Cumhurbaşkanı Abdullah Gül iki günlük ziyaret için geldiği Diyarbakır’da Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret etti ve Baydemir’le 45 dakika görüştü. Gül, “farklılıklarımız zenginliğimizdir” derken, Baydemir kentin durumu ve Kürt sorunu konusunda bir sunum yaptı....
Cumhurbaşkanı’nın kente gelişi sırasında Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de havaalanındaki karşılama ekibinde yer aldı. Gül, valilik ve garnizon komutanlığının ardından öğle saatlerinde Büyükşehir Belediyesi’ne geldi. Belediyenin giriş kapısına Türkçe “Sayın Cumhurbaşkanımız Kentimize Hoş geldiniz” ve Kürtçe “Birêz Serokomarê me, hun bi xer hatin bajarê me” yazılı pankart açılırken aynı yazı belediyenin reklam ve tanıtımının yapıldığı LED ekrandan da verildi. Büyük bir basın grubunun takip ettiği ziyarete Tarım Bakanı Mehdi Eker, AKP Diyarbakır milletvekilleri, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, belediye bürokratları ve köşe yazarları katıldı.
Baydemir, Gül’e İstanbul Kürt Enstitüsü tarafından yayınlanan Kürtçe-Türkçe sözlük olan Ferheng hediye ederken “Güzel Kürtçemizin ve güzel Türkçemizin 40 bin kelimelik lugatıdır” dedi. Baydemir ayrıca 16. yüzyılda yapılan Matrakçı Nasuh’un Diyarbakır minyatürünü hediye etti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Diyarbakır’a ilk ziyaretinin diğer illeri ziyaret çerçevesinde olduğu için kısa olduğunu anımsatarak Diyarbakır’da daha çok vakit geçirip Diyarbakır’ın sorunlarını daha yakından tanımak ve Diyarbakır’ın zenginliklerini burada görmeyi çok arzuladığını söyledi. Bu nedenle iki günlük ziyareti uygun gördüğünü belirten Gül geceyi Diyarbakır’da geçirmekten mutluluk duyacağını ifade etti.
Diyarbakır’ın Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri olduğuna dikkat çeken Gül şöyle konuştu:
“Diyarbakır sadece Anadolu’nun büyük merkezlerinden değil, tarih boyunca bütün Ortadoğu’nun merkezlerinden biri olmuştur. Ve tarih boyunca da çok eskilere giden izi vardır. M.Ö 3000 yıllara kadar giden izi vardır. O günlerden bugünlere sürekli insanların yaşadığı büyük bir yerleşim yeridir. Buralarda tarihin izleri vardır. Diyarbakır aslında açık bir hava müzesi gibidir. Diyarbakır’da yaşayanlar, her gün bunun önünden geçenler fark etmeyebilirler. Buradaki her eser gerçekten çok değerlidir. Gelinip görülmesi gereken güzellikte tarihi değer ifade etmektedirler.”
Kentin tarih boyunca gerek ticaret, gerek medeniyetlerin geçtiği, çok büyük kütüphanelerin bulunduğu, çok büyük işadamlarının yetiştiği çok önemli bir merkez olduğunu söyleyen Gül “Bugün için de Diyarbakır çok önemli bir merkezdir. Yine Türkiye’nin her zaman gündemindedir. İnanıyorum ki çok daha fazla gelişecek ve kalkınacaktır” dedi.
Farklılıklarımız zenginliğimizdir
Türkiye’deki her yörenin kendisine has özellikleri olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül “Türkiye büyük bir ülkedir, biz büyük bir milletiz. Bu millet içerisinde farklı farklı özelliklerimiz, övündüğümüz zenginliklerimiz vardır. Tüm bu farklılıkları bir zenginlik olarak tabi ki görmemiz gerekir. O zaman hepimiz çok daha fazla güçlü oluruz” dedi. Baydemir’in hediye ettiği sözlüğü memnuniyetle kabul ettiğini ifade eden Gül “Bu da tabi buranın sosyolojik bir gerçeğidir” dedi. Bu vesileyle son günlerde çokça tartışılan dil konusundaki gelişmelere de ilişkin şöyle konuştu:
“Türkiye Cumhuriyetinin resmi dili Türkçedir bu böyle de devam edecektir. Ayrıca devletin ve kamu kurumlarının dili Türkçedir, ortak dilimizdir. Ama şu da bir gerçektir ki, halkımızın içerisinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında farklı farklı dilleri konuşan vatandaşlarımız vardır, yörelerimiz vardır. Burada nasıl Kürtçe konuşuluyorsa başka yerde Arapça konuşan vatandaşlarımız vardır. Sayıları azalmış bile olsa gayrimüslim vatandaşlarımızın konuştuğu diller var. Tüm bunların hepsi de bizim dilimizdir, hepsi de bizimdir.”
