesilmesinin istenmesi, izahı olmayan bir yanlışlıktır ve baltanın taşa vurulduğu yer burasıdır. Bu balta, Hizmet tabanının tam vicdanına, yüreğine, heyecanına indirilmiştir. Yani bu yanlışı ile Sayın Başbakan, doğrudan Hizmet Hareketi’nin tabanını karşısına almıştır.
Şimdi bazı dostlar eleştiriyor; “Cemaat CHP ile MHP ile ittifak yaptı, bu Hizmet insanlarına yakışır mı?” diyorlar. Çok rica ederim, can evinden vurulan, kendilerinden oy istenmediği yüzlerine, hem de meydanlarda her gün en ağır hakaretlerle söylenip istiskal edilen bu insanlara, gelin siz bir şey söyleyin de ikna edin… Ben de ne söyleyeceğinizi merak ediyorum. Yani şöyle mi diyeceksiniz, “her ne kadar AK Parti sizden oy istemiyorsa da, siz yine de oy verin...” Ya onlar döner de size, “ama Sayın Başbakan, ‘seçimlerden sonra sizi bitireceğiz’ diyor. Oy verelim de, işimizi çabuk mu bitirsin?” diye cevap verirlerse, hâlâ ikna edici bir lafınız olacak mı?