Halk seçime gidemedi, 12 Eylül İddianamesi üzerine düşünelim ve sonuçlarını tartalım!
Evren ve Şahinkaya’yı, “TBMM’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmekle” suçlayan iddianame geçen hafta mahkemece kabul edildi.
Dönemin başbakanı Bülent Ulusu hakkında da soruşturma başladığı dünkü haberler arasındaydı. O günlerin vali ve genel müdürleri için de dosya açılması bekleniyor.
Tam 32 yıl önce bu gün, Meclis Bütçe Komisyonunda, “önümüzdeki yıl bu mecliste, bu meclisin bütçesi görüşülmeyecek” dediğimde, üyelerden hiç itiraz gelmemişti! Gece yarısı dağılırken iktidar partisinden Sebati Ataman koluma girerek sordu: “bir şey mi biliyorsun?”! Bu baba dostu değerli siyaset adamını, “Beyefendi benim Mecliste gördüğümden başka bildiğim yok; tersini gösteren bildiğiniz bir şey var mı?” diye cevaplamıştım.
Komisyonda söylediklerimi, “80’leri karşılarken” başlıklı küçük bir kitapta toplamış ve darbeden 3 ay önce yayımlamıştım.
O günkü partilerin ve liderlerin, o meclisin gerisindeki 3 yılda ve sonraki 3 ayda, sorunun özüne giden bir kararını, bir girişimini hatırlamıyorum. Son yılda tek mutlu olduğum Demirel’in 24 Ocak ekonomik kararlarıydı.
Darbeden sonra liderler, “Nasıl oldu da bütün anarşik olaylar hemen kesildi?” sorusunu ileri sürmüşler ve komutanların bir yıl öncesinden hazırlık yaptıklarını söylemişlerdir. Asıl sordukları, askerlerin anarşik olayları tertipledikleriydi!
Komutanların bir yıl öncesinden de önce, darbe kararı verdikleri; Orgeneral Haydar Saltık’ın başkanlığında kurulan komisyonun “11 Eylül 1979 tarihinde çalışmaya başladığı” anlaşılmaktadır.
Bunları kaydettikten sonra, bazı görüşlerimi sıralamak istiyorum:
1/Siyaset adamları, çoğunluğun yanında görünmek için inanmadıklarını söylemeleriyle çok karşılaşılmıştır. Bu gün de gerçek görüşünün aksine, Anayasanın Geçici15’inci maddesinin kaldırılmasının, 1980-83 arasındaki olayları soruşturma imkânı yarattığını savunanlar vardır.
Darbeden sonra seçimle gelen ilk meclis anayasayı bütünüyle kaldırıp, yeni bir düzen kursaydı, Geçici Maddenin de yürürlükten kalktığı belki iddia edilebilirdi. O anayasayla kurulmuş düzen, 30 yıl her şeyiyle yaşadıktan sonra, bir maddesinin değiştirilmesiyle 30 yıl geriye taşıyıp işlem yapılamaz.
Bu nedenle, yürürlükten kaldırılsa da, maddenin geriye çalıştırılması hukuka uygun sayılamaz.
2/ 11 Eylül akşamındaki TBMM anayasada yazılı, toplum ihtiyaçlarını karşılayacak hükümetler kurma ve kanunlar çıkarma olarak özetlenebilecek görevini uzun yıllardır yapamıyordu. Değişik anlayış ve tercihlerle anayasa işlemez, TBMM görevini yapamaz duruma getirilmişti.
Bu durumda,1980 Darbe suçunu tanımlamak için iddianamedeki cümle yetmez; bundan önce, “TBMM’nin görevini yapmasına fiilen engel olmak” tümlecini koymak gerekir.
Demokrasilerde yurttaşlar sorunu seçimle çözerler. 1977 seçimi bir öncekine benzer sonuç vermiş, istikrar sağlanamamıştı.1980 yaz başlarında Demirel seçim önerdi, diğer partiler “Anayasaya aykırı olacağı(!)” iddiasıyla karşı çıktılar! Seçim yolu o gün için kapandı.
Halkın büyük felaketlerle karşılaşacağı belliydi. Yol ilk seçimde aranacak ve bulunacaktı!
Darbe, derin ve kapanması zor zararlar verdi. Siyasal hayattaki geniş kıyımlar sonucu, istikrarlı hükümet için 22 yıl beklendi.
3/ Basının deyimiyle “B Takımı” da, yani büyük illerdeki valiler, emniyet müdürleri, sıkıyönetim komutanları da soruşturma kapsamına alınacakmış. Her takımın, yardımcı bir takımı vardır; bu yola girilirse, biteceği yer belirlenemez!
7 Haziran 1977’deki devlet 11 Eylüldeki devlet aynıdır; bir yıl sonraki devlet, 9 yıl sonraki, 22 yıl sonraki ve bugünkü devlet aynı devlettir.
Şu tarihe kadar ve şu görevdekiler “Darbe kadrosudur” denemez. Dersek ne olacağını bir düşünün bakalım; sonra da aklımızı başımıza alalım!
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.