Kültür mirasını korumalıyız
Anayasa’da kültür mirasını koruma görevlerinin olduğunu bildiren Gül “Bunların bir kısmı kültür mirasımız, bir kısmı yaşayan miraslardır. Dolayısıyla bu çerçeve içerisinde bütün olaylara gayet sağlıklı bir şekilde bakmamız gerekir. Bütün bunları hep zenginlik olarak görmemiz gerekir ve hep beraber gayet olumlu yapıcı bir şekilde ülkemizi daha güçlü hale getirmek, bütün vatandaşlarımızı her bakımdan daha mutlu hale getirmek için de elbirliğiyle çalışmamız gerekir. Bugün gerçekten Diyarbakır’ı ziyaret ediyor olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Tabi ki buranın seçilmiş belediye başkanı olarak bütün bu muhabbetimi iletin herkese” dedi. Diyarbakır’a daha sık gelmeyi istediğini söyleyen Gül tüm Diyarbakırlılara muhabbetlerini iletti.
Tüm sorunları dinleyeceğim
Diyarbakır’da bulunduğu süre içerisinde tüm sorunları dinleyeceğini ifade eden Gül şunları söyledi:
“Vali beyden ilin birçok meselelerini, gelişmelerini dinledim, belediye başkanından da dinleyeceğim. İlin birçok sorunları var. Kolay değil, Diyarbakır büyük bir il. Bu büyük ilin insanlarının beklentilerini, günlük hayatla ilgili birçok mesele var. Bütün bunlar tabi ki en iyi şekilde yapılması gerekiyor. Bazen yerinden bazen Ankara’dan bakanlıkların destekleriyle elbirliği içerisinde Türkiye’nin dört bir yanını güçlü hale getirmek için hep beraber çalışacağız.”
Daha sonra basın mensupları dışarı çıkarıldı. Ardından da Baydemir bir sunum yaptı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir sunumuna “On bin yıllık tarihi olan Mezopotamya’nın kadim kenti Diyarbakır’a hoşgeldiniz” diyerek başladı. Baydemir, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı inanç ve kültürlerin etkileşiminden özgün bir kentsel hayat ortaya çıkaran Diyarbarkır’ın geçmişte olduğu gibi bugün de Ortadoğu’nun önemli bir kültür, bilim, sanat, ticaret ve siyaset merkezi olduğunu söyledi.
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Türkiye’nin en önemli üretim merkezleri arasında bulunan Diyarbakır’ın ilerleyen yıllarda bir gerileme yaşadığını bildiren Baydemir, “Özellikle son 30 yılda yaşanan çatışmalı ortam ve buna bağlı zorunlu göç kentsel yaşamda ciddi tahribatlar yaratmıştır” dedi. 1990’da 375 bin olan kent nüfusunun bir kaç yıl içinde 1 milyona çıktığını bu durumun da kentsel altyapı ve hizmetlerde birçok sorunu beraberinde getirdiğini dile getiren Baydemir konuşmasını şöyle sürdürdü:
Diyarbakır önünü gören bir kent
“Nazım İmar Plan’ımızı yaptık. Bugün Diyarbakır önünü gören bir kenttir. Son on yılda yürüttüğümüz çalışmalar sonucu kentsel sorunlarımızın önemli bir bölümüne çözüm geliştirebildik. Örneğin, halk sağlığı konusunda ciddi bir mesafe aldık. 16 büyükşehir içinde en ucuz suyu yurttaşlarımıza ulaştırmakla iftihar ediyoruz. Kentimizde asfaltın girmediği sokak, kanalizasyonu olmayan ev kalmamıştır. Çevre ve ulaşım konularındaki hizmetlerimiz de halkımızın takdirini kazanmıştır. Bugün göç alan kentler içinde örnek gösterilen Sümerpark Ortak Yaşam Alanı’nda Kadın, Çocuk, Engelli destek merkezlerini oluşturduk. Meslek Edindirme Merkezi’nde gençlerimize istihdam garantili olarak meslek öğretiyoruz. Tarihi Ongözlü Köprü’nün trafik yükünü üstlenmesi için Mervani Köprüsü’nü inşa ettik. Cemilpaşa Konağı’nı restore edip Kent Müzesi’ne dönüştürüyoruz. Türkiye’nin enerji mimarlığı ilkelerine göre dizayn edilen tek Güneş Evi alternatif enerji konusunda bir okul işlevi görüyor ve başka kentlere model oluyor.”
