Onur Öymen’in Dersim isyanıyla ilgili sözleri, köşe yazılarının da en çok tartışılan konusu. Yazarlar genellikle Öymen'i eleştirirken sadece ikisi ona haksızlık yapıldığını savundu. Geçmişten hatırlatılan bir de vakıa var...
FOTO GALERİ (Onur Öymen'e tepkiler)
10 Kasım günü Meclis’te yapılan açılım toplantısında CHP adına söz alan, partinin genel başkan yardımcısı Onur Öymen konuşmasında “Dersim ve Şeyh Sait isyanında analar ağlamadı mı?” demiş ve bu sözleri büyük tepki toplamıştı.
Öymen’in sözleri Tunceliler ve Alevi kesimin yanısıra kendi partisinden de eleştirler aldı. Son olarak CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Öymen’e gereğini yapması çağrısında bulundu.
Üzerinden bir haftaya yakın bir süre geçmesine rağmen köşe yazarları da Öymen’in sözlerini değerlendirmeye devam ediyor. Köşe yazarları genellikle Öymen’in sözlerine eleştiri ile yaklaşırken, bazıları konunun çok büyütüldüğünü ve Öymen’e haksızlık yapıldığını savundu.
Mehmet Tezkan (Milliyet 16 Kasım)
GÜNER ÜMİT GİTTİ... ÖYMEN DE GİTMELİ!
Konuyu bugün köşesine taşıyan Milliyet yazarı Mehmet Tezkan geçmişte yaşanan benzer bir olayda hareket ederek Öymen’in gitmesi gerektiğini savuyor:
GÜNER ÜMİT OLAYI
"Turnike" isimli yarışma porgramıyla adını duyuran ve dönemin en çok izlenen programcılarından olan Güner Ümit, 1995 yılında Star TV'deki programda bir kadın yarışmacıya "kızılbaş misiniz?" diye sormuş ve Alevi vatandaşların tepkisini çekmişti...
Bu olaydan sonra 10 yıl süreyle ekranlardan uzak kalan Güner Ümit, daha sonra yapmaya başladığı programlarda başarısız oldu ve çalıştığı kanallar Alevilerce protesto edildi.
Son olarak 2006 yılında yine Star TV'de program yapmaya başlayan Ümit için Aleviler 10 yıl önceki olayı hatırlataeak şu protesto metnini yayınlamıştı:
Kimse başkalarının dini inançlarıyla, gelenekleriyle - görenekleriyle, diliyle - milliyetiyle alay etmek iftira etmek hakkına sahip değildir.
Bu hataları bilerek yapanlar, bunun getireceği hukuki ve kamuoyu vicdanıyla ilgili sonuçlara katlanmak zorundadır.
Güner Ümit yaptığı inanılmaz hata ve gaf ile artık bir TV programında show veya program yapmamalıdır.
Herkes kendi inancına istediği saygıyı bekliyorsa, başkalarının inancına da saygılı olmak zorundadır.
Bu yüzden çağrımız herkesedir. Star TV'yi bu yanlış kararından geri dönmesi için gerekli kamuoyu baskısını oluşturalım ve Star TV'ye fax - telefon ve mailler ile bu rahatsızlığımızı bildirelim.
Güner Ümit gibilerin yaptığı programları yayınlayan TV kanallarını da protesto edelim.
Onur Öymen Kürt meselesini anlatırken öyle bir örnek verdi ki CHP adına bir çuval inciri berbat etti..
Aslında CHP’yi tuş etti. Kimse Baykal’ın Kürt açılımı konusundaki sözlerini konuşmuyor..Varsa yoksa Öymen’in Dersim lafları.Tuncelililer ayağa kalktı. Aleviler isyan ediyor.. Kürtler öfkeli..
Öymen, yanlış anlaşıldım dese de, sözlerim çarpıtıldı diye avaz avaz bağırsa da, CHP resmen özür dilese de nafile! Olan oldu bir kere. Dersim katliamını savunan hatta bugün de aynısını yapalım yaklaşımı Öymen’in boynuna asıldı.Sittin sene kurtaramaz..
Öymen’in Dersim örneği ne derse desin belleklerden çıkmayacak.Peki ne yapmalı?
Genel Başkan Yardımcılığı’ndan istifa etmeli.. Uzun süre konuşmamalı, ekrana çıkmamalı.. Vitrinden inmeli. Baykal da ‘ekibimi yedirtmem’ anlayışından vazgeçmeli..
Hata yapan gitmeli.Televizyon dünyası yaptı da siyaset dünyası yapamayacak mı?
Güner Ümit gitti. Onur Öymen de gitmeli.
