Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, darbe girişimine ilişkin olarak, "ABD Erdoğan'ı öldürmeye çalıştı" iddiasında bulundu. "Çok açık ve net söylüyorum; ABD yönetimi, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nı öldürmeyi planlamış ve bu planı uygulamıştır" iddiasını dile getiren Karagül, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Marmaris'te şehit etmeye dönük operasyon, Gülen'in teröristleri, suikast timi üzerinden uygulamaya konulmuştur. Tekrar ediyorum: Erdoğan'ı şehit etmeye dönük saldırı, Gülen'in teröristleri üzerinden doğrudan ABD'de, ABD tarafından tezgâhlanmış, talimat onlar tarafından verilmiştir" ifadelerini kullandı.
Karagül'ün Yeni Şafak'ta "ABD, Erdoğan’ı öldürmeye çalıştı!" başlığıyla yayımlanan (19 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
15 Temmuz, tarihimizde en ağır ihanetin, en çirkin satılmışlığın tarihi olarak anılacaktır. Ama bu tarih, aynı zamanda olağanüstü bir direnişin, mücadelenin, meydan okumanın da adı olacaktır.
Vatan hainleri için rezilliğin, vatanseverler için zaferin tarihi olacaktır.
Dünyanın en büyük terör örgütü lideri Gülen ve teröristleri için bir yıkım olacaktır.
Bu tarih, yepyeni bir Kurtuluş Savaşı'nın adı olacaktır. Milletimizin, bir gecede Kurtuluş Savaşı için nasıl organize olduğu gelecekte okullarda ders olarak okutucaktır.
Evet, 15 Temmuz, yeni Kurtuluş Savaşı'nın adıdır. Yeni Türkiye'nin kuruluş tarihin ilanıdır. Bu öyle bir mücadele ki, bedeli ne olursa olsun, zafere ulaşacaktır.
Bu ülke özgür olana kadar da asla sona ermeyecektir.
Acımasız direniş, sokaklarımızdan mahallelerimize, şehirlerimizden ülkemizin her köşesine kesintisiz devam edecektir.
Bu son Kurtuluş Savaşı, milletimizin her ferdini kapsamaktadır, her birey Büyük Türkiye mücadelesinde yerini alacak, omuz omuza savaşacaktır.
Tanklara direnen, kurşunlara direnen insanımız, bizler, hepimiz, ülkemiz ve milletimiz için bu ülkenin her karış toprağını mücadele alanına çevireceğiz.
PKK, IŞİD ve Gülen'in teröristleri ile saldırı
Çok büyük bir saldırı altındayız.
Yaşadığımız şey, Türkiye'ye karşı açık saldırıdır, savaş ilanıdır.
Dünyanın en büyük terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki unsurları harekete geçirilmiş, ülkemiz bu unsurlar eliyle teslim olmaya zorlanmıştır. PKK ile, IŞİD ile vuranlar, Gülen'in silahlı örgütü ile de Türkiye'yi vurmaya başlamışlardır.
Her üç örgütü de aynı güçler ve çevreler yönetmektedir. O örgütler üzerinden Türkiye'yi yakıp yıkmaya, tarihin dışına itmeye yeltenmişlerdir.
Bu asla, dar anlamda bir darbe girişimi değildir. Bu, yüz yıl sonra ilk meydan okumasını yapan Türkiye'yi diz çöktürmeye dönük çok uluslu bir müdahaledir.
Darbeyi onlar planladı
Açık ve net söyleyelim:
ABD yönetimi, Gülen terör örgütü üzerinden Türkiye'de darbe tertiplemiştir, iç savaş çıkarmak istemiştir, milletimizi birbirine kırdırmaya çalışmıştır.
ABD bu darbe teşebbüsünün planlayıcısı ve uygulayıcısıdır. Orgeneraller, o vatan hainleri bütün talimatları Gülen'den almış, o da müdahaleyi planlayanların emirlerini iletmiştir.
Bir terör örgütü liderini koruyan ABD yönetimi, teröre destek veren ülke ilan edilmelidir. Hala Gülen üzerinden Türkiye'ye operasyon çeken bu ülke, nihai saldırısını doğrudan ülkemize yöneltmiş, Gülen'in teröristleri üzerinden sivil halkımıza kurşun yağdırmıştır.
ABD Erdoğan'ı öldürmeye çalıştı
Çok açık ve net söylüyorum:
ABD yönetimi, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nı öldürmeyi planlamış ve bu planı uygulamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Marmaris'te şehit etmeye dönük operasyon, Gülen'in teröristleri, suikast timi üzerinden uygulamaya konulmuştur.
Tekrar ediyorum: Erdoğan'ı şehit etmeye dönük saldırı, Gülen'in teröristleri üzerinden doğrudan ABD'de, ABD tarafından tezgâhlanmış, talimat onlar tarafından verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, ABD'nin koruduğu bir şizofrenin teröristleri tarafından bombalanmıştır. Milletin meclisini bombalamak, millete savaş ilan etmek demektir. Tarihte örneği görülmeyen bu saldırı da, ABD'nin koruduğu bir adamın teröristleri tarafından yapılmıştır.
Meclisimizi bombalayan, insanımıza kurşun sıkan
Aynı şekilde, sokaklarda insanları kurşuna dizenlere, milletimizin sesi Meclis'e saldıranlara da talimatlar bu darbeyi planlayan ABD yönetimi tarafından verilmiştir.
