Avrupa Birliği’ni de AB sürecini de en çok eleştirenlerden biriyim, diğer taraftan Türkiye’nin AB tam üyesi olacağına hiçbir zaman inanmadım. AB süreci, iki taraflı bir samimiyetsizlik süreci olarak yaşandı, bitti. Yok, AB sürecini milliyetçi olduğum için eleştirmiyordum, “demokrasi, hak ve özgürlükler mücadelesi”nin dışardan itekleme ile olamayacağını düşündüğüm için eleştiriyordum. Diğer taraftan, AB’nin sadece siyasal bir ilkeler birliği olmadığını, asgari bir kültürel yakınlık gerektirdiğini düşünüyordum, hâlâ da öyle düşünüyorum. Yok, “demokrasi bizim kültürümüze yabancı” diye düşünenlerden değilim, daha gündelik düzeyde kültürel yakınlıktan söz ediyorum. Günün sonunda, Fransa Batı’nın, Türkiye Müslüman ülkelerin en laik örneği, ama birinde Noel, Paskalya, diğerinde Ramazan ve Kurban bayramları resmi tatil. Tüm bunları zamanında hakkıyla tartışma ortamı olmadı, AB’ciler, en ufak itiraz edeni “ulusalcı” ilan ederken, muhafazakârlar/ İslamcı çevre Kemalizmi “tasfiye” etmek adına AB’nin paçasına yapıştıkları için, doğru dürüst tartışamadık.
Mevcut durumda mesele, başka bir uca savruldu; Kemalist statükoyu tamamıyla tasfiye etmeyi başaran iktidarın AB pistonuna ihtiyacı kalmadı. Diğer taraftan AB’nin, Türkiye’yi “İslami demokrasi” modeli olarak desteklediği dönem bitti, bizim İslamcılar hüsrana uğradı, zamanında paçasına yapıştıkları AB’den soğudular. Dahası işleri bittikten sonra “demokrasi”, “insan hakları”, “özgürlükler” gibi değerlerden de buz gibi soğudular. “Başörtüsüne özgürlük”, “dindarın insan hakları”, iktidarlarının teminatı altına girdikten sonra, gerisine bu hak ve özgürlükleri tanımak işlerine gelmedi, hesaplarına uymadı. Diğer taraftan, düne kadar İslamcı iktidardan şikâyet edenleri “ayrıcalıklarını kaybettiği için sızlanan Kemalist azınlık, toplumuna yabancı seçkinler” olarak niteleyip, otoriterleşme tehlikesine kulak asmayan AB ve genelde Batı siyaseti, birdenbire tavır değiştirdi. Sonuçta, iki taraf da birbirinden samimiyetsiz olunca, kimin haklı, kimin haksız olduğunu tartışmanın anlamı kalmadı.
Bu, geldiğimiz noktayı tartışmayacağız demek değil. Türkiye AB ile tam üyelik olmasa da, ciddi siyasi ve ekonomik angajmanlar içinde olan bir ülke, bu süreçten kopması ciddi ve sonu belirsiz bir savruluş olur. Bırakın AB ile bağlayıcı anlaşmaları, Lozan’ı tartışmaya açan bir ülke, kendine bambaşka bir istikamet çizmeye hazırlanıyor demektir. Dahası, bu sadece bir dış siyaset meselesi değil, ucu ister istemez, Türkiye’nin rejimi konusuna dayanıyor. AB tümüyle bir “ilkesel birlik” platformu olmayabilir, ama Türkiye’nin AB ve Batı karşısında takındığı tavır, sıradan bir dış siyaset konusu değil, nihayetinde işin ucu siyasal sistem ve onun dayandığı ilkelere, kavramlara gidiyor. Nitekim, Cumhurbaşkanı ve onun liderlik ettiği mevcut iktidar da olayı bu şekilde görüyor ve tanımlıyor.
Bu çevre için demokrasi, özgürlükler gibi konular, “evrensel” değil, “kültürel” değerler, Batı’nın kendi kültürel değerleri, yani bizim kültürümüz ile uyuşmayabilir. Yani biz yoğurdumuzu kendi bildiğimiz gibi yiyeceğiz, bu da demektir ki birbirimizi yiyeceğiz. Çünkü, demokrasi, hak ve özgürlükler kavramları ve bunlar üzerine inşa edilen siyaset anlayışının önemi, farklılıkları suhuletle bir arada yaşatmak ve bireysel özgürlükleri teminat altına almak kaygısından kaynaklanıyor. Bu hedefleri toptan silip atmanın sonu farklı kesimler arasında kavgaya yol açacak, bireysel hak ve özgürlükler “din, kültür, millet, dava” gibi gerekçeler ile sonuna kadar sınırlanacak, zaten halihazırda yaşadığımız bu süreç, daha uç noktalara gidecek.