Oral Çalışlar (Radikal 16 Kasım)
‘PKK AÇILIMI’, ‘KÜRT AÇILIMI’
Baykal tüm enerjisiyle ‘inkar ve imha’ çizgisinde diretiyor. Onur Öymen, bu duruşu çok güzel özetledi... ‘Analar ağlasın, silahlar patlasın, çözüm üretilmesin.’
Kürt açılımı sayesinde Türkiye genel bir yüzleşmeye gitme fırsatını buldu. ‘Dersim neresiydi? O insanları kimler katletmişti? Ağrı neresiydi? Ağrı’da 1930’da neler olmuştu? Diyarbakır’da, Sason’da, Silvan’da, Lice’de neler olmuştu?’ gibi sorular tabu olmaktan çıkmaya, normalleşmeye başladılar. Bütün bu konuları resmi tarihin kalıplarının dışına çıkarak ve sakin, objektif, bilimsel, diyaloğa açık bir dille konuşmak için gerekli olan psikolojik ortam sonunda oluşmakta.
Kürt açılımı, bir kimlik sorununun ötesinde bir tarih sorunu. CHP, o tarihin en başta gelen sorumlularından. Böyle konuşması elbette boşuna değil...
Ali Bulaç (Zaman 16 Kasım)
MUHALEFET YANLIŞ YOLDA
“Bugüne kadar yaklaşık 50 bin insan hayatını kaybetmiş, 17.500 faili meçhul cinayet işlenmiştir. Bu trajik insan kaybına şu veya bu şekilde bir son vermek gerekir. Vicdan ve akıl sahibi hiç kimse insanlar ölmeye devam etsin diyemez. Eğer CHP, Onur Öymen'in yaptığı yakışıksız, rencide edici ve tahrik edici konuşma üzerinden konuya bakıyorsa, Şeyh Said ve Dersim trajedileri ile Çanakkale Savaşı veya Milli Mücadele'yi aynı kefeye koyup, "çözüm" diye 1925 ve 1937'lere göndermelerde bulunuyorsa, bu sahiden aklını yitirdiği anlamına gelir.”
Kürşat Bumin (Yeni Şafak 16 Kasım)
DERSİM AÇILIMI
“Cumhurbaşkanı'nın Tunceli ziyareti –muhakkak ki- “Açılım”ın Tunceli ayağı olarak tasarlanmıştı. Ama bu öyle bir “açılım”dı ki, “Dersim”den söz edilmeyecek, Dersimlilerin yakın tarihte yaşadıkları büyük acılara da hiç değinilmeyecekti. Hakim söylem yine “Kayseri ne ise Tunceli de odur” türünden yuvarlak laflarla örülecekti. Cumhurbaşkanı da böyle yaptı nitekim.
Ama ne zaman ki tarihin o “görünmez eli” Onur Öymen'i kürsüye çıkartıp o sözleri ettirdi, hemen o dakika “Tunceli” yerini hızla “Dersim”e terk etmeye başladı. Hem de ne terk ediş… Dersimlilerin 7'den 70'e hiç mi hiç yabancısı olmadıkları bir “tarih”, her siyasi cenahın ilgi alanına girdi.
Bunun da adı “Açılım'ın beklenmedik etkilerinden birisi” olmalı herhalde.”
Öymen’in sözlerinin abartıldığını düşünen az sayıdaki yazıdan biri ise bugün Can Ataklı’nın Vatan’daki köşesinde yer aldı.
Can Ataklı (Vatan 16 Kasım)
GÜNEYDOĞU’DA ASKERİN KANI AKIYOR
“Onur Öymen’e haksızlık
Meclis’teki Kürt açılımı görüşmelerinin ilk oturumunda Onur Öymen’in Dersim isyanı konusunda söyledikleri çok haksız ve adaletsiz biçimde tartışıldı. Öymen belki bazı örnekleri vermeyebilirdi, bu belki hataydı o kritik anlarda, ama Öymen’e yapılan saldırıların da insaf sınırlarını aştığını söylemeliyim.
Zamanlama hatası mı?
Onur Öymen’in söylediklerinde aslında yanlışlık yok. Sadece pek çok kimsenin duymak istemediği şeyler vardır, Öymen bunu dile getirdi. Nitekim bazı CHP’liler Dersim olayını konuşmak bile istemediklerini beyan ettiler. Konuşmayınca bir olay yok sayılamaz ki. Ama konuşulmayan olayın farklı yönlerini zamanlama hatası yaparak bile söylemek bir anlamda aydınların görevidir.”
