Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) tarafından Van’da düzenlenen ‘Türkiye-İran Van Forumu’na katılan İran'ın Türkiye Büyükelçisi Ali Rıza Bikdeli, bir grup gazeteci ile bir araya geldi.
Görüşmelerde, “Ortak düşman IŞİD’in varlığı, Türkiye’yle işbirliğimizi geliştirmek için fırsat” diyen Bikdeli, Tahran'ın Esad rejimine verdiği desteğin mezheple bir ilişkisi olmadığını söyledi. Bikdeli, Suriye'nin bölünmesinin bölgesel sonuçları olacağını söylerken, "Suriye'nin toprak bütünlüğü, İran ve Türkiye'nin de toprak bütünlüğüdür" dedi.
İranlı yetkili, Ankara ve Tahran'ın Suriye politikasında ortak hareket etmesi gerektiğini söyledi.
Peki, Ankara ve Tahran, Bikdeli’nin önerdiği şekilde, Suriye politikasında ortak hareket edebilirler mi? Ankara Strateji Enstitüsü araştırmacılarından, Ebru Aydın, RS FM’de yanıtladı.
“İRAN ARAP BAHARI’NIN KENDİSİNİ ETKİLEMESİNDEN KORKUYOR”
İran’ın attığı son adımı anlamak için bir adım geriye gitmek gerektiğini belirten Aydın, İran’ın dış politikada tek bir dinamik üzerinden hareket etmediğini söyledi. İran’ın böylesi bir politika yürütmek zorunda kaldığını ifade eden Aydın, bunun sebeplerini ise şöyle açıkladı:
“Çünkü Arap baharı dediğimiz ayaklanmanın kendisine etki etmesini istemiyor ve İran’ın içerisinde birden fazla azınlık var. Ama baktığımız zaman Türkiye ile İran’ın iki ortak noktası bulunuyor: her iki taraf da Kürt devletinin kesinlikle Suriye’de kurulmasını istemiyor. Ancak Türkiye’nin biraz daha manevrasının az olduğunu görüyoruz. İran’ın yükselen bir güç olduğunu, Türkiye’nin maalesef daha az bir manevraya sahip olduğunu görüyoruz. Çünkü Türkiye, yaptığı açıklamalarda sürekli olarak Esed’ın gitmesini kesinlikle istiyor. Ama İran bunu istemiyor. Ali Rıza Bikdeli de yaptığı açıklamada diyor ki; eğer Esed giderse daha kötü bir ortam olacak ve oradaki Kürt devleti doğrudan Türkiye’yi etkileyecek ve sonrası zaten bize etki edecek. Biz buna engel olmak istiyoruz, diyor.”
“İRAN DIŞ POLİTİKASINI RİSKE ETMEK İSTEMİYOR”
İran’ın dış politikasında her zaman reel zeminde hareket eden pragmatik bir devlet olduğunu vurgulayan Aydın, “Uluslararası arenada vicdanın konuşmasını bekleyemezsiniz. İran, Suriye politikasında her zaman birden fazla dinamikle muhatap oldu. Her zaman o dinamikleri kendi nüfuzu altında tutmaya çalıştı. Şöyle; öncelikle Esed’in gitmesini istemedi. Ardından Suriye’de Kürt özerklik kurulacak diye söylentiler çıktığında, Ruhani’nin hemen oradaki Kürtlerle muhatap olmaya başladığını gördük. Bir yandan Kandil’de Süleyman Kasım’ı gördük. İran, Irak’ta Türkmenlere yardım ediyor, dış politikasını riske etmek istemiyor. Çünkü yaklaşık 79 milyonluk İran’ın yüzde 16’sını Azeriler, yüzde 10’unu Kürtler, yüzde 6’sını Lurlar oluşturuyor. Çok fazla azınlık grup var. İran rejimi eğer kendi azınlıklarından emin olmuş olsaydı belki dış politikasında farklı bir adım atardı. İran’ın düşüncesi şu; eğer Esed giderse sınırda bir Suriye – Kürt özerk bölgesi kuruldu zaten, daha pekişecek bu ardından Türkiye’ye etki edecek. Çünkü Kobani eylemlerinde zaten bizim bölgemizdeki Kürt vatandaşlarının da buna eğilimli olduğunu gördük. Çünkü akrabalarının öldürüldüğünü görüyorlar ve bu biz de zaten ‘çözüm süreci’ dönemindeyiz. Bölgede PKK’nın herkes tarafından kabul edilen ve artan nüfuzunu görüyoruz. Suriye’de kurulmuş bir Kürt özerk bölgesinin bizim Kürt bölgemizdeki Kürtlerin iştahını kabartmayacağını söyleyemeyiz. Bizden sonrasında bunun İran’a da etki etmeyeceğinin garantisini veremeyiz. İran bu minvalde hareket ediyor” dedi.
“TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASINI ABD DEĞİŞTİREBİLİR”
Türkiye, Suriye’ye barışın gelebilmesi için tek koşulun Esad’ın gitmesi olduğunu söylüyor. İran ise halkın başında bir şekilde bir yönetimin olması gerektiği görüşünde. Peki, birbirinden ayrı iki noktada duran bu ülkenin görüşleri arasındaki uçurum kapanabilir mi? Ebru Aydın’ın yanıtı şöyle:
“Yaklaşık 3-4 yıldır her iki tarafın yürüttüğü bir politika vardı; İran Esed gitmesin diyor, Türkiye kesinlikle Esed gitsin diyor. 3-4 yıldır bu söylemler ve bu yönde adımlar attığınız zaman bunu birden değiştirmeniz, bu uçurumun birden kapanması hakikaten zor görünüyor. Ne olabilir? Amerika belki Türkiye’yi ikna edebilir. ‘Burada IŞİD var. Beni de tehdit ediyor, seni de tehdit ediyor. Sonuçta sizin sınırınızda’ diyebilir. Sonuçta Amerika’yı bombalaması ihtimali, Türkiye’ye nazaran daha düşük. Şu an Amerika’da öyle bir şey gözleyemiyorum çünkü söylem olarak biz de zaman zaman ABD ile zıtlaşabiliyoruz.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.