İslamcı ve milliyetçi çevreler, demokratik siyaset ve onun üzerine inşa edildiği değerlere hep mesafeli oldular, bu değerlerin evrenselliği iddiasına hep kuşkulu baktılar, ama nedense yine hep bunları doğrudan tartışmaktan kaçındılar. Nitekim, hâlâ başvurdukları en büyük meşruiyet kaynağı “sandık”, “milli irade” gibi, (tek başlarına demokrasiyi tanımlamakta yetersiz de olsa) hep demokratik siyasetin temel kavramları. Neden, bu kavramlar, değerler “yabancı”, “Batı icadı” değil de, diğerleri öyle! İzah edemiyorlar, zira kalkış noktaları Batı dünyasında da örnekleri görülmüş olan, sıradan otoriter siyaset özlemi. Demokrasi AB ile gelmeyecekti, ama AB’den kopuşla tümüyle gidecek, zira iktidarın AB kavgası, aslında Batı’ya özgü olarak tanımladığı değerler, mesele bu değerler ile başlarının hoş olmaması.
Kavganın asıl konusu, AB’nin Kürt meselesine müdahelesi, “terör”ü desteklemesi mi? Biz meselemizi kendi aramızda halledebilmiş olsaydık, ötesini kim nasıl kurcalayabilirdi ki? Unutmayın, vaktiyle ulusalcılar da, Avrupa’yı, münhasıran Almanya’yı, İslamcıları Türkiye’ye karşı kullanmakla itham ederlerdi, Almanya’da hilafet taraftarlarının yaptığı toplantıların videolarını izletirlerdi. Hiç temel sorunun, laik rejimin demokratikleşememesi, dindarı ile barışamaması olduğunu düşünmezlerdi.
- BIST 9314.63
- Altın 3731.793
- Dolar 38.0107
- Euro 42.1303
- İstanbul 9 °C
- Diyarbakır 21 °C
- Ankara 8 °C
- İzmir 14 °C
- Berlin 16 °C
- Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!
- Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!
- Gazeteci Evrim Kepenek'e kelepçeli gözaltı!
- Gazeteci Sinan Aygül'e saldıran korumalar tutuklandı
- 15 barodan gazeteci Sinan Aygül’e yönelik saldırıya kınama
- İbrahim Kalın MİT Başkanlığına atandı
- Çanakkale ve Balıkesir'de art arda deprem
- Buldan ve Sancar eş başkanlığı bırakacaklarını açıkladı
- Başak Demirtaş: Selahattin adaylığını üç kez iletti
- Şenyaşar ailesi: ‘Gereken yapılmazsa ‘adalet’ pankartını Meclis’e asacağız’
- Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni kabineyi açıkladı
- HDP’li yönetici: Demirtaş’ın talebi genel merkezimize ulaşmadı
- Biden, sahnede yere düştü
- Demirtaş: HDP, cumhurbaşkanı adaylığı talebimi gerekçesiz reddetti
- Selahattin Demirtaş: Aktif politikayı bırakıyorum
AB ile kavga büyüyor

Nuray Mert / Cumhuriyet
- Yorumlar 0
- Facebook Yorumları
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
- Müftü nikâhı ve İslami rejim04 Ağustos 2017 Cuma 10:57
- Katar krizi30 Haziran 2017 Cuma 11:43
- Nerden başlasak nasıl anlatsak19 Haziran 2017 Pazartesi 11:28
- Katar’ın başına gelenler09 Haziran 2017 Cuma 11:13
- Toplum yorgunluğu02 Haziran 2017 Cuma 10:14
- Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti29 Mayıs 2017 Pazartesi 21:33
- ‘Devrime hazır olun’22 Mayıs 2017 Pazartesi 10:40
- ‘Türbe, tarih, siyaset’15 Mayıs 2017 Pazartesi 10:45
- Fransız seçimleri ve demokrasi krizi12 Mayıs 2017 Cuma 10:25
- Yeni siyasi arayışlar05 Mayıs 2017 Cuma 11:20
- Hindistan ziyareti ve İslamcılar01 Mayıs 2017 Pazartesi 10:16
SON EKLENEN GALERİLER
ÖNE ÇIKANLAR
Fotoğraflarla Kürdistan’a dönen ilk hacı kafilesi
Başkent Hewler’de huzurevi
IŞİD’in son mevzisinden kaçış...
Kürdistan Parlamentosu'nun yeni üyeleri yemin etti
12345678
- Süleyman ÇevikKürtçe zorunlu eğitim bir haktır!
- Ersin TekGeleceğin Önündeki Engel: Geçmiş!
- Roşan LezgînZazakî Kur’an Meali ve İncil çevirisi
- Bayram BozyelSri Lanka; İktidar hırsının trajik sonuçları
- Abdullah Can“Bediüzzaman’ın hançeri” mi, Bediüzzaman’ı hançerlemek mi? (5)
- Mustafa Özçelik‘’Helalleşme’’ söylemini destekleyerek, kapsamlı helalleşmelere kapı ara
- Rahmetullah KarakayaBinelim kuşa gidelim Muş’a (2)
12
Sait Çürükkaya...
Antep'te sokak düğününe bombalı saldırı
Cizre'deki bodrumlarda ne yaşandı?