Yıldırım Türeker (Radikal 15 Kasım)
CHP’NİN ONURU, EVLADI KERBELA’YA KARŞI
“CHP’nin onuru, Baykal’ın göz bebeği, sonunda baklayı ağzından çıkarıverdi. Şimdiye dek tartışır gibi yaptığımız, herkesin kendi meşrebince bir çalı dibine sinip oradan doğru salvolar savurduğu Açılım üstüne Onur Öymen, bodoslama girdi. Evet, biz de yıllardır bu vahşi statükocu kadroların hayatımızı yaralayan meseleler üstüne tam da böyle düşündüklerini bilirdik. Ama yıllar önce takiye adındaki söz ve tavır sanatını hasmına yakıştırmış olanların bu alanda ne kadar usta olduğunu bir türlü anlatamamıştık. İyi oldu.
Şimdi de özbeöz Türk, kafasına keçe külah yaraşır Öymen, o sanki ardından başkası konuşuyormuşçasına puslu ve derinden sesiyle anaların acılarını bu kadar da abartmamamız gerektiğini hatırlatıyor. Onun dünyasında, anaların görevi yas tutmak, gençlerinkiyse şehit olmak. Yani işlerin doğal akışı budur. Anaların gözyaşları ayaklarımıza pranga olsaydı şimdiye kadar hiçbir sorunu çözemezdik deyip Dersim Katliamı’nı örnek alınası bir durum olarak gösteriyor.”
Emre Aksöz (Sabah 14 Kasım)
KEMALİZMİN EN SAF HALİ: ONUR ÖYMEN
CHP Genel Başkan Yardımcısı, emekli büyükelçi Onur Öymen'in, 1937-38 yıllarında Dersim'de (Tunceli) yaşananları değerlendirme biçimi, Kemalizm adını verdiğimiz otoriter devlet ideolojisinin 'aslında' ne olduğunu sanırım herkese göstermiştir.
Bu konuyu irdelemeden önce, gelin olayı baştan alalım. Ne demişti Öymen?
Geçenlerde yaptığı konuşmada, önce demokratik açılımın gerekçesi olarak, 'Analar ağlamasın' denildiğini hatırlattı. Ardından da şu sözleri sarf etti:
"Bu ülkenin anaları çok ağladı. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşı'nda 200 bin şehidimiz vardı, hepsinin anası ağladı. Kimse çıkıp 'bu savaşı bitirelim' demedi.
Kurtuluş Savaşı'nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında, Kıbrıs'ta analar ağlamadı mı? Kimse 'analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım' dedi mi? İlk siz diyorsunuz. Çünkü sizin terörle mücadele cesaretiniz yok."
Onur Öymen daha sonra da bu sözlerinde ısrar etti, "Yanlış anlaşıldım" filan diyerek geri adım atmadı.
Dönelim Kemalizm meselesine:
Onur Öymen, Dersim'de yapılanları olumlayınca, Aleviler onu Hitler'e benzetti.
Haksız değiller. Çünkü Dersim'de, mağaralara sığınan kadın, yaşlı ve çocuklar, zehirli gazla yok edilmişlerdir. Bu bir insanlık suçudur.
(O dönemin şahidi, eski dışişleri bakanlarında İhsan Sabri Çağlayangil "fareler gibi" tabirini kullanıyor.)
Bazılarının sandığının aksine, Onur Öymen burada gaf yapmıyor. Dili sürçmüyor.
Tam da Kemalizm'in halka ve sorunlara bakışını özetliyor: "Sus ve itaat et. Aksi halde seni yok ederim."
Özetle: Bir devlet ideolojisi olarak Kemalizm'e işte bu yüzden karşıyım.
Eğer Kemalist isen, dün Dersim'i, bugün de yargısız infazları çözüm olarak görüyorsun demektir.
Bilinçli Kemalistler bu bağlantının farkındadır.Tabii bir de Kemalizm'i 'Atatürk'ü sevmek' zanneden Etrak-ı Biidrak var ki geçiniz...
Cengiz Çandar (Radikal 13 Kasım)
AYIPTTIR, ZULÜMDÜR, CİNAYETTİR
Kalkıp, CHP’nin Güneydoğu’da niye silindiğini sormanın, üzerinde araştırma yapmanın artık fazla bir anlamı kalmadı. CHP Genel Başkan Yardımcısı, Deniz Baykal’ın sağ kolu Onur Öymen, bunun gerekçesini TBMM kürsüsünden veciz biçimde verdi.
Artık gözünü açması gerekenler arasında, CHP’nin ‘seçmen tabanı’ olarak kabul edilen Türkiye’nin Alevi kitlesinin ve temsilcilerinin de yer alması gerekiyor. Tarihte başlarına gelen en amansız felaketin bugün CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen tarafından -CHP adına- TBMM’de, hem de ‘Demokratik Açılım’ içerikli bir konuda, niçin buna gerek olmadığının emsali gibi anlatılmasını herhalde önemle not etmeleri gerekiyor.