Biyolojik Arıtma Tesisi yapılacak
DİSKİ Genel Müdürlüğü’nün Diyarbakır’ın Dicle Nehri’ne olan yükünü sıfırlayacak önemli bir çalışmayı 2011’de başlatacağını Atık Su Arıtma Tesisimize ek olarak Biyolojik Arıtma Tesisi çalışmasını başlattığını belirten Baydemir, “60 kilometrelik Yağmur Suyu Drenaj Sistemi ile de önemli bir sorunu aşmayı planlıyoruz” dedi.
Su idaresi ile ilgili öneri dosyası
DİSKİ’nin son beş yıl içerisinde ulusal ve uluslararası platformlarda akredite olmuş, bölgemizde de sürekli deneyimine başvurulan bir kurum haline dönüştüğünü belirten Baydemir, DİSKİ’nin “sosyal devlet” prensibine dayalı yeni bir yasal düzenleme ihtiyacı ve önerisini içeren bir dosyayıya da Cumhurbaşkanı Gül’e sundu.
Çevre yolu ve havaalanı istedi
Baydemir Cumhurbaşkanı Gül’e kentsel hizmet ve kalkınma konusunda merkezi hükümetin uhdesinde olan iki temel ihtiyaca da dikkat çekti. Baydemir, “Kentimizin halen bir çevre yolu yoktur. Çevre yolu hem bölgesel ekonomik ve ticaret konusunda önemli bir avantaj yaratacak hem de kent içi ulaşımı rahatlatacaktır. Uluslararası bir sivil havaalanı ise kenti ve bölgeyi her açıdan dünyaya açan bir kapı olacaktır” diye konuştu.
Surlar restore edilsin ve listeye alınsın
Büyük bir turizm potansiyeli taşıyan Diyarbakır surlarının acilen restorasyonu konusunda talepte bulunan Baydemir, surların UNESCO’nun dünya mirası listesine alınması konusunda desteğini istedi. Baydemir konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kentin sosyo ekonomik yapısına etki edecek Dicle Vadisi Projesi’nin 1. Etabı için çalışma başlattık. Fiskaya Şelalesi tarihte olduğu gibi yeniden akacak. Ancak Dicle Vadisi Projesi’nin tamamlanması için başta üniversite olmak üzere diğer kurum ve kuruluşlarla eşgüdümlü bir çalışma yürütmemiz gerekmektedir. Diyarbakır Büyükşehir Belediyemiz merkezi hükümet başta olmak üzere tüm kurum ve yerel dinamiklerle eşgüdümlü çalışmaya her zaman açıktır” diye konuştu.
Kürt sorunu geleceği ipotek altına alıyor
Baydemir konuşmasının ikinci bölümünde de Kürt sorunu, anadil ve demokratik özerklik konularına ayırdı. Cumhurbaşkanı Gül’ün daha önce sözüne atıfta bulunan Baydemir, “Türkiye’nin en büyük sorunu Kürt sorunudur” dedi. Mevcut haliyle Kürt sorununun sadece Kürt yurttaşları değil, tüm ülke insanını etkilediğini belirten Baydemir, “Sadece bugünümüzü değil geleceğimizi de ipotek altına almaktadır” dedi.
Anayasal ve yönetsel demokrasi sorunu
Sorunun asayiş ve güvenlik perspektifinden yaklaşmanın artık sonuç vermediğinin altını çizen Baydemir, “Bugüne kadar yaşadıklarımızı sonuçları herkes için ağır olan bir ‘isyan ve bastırma’ döngüsü olarak özetlemek mümkündür. Oysaki sorunun özü insan ve halk olmaktan kaynaklı hakların kullanılamama sorunudur. Bu bağlamda Türkiye’nin Kürt sorunu bir Anayasal ve yönetsel demokrasi sorunudur. Çözüm de demokratikleşme, yeni bir Anayasa ve adem-i merkeziyetçi bir siyasi-idari yönetim anlayışı ile mümkündür” diye konuştu.
