Bir tarafta Ergenekon’un siyaset yapmaya indiği düz ovalaşan CHP, diğer tarafta en şahin haliyle tırnaklarını çıkaran MHP ve eski kadroya liyakatten çok sadakat ilkesine göre eklemeler yapmış AKP.
Kimseye haksızlık etmek istemem, herkesi tanımıyoruz ama listelere şöyle üstten bir baktığımızda BDP’nin bağımsız adaylarından Sırrı Süreyya Önder, Şerafettin Elçi, görüşlerine pek katılmasam da Ertuğrul Kürkçü, AKP’de Nabi Avcı, Yalçın Akdoğan, Mustafa Şentop, Salim Uslu, Galip Ensarioğlu, CHP’de Şavak Pavey, Binnaz Toprak, Gülseren Onanç dışında siyasetin malum kadrolarına dışarıdan sızmayı yine pek kimse başaramamış gözüküyor.
Partiler arasında kendi ezberini bozmaya cesaret etmiş tek parti BDP. Leyla Zana ve Hatip Dicle gibi yıllar önce kapı dışarı edildikleri Meclis’e yeniden dönmeleri demokrasinin zaferi olacak sembol isimlerin yanında, Şerafettin Elçi, Murat Bozlak, Altan Tan gibi ana çeperinin dışında kalmış Kürtlere açılan BDP, seçimlerdeki en cesur açılımı yapmış oldu. BDP eğer seçim stratejisini yeni anayasayı yapacak, Kürt sorununu çözecek Meclis’e daha çok Kürt vekil sokmak üzerine kurup, mesela Kürtlerden bir seçimlik ödünç oy isterse seçim gecesinin sürprizini yapabilir.
CHP’de ise ancak iç hesaplaşma anlamında bir değişimden bahsedilebilir. Önder Sav’ın eski, Oktay Ekşi’nin yeni kabul edildiği kadar bir yenilenme bu. CHP, Kemalizmi kötü temsil eden dar kadrocu bir hizbi tavsiye etti. Bunun yerine gelen kadro daha sosyal demokrat ve liberal değil. Daha Gürsel Tekinci ve daha Kılıçdaroğlucu. Ama mutlaka Kemalist. 10. Yıl Marşı’na laf eden Enver Aysever’i bile taşıyamayan bir Kemalizm bu.
Silahsızlanıp düz ovada siyaset yapmaya inen Ergenekon, CHP üzerinden sisteme entegre olacak. Mehmet Haberal, Sinan Aygün, Mustafa Balbay’ın vekillikleriyle Ergenekon cephesi psikolojik olarak içine düştükleri yenilgi duygusundan kurtulacak. Bu isimlere CHP vekilliğiyle bir nevi iade-i itibar edilecek.
CHP için söylenebilecek en olumlu şey, ortaya çıkan kadroyla en azından Kürt meselesinde uzun süredir üzerlerinden çıkardıkları “açılım ihanettir” gömleğini bir daha giymeyecek olmaları. Ama bu kadronun Kemalizmin son sürümü olduğunu söylemeye bile gerek yok. Bu kadro da yenilirse, bir dahaki seçimlere kadar CHP’nin başına geçecek bir Recep Peker mutlaka bulunur...
MHP, tüm siyasi yumurtalarını Kürt meselesinde şahinlik sepetine koymuş. Demirel’in CHP’ye yamayamadığı eski dava arkadaşlarından bir kısmı soluğu MHP’de almış. Ümit Özdağ, Sinan Ogan gibi TV’lerin kadrolu şahinleri Meclis’e ışınlanmış. “Hainler” kelimesini, “siyaset”ten daha çok kullanacak bir MHP olacak yine.
Ve AKP. Başbakan Erdoğan’ın önce sadakat sonra liyakat ilkesi yine çalışmış gözüküyor. AKP, 12 Eylül Referandumu’ndaki kendisine karşı önyargısız olan yüzde 58’e açılmaya cesaret edememiş. Yetmemiş, 2007’de açılım yapılan Zafer Üskül, Zeynep Dağı, Emin Ekmen gibi pek çok liberal isim tasfiye edilmiş. Turhan Çömez sendromu baskın gelince Türkiye’yi 2023’e taşıma misyonu yine Vecdi Gönül, Cemil Çiçek ve Abdülkadir Aksu’ya kalmış. Muharrem Güler, Oğuz Kaan Köksal gibi sadık bürokratlar, siyaset hevesleri bir türlü dinmeyen eski dava arkadaşlarının üzerine eklenmiş tanıdık ve güvenilir profesörler, partinin esas siyasi tabanını oluşturan başörtülü kadınları bir saç teli farkıyla geride bırakmış kadın adaylar ve umarım hepsinin içinden birer Ali Babacan, Emin Ekmen, Gülşen Orhon çıkacak genç adaylar... Kendini yenilemeye cesaret edemeyen AKP’nin şimdiden eskimiş ve yıpranmış bu ‘yeni’ kadrosu, Türkiye’nin önümüzdeki seçimlerde kendisine yeni siyasi mecralar arayacağının ilk işareti...
Memleketin ilk sivil anayasasını yapacak, Kürt meselesini çözecek kadro bu mudur?
Belki de budur. Umarım budur.
Başka bir seçeneğimiz var mı?
Yıldıray Oğur - Taraf
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.