Onur Öymen’in Dersim katliamından ‘analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım, savaşı bitirelim’ yaklaşımına karşı ‘örnek tutum’ olarak söz etmesi bir dil sürçmesi sayılır mı?
Sayılmaz. Onur Öymen’in diplomatlığı da Türkiye’yi haksız ve gereksiz yere savaşa yöneltmek konusunda ‘sabıkalı’dır. Onur Öymen, Ocak 1996’da Türkiye ile Yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren ve ‘Kardak Krizi’ adıyla siyasi tarihimizde yerini alan olayın başlıca mimarıdır.
Hikmet Bila (Vatan 13 Kasım)
ZAMANI DEĞİL
Hikmet Bila ‘Yargı savunma durumundaysa...’ başlıklı yazısının bir bölümünde Onur Öymen’in konuşmasını değerlendirdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in, Meclis’te yaptığı konuşmada “Dersim”le igili sözleri tartışılıyor. Öymen, artan eleştiriler üzerine bir açıklama yaptı ve sözlerinin çarpıtıldığını söyledi. Önce Öymen’in açıklamasından bir bölüm alalım:
“Konuşmamda belirttiğim, Atatürk’ün, AKP’in izlediği gibi silahlı terör örgütleriyle müzakere yöntemini benimsemediğidir. Gerçekten Cumhuriyet döneminde hiçbir olayda Atatürk devlete karşı gelen silahlı örgütlerle pazarlık etme yoluna gitmemiştir. Konuşmamda Atatürk’ün Güneydoğu ve Doğu illerimizde yaşayan vatandaşlarımıza sevgiyle yaklaştığını ve onların kalbini kazandığını da özellikle belirttim. Sözlerimin hiçbir bölümünde ülkemizde yaşayan farklı etnik, dini ve mezhepsel kökenden gelen vatandaşlarımızı incitici bir ifade yer almamaktadır. O dönemin koşulları içinde yaşanmış acı olayları günümüz şartlarında önermek anlamına gelecek bir ifadem de yoktur.”
Bu iyiniyetli açıklamaya diyecek yok. Onur Öymen gibi bir diplomat ve siyasetçinin, evrensel değerleri özümsemiş, bilgili ve bilinçli bir kişinin sözlerinde art niyet arayanlar olduğuna ve olacağına da kuşku yok. Çarpıtırlar. Çarpıtacaklar da...
Benim eleştirim, CHP’nin böyle bir dönemde, durup durup geçmişi gündeme getirmesi. Türkiye’nin bugünü ve geleceği tehlike altındayken, demokratik ve laik zemin bu ülke insanlarının altından kaydırılırken, geçmişi getirip gündem maddesi yapması.
Ahmet Hakan (Hürriyet-12 Kasım)
ONUR ÖYMEN'E DERSİM DERSLERİ
GÜZİDE “sosyal demokrat” politikacımız Onur Öymen, Meclis'te yaptığı konuşmada, geçmişte Dersim İsyanı'nın bastırılması için ne yapıldı ise...
Bugün benzerinin yapılması gerektiğini ima etti ya...
Ben de kendisine 5 maddelik “Dersim Dersleri” hazırladım...
Kendisi isterse bu 5 maddeyi “vicdan dersleri” olarak da okuyabilir...
DERS BİR: Bu akşam evde biraz yalnız kal... Sessizliği sağla... Işıkları hafiften karart... Loşluk olsun biraz... Sonra “Dersim dört dağ içinde” türküsünü dinle... Ama iyi dinle... Hissetmeye çalış... Anlamaya çalış... Yüreğini vererek dinle o türküyü...
DERS İKİ: Sonra okuma yap... Biraz Cemal Süreya oku... Biraz da Ahmed Arif... Ailesiyle birlikte sürgüne giden çocukların acılarını düşün... Yük vagonlarına doldurulanları düşün... “Tarih öncesi köpekler havlıyordu” cümlesiyle ne denmek isteniyor olabilir diye sor kendine...
DERS ÜÇ: İhsan Sabri Çağlayangil'in anılarına bir göz at... Seyit Rıza'nın idam sehpasını ayağıyla itmeden önce ağzından çıkan kelimeleri öğren... “Evlad-ı Kerbelayık. Bihatayık. Ayıptır, zulümdür, cinayettir” cümlesinin vicdanında bir karşılığı olsun...
DERS DÖRT: Batı Anadolu'nun orasında burasında neden tek tük Alevi köylerine rastlanır? Bu konuda bir kompozisyon yaz...
DERS BEŞ: “Bebekler de isyan eder ve bebekler de ölümü hak eder” diye bir cümle kurmaya çalış... Sonra da otur, bu cümlenin neden tuhaf kaçtığını düşün...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.