Nizamettin Ariç - Xakî Bîngol - Çîyayê Şengalê
12345678
- Murat YetkinSon üç gün, son üç soru
- Hayko BağdatKürtler TİP’e neden kırgınlar?
- Arzu YılmazKürt seçmenin seçimi ve dış politika
- Hediye LeventCIA Şefi neden Orta Doğu'da?
- İsmail Beşikci59 Yıl Sonra Şemdinli
- Mehmet Latif YıldızGüçlendirilmiş parlamenter sistem üzerine
- Akif BekiHDP’yi kapatmak neye yarar?
- Fehim TaştekinKürtler için lanet geri mi dönüyor?
- Ahmet TaşgetirenYargı sancısı -bumerangı unutmamak
- Fehmi KoruFırat’ın doğusuna gitmiyoruz, tamam. "Neden"...
- Aydın Doğanİstanbul seçimleri ve ötesi…
- Galip Dalayİran'a Sovyet modeli...
- Hakan AlbayrakMalcolm X
- Elif ÇakırBize ne oldu böyle?
- Orhan Kemal CengizHDP neden arabayı atın önüne koyuyor?
- Yaşar YakışFırat’ın doğusu sorunu askeri harekâtsız da çözümlenebilir mi?
- Mücahit BiliciDonald Trump’ın Zülkarneyn olarak portresi
- Tarık Ziya EkinciKılıçdaroğlu'nun Ahmet Türk'le görüşmesi bir skandaldır
- Akdoğan Özkan'ABD Çin ile Savaşacak'
- Murat SabuncuABD, Türkler ve Kürtler arasında 'çözüm' için devrede mi?
- Ahmet AltanMilliyetçilik ve Aydınlar
- Aslı AydıntaşbaşYalancı bahar mı ikinci bahar mı?
- Amberin Zaman‘Al papazı, ver papazı’ derken elde ne kaldı?
- Etyen MahçupyanErken seçim istemeyip ne yapsaydı?
- Kadri GürselÜç yıl sonra HDP yine anahtar
12345
RÖPORTAJ
Arzu Yılmaz: Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyareti Türkiye’den ABD’ye mesajKürt sorunu üzerine çalışmaları ile tanınan ve Kürdistan Bölgesinde de görev yapan Hamburg Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Arzu Yılmaz Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyaretini Evrensel'e değerlendirdi.
Türkan Elçi: 'Tahir hiçbir rüyamda benimle konuşmadı’Bugün Diyarbakır Barosu Tahir Elçi’nin öldürülmesinin beşinci yılı.
Kürt hukukçuya Yeni Zelanda'dan 'Küresel Etki ÖdülüERBİL (K24) - Kürt hukukçu Rez Gerdi, mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalar ve gösterdiği çabalar nedeniyle Yeni Zelanda’da “Küresel Etki Ödülü”nü kazandı.
PSDK lideri: Kürtler ABD’yle doğrudan görüşmeliKürdistan Sosyalist Demokrat Partisi (KSDP) Genel Sekreteri Muhammed Haci Mahmud, Bağdat’la yaşanan bazı sorunlar konusunda kesin sonuçlar alınması için Kürtlerin ABD’yle doğrudan görüşmesi gerektiğini söyledi.
ÖZEL MAKALE
Konya’daki katliama ilişkin gözaltı sayısı 13’e çıktıKonya’da yedi kişinin katledildiği ırkçı saldırıya ilişkin gözaltına alınanların sayısı 13’e yükseldi.
Reuters: Türkiye sınıfta kaldıKoronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında Türkiye'de 2 haftadır hafta sonları akşamları sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. İngiliz haber ajansı Reuters'ın analizine göre bu yasaklar bir işe yaramadı.
Demirtaş hakkında yeni iddianame: 3 yıla kadar hapsi istendiAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başsavcı Yüksel Kocaman'ı hedef gösterdiğini iddia ettiği HDP'nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında yeni bir iddianame hazırladı. İddianamede Demirtaş’ın 3 yıla kadar hapsi istendi.
Mesud Barzani: Kerkük; anılar, düşler ve düşüncelerBarzani, “Saddam Kerkük’ün Kürtlerin hakkı olduğunu kabul ediyor muydu?” şeklindeki soruya, “Şahsen kendisi bana, ‘Kerkük Kürt kentidir’ dedi."
KÜLTÜR SANAT
Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!Nûbihar dergisinin 165. Sayısı Kürt Dili Dosyası olarak çıktı.
Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!Nûbihar dergisinin yeni sayısı okuyucusuyla buluştu.
Nûbihar dergisinin 163. sayısı çıktı3 ayda bir Kürtçe yayınlanan Nûbihar dergisinin 163. sayısı zengin bir içerikle çıktı.
Feyruz, Suudi Arabistan’da konser vermeyi reddettiArap dünyasının yaşayan en büyük şarkıcısı Feyruz, Suudi Arabistan'ın insan haklarına saygı göstermediğine dikkat çekerek konser davetini reddetti.
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89
Tel : 0532 261 34 89
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.