• BIST 8980.29
  • Altın 3033.718
  • Dolar 34.2777
  • Euro 37.0994
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 12 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 18 °C
  • Berlin 14 °C

Adaletin bu yüce Türk yargısı

Hilal Kaplan

O'nun adını bilmiyoruz, hep baş harflerinden bildik. O, haklı olarak "Benim utanacağım bir şey yok" dese de daha fazla incinmesine müsaade etmemek için yine baş harflerinden bilmeye devam edelim. 

N.Ç., Mardin'deki bir fuhuş çetesinin eline düştüğünde 12 yaşındaydı. Tam 28 kişi ırzına geçti... Bu tecavüz suçlularının içinde, bizim verdiğimiz vergilerle geçinen memur da var; asker de, köy korucusu da var muhtar da... 

N.Ç., başına gelenler yüzünden 2 Ocak 2003'te Mardin Emniyet Müdürlüğü'ne şikâyette bulundu. Şimdi N.Ç.'nin "sığındığı devlet"in ona neler yaptığını okuyacaksınız: 

Davanın sanığı olan 33 kişi tutuklandı. Ancak dört ay sonra hepsi tahliye edildi. Ekim 2010'daki 35. (!) duruşmada 28 sanığa cinsel istismar suçundan bir yıl sekiz ay ile beş yıl arasında değişen cezalar verildi. Mahkemenin eski TCK'ya riayet ederek cezaları alt sınırdan vermesi yüzünden sanıklara en çok beş yıl hapis cezası verildi. Üstelik mahkeme, alıkoymak suçunu "zaman aşımı"ndan düşürdü. (Dava neden bu kadar uzun sürdü, anlamışsınızdır...) Yetmedi 12 yaşındaki çocuğun başına gelenlere 'rıza gösterdiği' (!) iddia edilerek ceza indirimine gidildi. 

Adli Tıp Kurumu'nun davadaki rolünü de es geçmeyelim. Önce N.Ç.'ye "ruh sağlığı bozulmamıştır" raporu verildi. Ardından İstanbul Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Kurulu, N.Ç.'nin "kendisine yapılan ahlâkî kötülüğün farkında olduğu"na hükmetti. Yargıtay 4. Daire Başkanlığı da bu pası gole çevirerek temyizdeki dosyayı karara bağladı ve onadı... 

N.Ç. tam sekiz yıl süren bu dava sürecinde çok hırpalandı. Sanıkların da içinde olduğu mahkeme salonunda "Göster ne yaptılar?" diye soran, anlatamayınca da kendisini azarlayan hakimler gördü. "Çeneni kapalı tut, bir elimiz İstanbul'da" diye kendisine tecavüz etmiş olan ama "arkası sağlam" sanıklarca tehdit edildi. Psikolojik yardım aldı, kendisini evlat edinen insan hakları aktivisti Eren Keskin ve Leman Yurtsever sayesinde hayata tutunmaya çalıştı. "Ablamlar olmasaydı yaram büyür beni yutardı. Ben o yaradan ölecektim" diyen N.Ç.'nin yaşadığı sıkıntıları Eren Keskin şöyle anlatıyor: 

"Bu arada tabii çok önemli sağlık sorunları yaşadı. Çok çekti, biz de çektik. Çok sinirliydi, defalarca hayattan vazgeçmeye kalktı. Hakikaten çok uğraştık, bizim için de çok zor oldu. Yıllarca psikiyatriste gitti." (Yeni Aktüel, Kasım 2010) 

Devlet denen kurumlar bütünü büyük bir işbirliği içinde tecavüzcüleri korudu ve 13 yaşındaki bir kız çocuğuna kasten sahip çıkmayarak nerdeyse onu "suçlu" ilan etti. Ve bu kötücül kararlar, "Adalet, mülkün temelidir" yazılı salonlarda alındı... 

Zaman zaman kanıtların yok edildiğini, ifadesinin değiştirildiğini söyleyen N.Ç. "Ben bir şeyin değişeceğine inanmadığım için bırakalım artık diyorum. Türkiye'de bu duruma gelmiş tek dava bu değil, son da olmayacak, onu da biliyorum" diyor. 

İşin en vahim yanı bu davalara bakan hakimleri ve onların kararlarına destek çıkarak onayan Yargıtay üyelerini "mesleği kötüye kullanmak"tan yargılayabilecek bir üst merci olmayışı. Gerçi hukuken bir üst yapı mevcut ama elini taşın altına koymak isteyecek kimsenin çıkmamasına öyle alışığız ki... Umarım Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Adalet Bakanlığı beni bu hususta mahcup ederler.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89