Milliyet Yazarı Serpil Çevikcan, türban yasağını kaldıracak bir yasanın, iptali istemiyle bir başvuru yapılması durumunda Anayasa Mahkemesi’nin yeni yapılanmasında nasıl bir sonuç çıkabileceğinin analizini yaptı. Çevikcan’a göre, üyeler daha önceki tavırlarını sürdürse dahi türbanla ilgili anayasa değişikliğinin iptali ihtimali esasa girilemediği için iyice zorlaşacak...
Çevikcan’ın bugün (22 Ekim 2010) yayımlanan “Anayasa Mahkemesi bu kez ne yapar?” başlıklı yazısı şöyle:
Ak Parti neyi neden istiyor sorusunun yanıtı ise şöyle:
Üyeler daha önceki tavırlarını sürdürse dahi türbanla ilgili anayasa değişikliğinin iptali ihtimali esasa girilemediği için iyice zorlaşacak...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun referandum kampanyasındaki türban çıkışı, 12 Eylül sonrasının gündemini belirledi. Bu durum, sandıktan yüzde 58’le çıkan Ak Parti’nin, bu oyun verdiği özgüvenle ajandasındaki türban sayfasını daha kararlı biçimde açmasına yardımcı oldu.
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın, üniversitelerde türbanı serbest bırakan yazısıyla, bıraktığımız yerden yeniden başlayan türban macerası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın açıklamasıyla boyutlandı.
Başsavcı, “Anayasanın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağının öngörülmesi, bu organlar ile idarenin, mahkeme kararlarını değiştiremeyeceğinin açıkça hükme bağlanması, hukuk devleti ilkesinin gereği ve sonucudur” dedi. Böylece, sadece siyaset kurumuna değil, Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere bizzat yargıya da uyarısını yaptı. Yaptı çünkü, Anayasa Mahkemesi’nin referandumla değişen profilinin, önüne gelecek bir türban düzenlemesinde ne yapacağı artık belli değil.
Heyette değişenler ve üyeler
2008’de, AK Parti ile MHP’nin 411 oyuyla üniversitelerdeki türban yasağını kaldıran bir anayasa değişikliğine imza atıldı. Anayasa Mahkemesi bunu iptal ettiğinde 11 üyesi bulunuyordu. Büyük bölümünü 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından seçilen üyelerden oluşan mahkeme, tarihi kararını, 2’ye karşı 9 oyla almıştı.
Referandumda, Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesine neden olan en etkili olaylardan birisi belki de bu karardı.
Referandumla mahkemenin üye sayısı 11’den 17’ye yükselirken, mahkeme profili de bütünüyle değişti. 17 üyeli yeni heyette, türban değişikliğinin iptali için oy kullanan 9 üyeden 8’i görev yapıyor. Bu 8 üyeden, Şevket Apalak gelecek ay emekliye ayrılacak. Cumhurbaşkanı Gül, Apalak’ın yerine, Danıştay’ın göstereceği 3 adaydan birisini Anayasa Mahkemesi’ne üye seçecek. Danıştay’dan gelen ismin Apalak çizgisinde olması bekleniyor. Bu durumda, mahkeme heyetinde yer alan, Sezer döneminde seçilen Osman Paksüt, Ahmet Akyalçın, Mehmet Erten, Serruh Kaleli, Ayla Perktaş, Serdar Özgüldür, Fettah Oto ve Apalak’ın yerine gelecek üyenin türban karşıtı duruşu sürdürecekleri tahmin ediliyor. 9. Cumhurbaşkanı Demirel tarafından seçilen Fulya Kantarcıoğlu da türban düzenlemesinin iptali yönünde oy kullanmıştı.
Heyette, bu 9 ismin yanısıra, Gül tarafından atanan Recep Kömürcü, Alparslan Altan, Burhan Üstün, Engin Yıldırım ve Nuri Necipoğlu, TBMM’nin son olarak seçtiği Hicabi Dursun ve Mümtaz Akıncı yer alıyor. Başkan Haşim Kılıç’ın ise türbana özgürlük isteyenlerin başında geldiği biliniyor. Türban sorununa hangi yolla çözüm bulunursa bulunsun yapılacak her düzenleme bu isimlerin önüne gelecek.
AK Parti neden, neyi istiyor?
Anayasaya göre, anayasa değişikliklerinin iptali için mahkeme heyetinin üçte ikisinin, yani en az 12 üyenin iptal yönünde oy kullanması gerekiyor. Mahkeme’nin yeni profilinde daha önce iptal oyu kullananların tutumlarını sürdürmeleri halinde bile bu sayıya ulaşmak çok kolay değil. Bu sayıyı bulabilmek için iptal vermesi beklenen üyelere yeni seçilenlerden en az üçünün eklenmesi gerekiyor.
Son anayasa değişikliğinin iptali görüşülürken, mahkeme, 4’e karşı 7 oyla, esasa geçilebileceğine karar verdi. Kılıç ile birlikte, türbanın iptalini isteyen Kaleli, yeni üyeler Necipoğlu ve Yıldırım karara muhalif kaldı. Kaleli, Necipoğlu ve Yıldırım aynı tavrı sürdürürse, türbanla ilgili anayasa değişikliğinin iptali ihtimali esasa girilemediği için iyice zorlaşacak.
Yasa değişikliğinde ise Yüksek Mahkeme, salt çoğunlukla, yani en az 9 üyenin oyuyla iptal kararı verebiliyor. 2008’de, son türban düzenlemesi için iptal kararı veren üyeler düşünüldüğünde bile yasanın iptal edilme olasılığı anayasa değişikliğine oranla çok daha yüksek görülüyor. Bu durum, iktidar partisinin rotasını neden anayasa değişikliğine yönelttiğini de açıklıyor.
CHP’li formülde ısrarın nedenleri?
Ak Parti’nin, CHP’yi çözümün bir parçası yapma gayretine gelince. 2008’de MHP ile uzlaşan Ak Parti, kapatma davasına maruz kaldı. Davanın en önemli kanıtı, CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşınan türban düzenlemesiydi. CHP’li bir çözüm formülü, olası bir düzenlemenin Mahkeme’den dönme riskini hiç olmadığı kadar azaltıyor. Yeni bir kapatma davası başta olmak üzere Türkiye’yi tekrar kaosa sürükleyebilecek gelişmeleri ortadan kaldırıyor.
İktidar kulislerinden, sorunu CHP’yle birlikte çözme isteği dün de yansıyordu. Bu talebin hedefini önümüzdeki dönemde sınama şansımız olacak.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.