Bu yüzden saldırıdan doğrudan ABD yönetimi sorumludur. Darbe girişiminden doğrudan ABD yönetimi sorumludur. Açıkça ilan ediyorum: ABD yönetimi, kullandığı terör örgütü üzerinden milletimizin egemenlik sembolünü, Meclisi'ni bombalamıştır.
Ülkemiz, milletimiz bu kötülüğü nesilden nesile aktaracak, hafızasından hiç silmeyecektir.
Üç müdahaleyi de aynı merkez yaptı
Erdoğan'ın şahsı ve ülkemizin egemenlik sembolleri hedef alınarak, doğrudan milletimiz hedef alınarak coğrafyamızın en güçlü ülkesi, tek sağlam kalesi Türkiye'ye karşı yeni bir savaş stratejisi devreye alınmıştır.
17-25 Aralık da aynı merkez tarafından planlanıp yönetilmiştir.
Güneydoğu şehirlerimize yönelik işgal girişimi de aynı merkez tarafından planlanıp yönetilmiştir.
PKK-PYD üzerinden Türkiye'yi çevrelemeye dönük Kuzey Suriye Koridoru da aynı irade tarafından planlanmış ve uygulanmaktadır.
IŞİD'in Türkiye'ye yönelik saldırıları da aynı merkez tarafından yönetilmektedir. Türkiye-IŞİD savaşını provoke ederek PYD'ye alan açılması da, gözlerimizin kör edilmesi de aynı çevrelerin planıdır.
Ama bu planlar içinde en ağırı, en alçakçası 15 Temmuz'da başlayan darbe girişimidir, saldırıdır.
TSK içindeki teröristler, vatan hainleri harekete geçirilmiş, milletin silahları ile millete savaş açılmıştır. Bu plan ABD ve İsrail aşırı sağının planıdır, Gülen ve teröristleri üzerinden servis edilmiştir.
Nasıl da küstahça yayınlar yapıyorlar
Batı basınına bakın; “nasıl başarısız olur, nasıl Erdoğan öldürülemez, nasıl Türkiye bu planı bozabilir” diye küstahça yayınlar yapıyorlar. Medya üzerinden bile Türkiye'de demokrasiye savaş yürütüyorlar.
Başarılı olsalar ABD ve Avrupa'da sevinç çığlıkları atacaklardı. Çünkü onlar bugün bizimle Birinci Dünya Savaşı'nda savaşır gibi savaşıyorlar. Ama bir kez daha gemileri Çanakkale sularına gömüldü. Hep gömülecek. Asla bu milletin kaderine müdahale edemeyecekler. Bu ülkenin yürüyüşünü durduramayacaklar, tarihin akışını değiştiremeyecekler.
Ellerinde infaz listeleri vardı..
Bizler, milletimiz, hepimiz, nasıl bir direniş yürüttüğümüzün farkındayız. Kavruk yüzlerle, nasırlı ellerle, dualarla, mahallelerimizde, sokaklarımızda, köylerimizde, kasaba ve şehirlerimizde nasıl bir tarihi hesaplaşma yaşadığımızın farkındayız.
Şimdi binlerce vatan haini toplanıyor. TSK içindeki satılmışlar, CIAuzantıları, Mossad uzantıları, ülkesini ve milletini satanlar bir bir deşifre oluyor ve toplanıyor. Toplanacak da. Hak ettiklerini görecekler.
Başarsalardı, toplama kampları kuracaklardı. Darağaçları kuracaklardı. Ellerinde binlerce kişilik toplanacak listeleri vardı. Ellerinde infaz listeleri vardı. ABD-İsrail istihbaratının belirlediği listeler vardı. Sokakları kan gölüne çevirecekler, milleti birbirine kırdıracaklar, Alevi-Sünni çatışması çıkaracaklar, Türk-Kürt çatışmasını yeniden provoke edecekler, “Türkiye cephesi”ni açmış olacaklardı.
Bin yıllık tarihin en büyük ihaneti
Gülen ve terör örgütü, Anadolu'daki bin yıllık tarihimizin en büyük ihanetine imza atmıştır. Bin yıllık sona erdirecek planın alçakça uygulayıcısı olmuştur.
Dikkat edin, İstanbul'a girişler yasaklanmış, İstanbul Anadolu'dan koparılmak istenmiştir. Bu nasıl bir işgal ve vatanı bölme planıdır? Bunu bir yere not edin. Bu planın, hesabın başka ayrıntıları da gelecektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve Türkiye'yi korumak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çokuluslu saldırıların hedefidir. Türkiye'nin büyük yürüyüşünün öncüsü, ailesi, çevresi, kadrosu, tarih yapıcı siyasi akıl doğrudan küresel saldırı altındadır. Tehdit altındadır. Tek dayanağımız milletimiz ve vatanımızdır, tarihi bilincimizdir. Bu yüzden hesaplaşmayı en acımasız şekilde yapacağız.
Bu öncüleri, bu büyük yürüyüşü asla terk etmeyeceğiz. Onları asla yalnız bırakmayacak aksine daha da kenetleneceğiz. Omuz omuza, cephe hattını genişleterek bin yıllık mücadelenin son savunmasını yapacağız.
Pes etmek yok, tedirgin olmak yok, tereddüt etmek yok.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.