2005 yılı Türkiye'de bir ilk gerçekleşmişti. “Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Ermeniler” başlıklı sempozyum düzenlenmiş, ortalık karışmıştı.
Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek meclis kürsünden “arkamızdan hançerleyenler” diye haykırmış, bir Bölge İdare Mahkemesi görülmemişe imza atarak, toplantı hakkında “ ihtiyati tedbir kararı” almıştı.
O ilkten bu yana çok şey yaşandı.
Hrant Dink'in öldürülmesi bunların başında gelir.
Tüm merkez medyanın yaptığı sürek avı sonunda, adı Türk düşmanına çıkarılan Dink'in bedeni, fikri üzerinden bir linç harekâtına girişildi o dönemde.
Ne var ki farklıyı duymanın, tartışmanın, bilinmeyenle tanışmanın, tarih ve kimlikle yüzleşmenin ilk adımları da bu acılı süreçte atıldı.
Doruk nokta özür kampanyasıydı.
Bu kampanyayla sayısı 30.000'e ulaşan imzacılar farklı bir hissiyatın, farklı bir duruşun Türkiye'sine işaret ettiler.
Kimileri kızsa da gördü, düşündü…
Bu kampanya hakkında yapılan suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı.
Ermenistan'la imzalanan protokol bu sosyal zeminde mümkün oldu.
Bugün şunu görmemek, takıntılı ve sorunlu bir siyasi zihne sahip olmaktan öte anlam taşımaz: Acılar, kayıplar bir an için unutulursa, geldiğimiz nokta ve gösterilen Türkiye'yi insanı ve toplumuyla güçlendirmiştir.
Şeffaflaşmaya çalışan, kendisiyle yüzleşmekten kaçınmayan, dünü ve bugünüyle açık toplum fikrine dayalı, öz güveni daha yüksek bir Türkiye'ye doğru yelken açtığımızı söyleyebiliriz artık...
Bu satırları Sabancı müzesinden yazıyorum.
Müzenin oturum salonunda bir toplantı var.
1909 Adana olayları üzerine bir toplantı…
1909 İttihat Terakki döneminde, Abdülhamit'ten sonra yaşanan ilk büyük Ermeni kıyımıyla ilgili önemli bir tarihtir.
Cemal Paşa hatıratında o olaylarda 17.000 kişinin öldürüldüğünü yazar.
Bir kent yakılmış yıkılmış, olaylar Osmaniye'den Dört yola kadar uzanmıştır.
Böyle bir toplantının Türkiye'de yapılabilmesini bundan 5 yıl önce hayal etmek mümkün bile değildi.
Şimdi yapılıyor.
Türk, Ermeni, Fransız, İtalyan, Kanadalı, Amerikalı tarihçiler bu konuyu tartışıyorlar.
Kapıda yumurta atan yok, protesto yok…
Olması gerektiği gibi bir tartışma yaşanıyor, belgeler ortaya konuyor, farklı fikirler ileri sürülüyor.
Meraklısı için hemen söyleyelim. Toplantı, Boğaziçi Tarih Bölümü, Gomidas Enstitüsü, İstanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü, Sabancı Üniversitesi ve Uluslararası Dink Vakfı tarafından düzenleniyor.
Bu kurumların yan yana gelmesi ve bu konuya el atması dahi kendi başına önemlidir.
Türk akademisyenleri genç kuşaklarıyla 19. yüzyılı tekrar keşif yolunda önemli adımlar atıyorlar.
Bugün de sürecek bu toplantı Türkiye'nin bilgi biriktirmesi, kendisiyle konuşması ve demokratikleşmesi yolunda yeni bir kilometre taşıdır.
1909'da Adana'da ne oldu?
Bu ayrı bir tartışma konusu…
Çok kan aktı, çok mal gasp edildi, çok insan Osmanlı'yı terk etti.
Cemal Paşa 10'larca sorumluyu idama mahkum etti.
Neden, nasıl, kim?
Bu sorular önemlidir…
Yanıtlardan daha önemlisi bu soruları sorabilmektir, sorma gücü, cesareti ve ahlakıdır…
Önemli olan yanıtların sizi götüreceği yerden korkmamaktır, kimliğine duymanız gereken güvendir.
O güveni eleştirel bakış üretir…
Bugün böyle oluyor…
Böyle günlerde ben ülkemi daha çok seviyorum…
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.