Türkiye’ye döndüğü günden beri gazetelere verdiği mülakatlar veya katıldığı televizyon programlarında söyledikleri nedeniyle birçok kez tekzip metni yayınlayan HAK-PAR Genel Başkanı Kemal Burkay, geçtiğimiz gün Kanal 5’te katıldığı programdaki sözlerinin basında yer alması üzerine yeni bir tekzip daha yayınladı.
Cihan Haber Ajansı mahreçli olarak basına servis edilen bir haberde Kemal Burkay’ın Kanal 5 adlı televizyon programında PKK’nin Ergenekon tarafından kurulduğunu söylediği belirtilirken, Burkay yayınladığı açıklamada iddiaları reddederek, “Belli ki bazı çevreler bizim sözlerimiz üzerinden PKK veya BDP’yi vurmaya çalışıyorlar. (Nasıl ki birileri de onların sözleri üzerinden bizi vurmaya çalışıyorlarsa...) Oysa buna ihtiyaçları yok. Bizim söylediklerimizden çok daha fazlası hükümetin ve söz konusu medyanın, onun köşe yazarları ve yorumcularının bilgisi dahilinde.” dedi.
Cihan Haber Ajansı tarafından basına servis edilen haberde programda konuşulanların özeti sunularak, ağırlıkla Burkay’ın BDP/PKK karşıtı sözlerine yer veriliyor. Habere göre, programda "PKK, pek umut vermiyor. İnsan hayatına değer veren bir örgüt değil." diyen Burkay’ın PKK’nin BDP’yi yönettiğini söylediği de belirtiliyor. Açlık grevleri konusunda da Burkay’ın BDP ve PKK’yi suçladığı iddia edilirken, Burkay’ın, "BDP, etkilerini kullanmalıdır. 'Devam edin' şeklinde tavır takınmamalıdır. Ölümlerin gelmesi soruna çözüm sağlamaz, aksine gerilimi yükseltir. Olaylar iyice karmaşık hale gelir." dediği ifade ediliyor.
Ergenekon davasında tanık olarak ifade veren Şemdin Sakık'ın; Doğu Perinçek, Yalçın Küçük ve Ergenekon hakkındaki iddialarını da değerlendiren Burkay’ın, "PKK içerisinde Ergenekon'un bir kolu olduğundan şüphem yok. Ergenekon, 1950 yıllarında kurulan kontrgerillanın devamıdır. NATO tarafından kurulan Gladio'dur. Özel Harp Dairesi'ne hizmet etti, Ergenekon adını aldı ama kuruluşu kontrgerillaydı. Sadece devletin kurumları içerisinde değil, sağ ve sol örgütlerin içine de girmişti. Bunlardan biri de PKK'dır. Perinçek ve Küçük olayı hayli ilginçtir. Perinçek, bir dönem 'PKK'ya destek vermeyen Kürtler bölücüdür' diyordu. Yalçın Küçük de farklı değil. İşin içerisinde çok derin bağlar var. PKK ile ilişki kurulurken ince hesaplar var. Bunlar tam olarak açığa kavuşmadı. Fırat'ın ötesindeki Ergenekon eylemleri açığa kavuşursa çok şey anlaşılır." şeklinde konuştuğu Cihan Haber Ajansının servis ettiği haberde belirtilirken, Burkay’ın ayrıca "Kürt sorununun çözümü için öncelikle şiddet eylemleri terk edilmeli, silahlar susmalıdır." dediği ifade ediliyor.
Burkay’ın hükümetin uygulamalarını da övdüğü belirtilen haberde, “Hükümetin önemli iyileştirmelere imza attığına dikkat çeken Burkay, askeri vesayetle mücadele edildiğini ve başarılı olunduğunu ifade etti. ‘Geçmiş dönemleri unutmamak lazım. AK Parti düşmanlığı üzerinden siyaset yapılmamalı. Gerçekçi olmak zorundayız.” biçimindeki Burkay’ın sözlerine de yer veriliyor.
Cihan Haber Ajansı’nın servis ettiği haberin medyada geniş biçimde yer alması ve sosyal medyada tartışılmasından sonra Burkay bir açıklama yaparak, sözlerinin çarpıtılarak servis edildiğine dikkat çekti. Burkay yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
Burkay’dan açıklama: Bir çarpıtma üzerine
10 Kasım Akşamı Kanal 5’teki programda iki saate yakın süreyle hem HAK-PAR’la, hem de Kürt sorununun çözümü, açlık grevleri, Suriye’deki gelişmelerle ilgili olarak Aslan Değirmenci’nin sorularını cevaplandırdım. Ancak bugün kimi internet sitelerine bu konuşmanın oldukça çarpıtılmış bir özetinin yansıdığını gördüm. Cihan Haber Ajansı kaynak gösterilerek verilen bu özette, konuşmamdan belli sözler cımbızla çekilerek, ifadeler çarpıtılarak, salt PKK’ye, onun yanı sıra BDP’ye karşı, suçlama niteliğinde bir metin oluşturulmuş.
Örneğin bir sitede haber şu başlıkla veriliyor: “Kemal Burkay’dan bomba PKK açıklamaları; BDP, PKK, Ergenekon ilişkileri!”
Benim PKK’ye, ve BDP’ye yönelik eleştirilerim bir sır değil. Ama söz konusu programda gelen sorulara uygun olarak pek çok konuya değindim. Kürt sorununun çözümü için yapılması gerekenlere, açlık grevlerine, Suriye’de nasıl bir çözüm istediğime... Örneğin grevcilerin hayat ve sağlıkları bakımından ölüm orucunun bir an önce son bulmasını istemekle birlikte, taleplerini haklı bulduğumuzu söyledim. Ayrıca konuşmamda hükümete ve ana muhalefete yönelik eleştiri ve öneriler de vardı. Söz konusu özette bunların hiçbiri yer almıyor.
Gerçi bu tür azizliklerle ilk kez karşılaşmıyorum. Özellikle telefonla veya bant üzeri yapılan konuşmalarımın, gazetelerin eğilim ve meşrebine göre çarpıtılmasını, kuşa çevrilmesini zaman zaman yaşadım. Bu nedenle gazetelerle söyleşileri birçok durumda yazılı olarak yapmayı tercih ediyorum; böylece çarpıtılsa bile tamamını yayınlama şansım oluyor. Binlerce insanın izlediği bir canlı yayında söylenenlerin bu biçimde yansıtılması da bu ülkede görülmeyen bir şey değil.
Belli ki bazı çevreler bizim sözlerimiz üzerinden PKK veya BDP’yi vurmaya çalışıyorlar. (Nasıl ki birileri de onların sözleri üzerinden bizi vurmaya çalışıyorlarsa...) Oysa buna ihtiyaçları yok. Bizim söylediklerimizden çok daha fazlası hükümetin ve söz konusu medyanın, onun köşe yazarları ve yorumcularının bilgisi dahilinde. Ama belli ki bu, aynı zamanda Kürt siyasetini birbiriyle çatıştırma amacına yönelik ve bu tür yöntemler psikolojik savaşın bir parçası. Bunu basın ve siyaset ahlakına aykırı buluyor ve aynı zamanda kamuoyuna yansıtma gereğini duyuyorum.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.