Çevremizde, Irak'taki son durum nedeniyle riskli ve sıcak bir döneme girilirken, içeride pozitif gelişmeler yaşanıyor.
Henüz yargı süreci bitmese de ilk kez 12 Eylül darbecileri yargılanıp mahkûm edildi.
Adil yargılama açısından Balyoz davasında yeniden yargılama yolu açıldı.
Ve çözüm süreci önemli gelişmelerin eşiğinde. PKK'nın sokak eylemlerini durdurması, yargının aranan ve yurtdışında yaşayan Kürt siyasetçilerin dönüş yolunu açması ve hükümetin de çözüm sürecinin yasal altyapısını oluşturmak için hazırlıklar yapması cumhurbaşkanlığı seçimine giden Türkiye'de yeni bir dönemin başlayacağına işaret.
Ama sadece bunlar değil, Türkiye, bu sürece paralel bir başka şey daha yapıyor; kirli geçmişiyle hesaplaşıyor. O geçmişin bir bölümünü de hâlâ hafızalardan silinmeyen 90'lardaki faili meçhul cinayetler oluşturuyor.
İstanbul'dan Kürt işadamlarının öldürüldüğü ve şeytan üçgeni denilen İzmit- Sapanca- Adapazarı hattına, Ankara'dan Diyarbakır'a o yıllarda onlarca faili meçhul cinayet işlendi ve hesabı da sorulamadı.
Gelen her iktidar bu cinayetleri görmezden geldi ve bir adım atamadı. Nihayet son yıllarda faili meçhullerle hesaplaşmanın da yolu açıldı. Diyarbakır'da Musa Anter'i katledenlerin ve Albay Cemal Temizöz'ün yargılandığı davalar önemli başlangıçlardı.
Bunlara Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve aralarında Behcet Cantürk, Avukat Medet Serhat, Yusuf Ekinci, Adnan Yıldırım, Namık Erdoğan ve Savaş Buldan gibi Kürt işadamlarının bulunduğu cinayet davası da eklendi. İçinden geçtiğimiz şu günlerde o davada da önemli bir noktaya gelindi.
Bu davanın fitilini ateşleyen eski Özel Harekât polisi Ayhan Çarkın'dı. Uzun süredir cezaevinde olan Çarkın, verdiği ifadelerle karanlık bir dönemin kapısını araladı.
Ancak davanın yavaş seyretmesi zaman zaman Çarkın'ın gelgitler yaşamasına hatta Çarkın vari gerçekleri anlatmak isteyecek isimlerin geri durmasına yol açsa da dava sürdü ve önemli adımlar atıldı.
Çıkartılan engellere, belge ve bilgi bulmakta yaşanan zorluklara rağmen bugün davada dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'dan Korkut Eken'e, İbrahim Şahin'den özel harekât polislerine çok sayıda "devlet adına iş yapan" ve rutin dışına çıkma emri veren isim yargılanıyor.
Önümüzdeki günlerde, 11 Temmuz 2014'te davanın önemli bir duruşması var.
Büyük olasılıkla daha önce talimatla ifadesi alınan Mehmet Ağar, bu duruşmaya gelecek ve ilk kez avukatların da katılacağı çapraz sorguya tabi tutulacak. Kim suçlu kim suçsuz ortaya çıkacak.
Bu davanın sonuçlanması, tıpkı 12 Eylül darbecilerinin yargılanması gibi karanlık bir dönemin kapanması açısından tarihi olacak ve Türkiye toplumuna tarihi bir fırsat sunacak.
Böylece darbeler tarih olurken, darbelere zemin hazırlayanlar da tarihin önünde hesap vermiş olacak.
Kim ne derse desin, eski vesayetçi sistem artık son demlerini yaşıyor. Bu hesaplamayı daha güçlü yapabilmek ve bugüne kadarki kazanımları güvenceye almak için son bir eşik kaldı: Cumhurbaşkanlığı seçimi. Bu seçim, aynı zamanda geçmişle hesaplaşma, çözüm sürecini sürdürme ve sivil bir anayasa yapmanın da seçimi olacak.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.