Yakın tarihin belki de en kanlı olaylarından biri Uludere katliamı. 28 Aralık 2011’de saat 21.37 ile 22.24 arasında F16 uçakları ölüm yağdırdı kaçakcı köylülerin üzerine. Bombardıman sonucu 17’si çocuk olmak üzere toplam 34 sivil hayatını kaybetti, 1 kişi ağır yaralandı. Üç kişi ise yara almadan kurtuldu. Sınır hattında yaşanan bu korkunç katliam, gün boyu neredeyse hiçbir haber kanalında yer almadı. Arazideki asker olayın ardından birliklerine çekildi ve olayın yaşandığı bölgeye yakınlarını kaybeden köylüler gitti. Paramparça olmuş cesetler, katır sırtında, traktörlerle taşındı.
İlk açıklama ertesi gün Şırnak Valiliğinden geldi. Valilik 35 köylünün öldüğünü, adlî ve idarî tahkikatın başlatıldığını açıkladı. Sonrasında Genelkurmay Başkanlığı yazılı açıklama yaptı: “28 Aralık 2011 günü saat 18.39’da, Irak sınırları içinde hududumuza doğru bir grubun hareket halinde olduğu İnsansız Hava Aracı görüntüleri ile tespit edilmiştir. Grubun tespit edildiği bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alınmıştır.” Bu açıklamada da idarî ve adlî inceleme başlatıldığı dile getirildi. Ertesi gün kameraların karşısına geçen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ellerinde dört saatlik Heron görüntülerinin bulunduğunu belirtti.
İki ayrı soruşturma
Diyarbakır Özel Yetkili ve Uludere Cumhuriyet savcıları ise iki ayrı soruşturma başlattı. Uludere savcılığı, sağ kurtulan tanıkların ifadesini aldı ama olay yerini inceleyemedi. Savcıların helikopterle olay yerinin üzerinden geçtiği öğrenildi. Olay yerinin incelenmemesi, bölgenin sınır dışı olmasına bağlandı.
Bir başka soruşturma da Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülüyordu. Savcılık, özellikle bombardımana neden olarak gösterilen İnsansız hava araçlarının almış olduğu görüntülerin peşine düştü. Genelkurmay’ın ve Başbakan’ın “Elimizde” dediği heron görüntüleri, savcılık tarafından istendi. Aradan tam 24 gün geçti ama o görüntüler hâlâ savcılığa gönderilmedi. Görüntülerin neden geciktiğine ilişkin en çarpıcı yanıt ise soruşturmaya yürüten savcı Ahmet Karaca’dan geldi: “Müneccime sormak lazım.” (Taraf)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.