Çözüm için bütün koşullar uygundur
Sorunun çözümü için uygun koşullar mevcut olduğunun da altını çizen Baydemir, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hükümet uzun bir süredir iktidardadır. Yasal ve Anayasal değişiklikler için yeterli çoğunluğa sahiptir. Çözüm için yargının yapısı her zamankinden daha uygundur. Cumhurbaşkanlığı makamı ile hükümet arasındaki uyumlu çalışma büyük bir fırsattır. Toplum ise çözüm konusunda her zamankinden daha fazla isteklidir. Bölgesel ve uluslarası konjönktür demokratik bir çözüme imkan sunmaktadır. Kürt siyasetinin tüm aktörleri de müzakere ve barışçıl çözüm için istek ve iradelerini birçok kez beyan etmişlerdir. Bu minvalde, Haziran 2011’e kadar alınan eylemsizlik kararı çok önemli bir fırsat olarak ele alınmalı, bu eylemsizliğin kalıcalaşması için teşvik edici adımlar atılmalıdır. Onurlu bir barış, eksiksiz bir demokrasi için herkesin risk alması, elini taşın altına koyması gerekmektedir.”
Acil ve somut adım atılmalı
Ülkenin mevcut politik atmosferi içerisinde Diyarbakır’ı ve belediyeyi ziyaretten memnuniyet duyduğunu ifade eden Baydemir, “Bir noktayı özellikle belirtmeme müsaade edin. Kürt sorunu konusunda psikolojik bariyerlerin aşılmasında sembolik jestlerle birlikte acil ve somut siyasi adımların atılması hayati önemdedir. Üzülerek ifade etmek isterim ki, eylemsizlik süreci şu ana kadar değerlendirilememiştir. Zira, askeri ve siyasi operasyonlar devam etmektedir. 2009 yerel seçimlerinden bu yana 1800’ü aşkın Kürt siyasetçinin tutukluluk halleri devam etmektedir. 13 Ocak’ta görülecek davaya dair demokratik kamuoyunun beklentisi tutuklu yerel yönetici, siyasetçi ve insan hakları savunucularının tahliye edilmesidir” şeklinde konuştu.
Tartışmaları bastırmayın zenginleştirin
Kürt siyasetçilerinin anadil ve demokratik özerklik konusundaki talep ve önerilerine tahammül edilmemesinin de son derece kaygı verici olduğunun altını çizen Baydemir, “Unutmamalıyız ki; ancak müzakere ederek, birbirimizi dinleyip anlayarak ve önyargılardan arınarak ortak paydalarda buluşup barışı tesis edebiliriz. Dolayısıyla, yapılması gereken tartışmaları bastırmak değil, bu tartışmaları yapıcı eleştiri ve önerilerle zenginleştirmektir” diye konuştu.
Anadil ve özerklik barışın önünü açar
Baydemir konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünya uygulamalarından edindiğim izlenim ve bir yerel yönetici olarak şahsi tecrübeme dayanarak ifade etmek isterim ki; yerinden yönetimin esaslarından olan anadil ve demokratik özerklik konularında devletin atacağı adımlar katılımcı demokrasi ve toplumsal barışın tesis edilmesini kolaylaştıracak, ekonomik ve sosyal kalkınmanın da önünü açacaktır.”
Çözüm seçime kurban edilmemeli
Baydemir son olarak da “Ahlaki, vicdani ve siyasi sorumluluğun gereği olarak hiç kimsenin Kürt sorununun çözümünü seçim hesaplarına kurban etmeye hakkı yoktur, olamaz. Ülkemizde yaşayan her yurttaşın, zenginliğimiz olan bütün dil ve kültürlerimizin barış içerisinde ve özgürce birarada yaşayabileceklerine olan inancımla, ziyaretinizin kalıcı bir barış için gerekli somut adımlara vesile olmasını” temenni etti.
45 dakikalık görüşmenin ardından Baydemir Belediye protokol koridorunda bulunan 1939 tarihli ve uçaktan çekilmiş fotoğraf ile uydudan çekilmiş görüntüler üzerinde Cumhurbaşkanı Gül’e bilgi verdi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.