Rojava Kürdistan’ında PYD’nin de içinde yer aldığı üst yapılanma olan Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Yönetim Kurulu Üyesi İlham Ahmed, İstanbul’da Amerika’nın Sesi (Dengê Amerîka) Kürtçe servisinden Salih Turan’a Suriye ve Rojava ile ilgili siyasi gündemi değerlendirdi. İşte o söyleşi...
ENKS ile TEVDEM arasında Duhok anlaşması ile varılan siyasi mutabakat neden donduruldu? Bunu tekrardan aktif edip aranızdaki ihtilafları çözmek için herhangi bir girişiminiz var mı?
Biz istiyoruz ki onlar da herkes gibi Demokratik Özerklik sisteminin içinde yer alsınlar. Eğer Araplar, Süryaniler ve diğer partiler bunun içinde yer alıyorsa neden ENKS de yer almasın. Kürt siyasi mutabakatı bir araya gelmemiz için bir girişimdi. Ancak yine müdahale oldu ve durdurdular. Biz şimdi de onlara çağrıda bulunuyoruz, gelin süreci yeniden aktif edelim. Fakat onlar bölgesel çıkarları olan güçlerin etkisi ile bir araya gelmiyorlar.
Süreci onlar dondurdu ve diyorlar ki; ille de yerel seçimler iptal edilecek. Biz şaka mı yapıyoruz? Seçimleri yaptık ve şimdi de iptal ediyoruz diyelim. Seçimleri iptal etmemizi talep ettiklerinde, biz de evet tamam 2 ay erteleyebiliriz dedik. Ancak bize seçimlere katılacağınıza dair söz verin dedik. Bize hiçbir söz vermediler, yani garanti vermediler. Bu durumda neden seçimleri iptal edelim?
Siz TEV-DEM olarak Suriye Kürt Bölgesi için Demokratik Özerklik modelini savunuyorsunuz. Size karşı federal çözümü savunanlar var ve bunun ekonomi, siyasi ve askeri olarak bölgede daha güçlü olabileceği söyleniyor. Federal bir çözüm ile daha güçlü bir Rojava Kürdistanı şansınız olmaz mı?
Rojava’da Özerklik çözümü ile ekonomik kaynakları kendin belirliyorsun. Bunun ne kadarını kendine ne kadarını çevreye dağıtacağını kendin belirlemiş oluyorsun. Yani ihtiyacın kadar kendine kaynak ayırıyorsun. Kendi sistemini bu şekilde merkeze dayatıyorsun ve ihtiyaçlar oranında anlaşma sağlayabiliyorsun. Ancak Federal sistemde böyle değil. Merkezin izni olmadan ekonomiyi yönetemiyorsun ve kendine ait bir güç oluşturamıyorsun. Yani devlete ve merkezi hükümete bağımlı oluyorsunuz. Bu yüzden özerklik daha ileri bir sistemdir.
Ayrıca toplumsal gücü de açığa çıkarıyor. Eğer Rojava’da özerklik varsa merkez bir karar aldığında özerklik yönetimi buna karşı çıkacak. Toplumsal refleks ortaya çıkacak ve ben bu kararı kabul etmiyorum değiştirmen gerekir diyecek. Her şey referandum ile olacak. Bu da özerklik sisteminin daha ileri olduğunu gösteriyor.
Rojava’dan çevre ülkelere büyük göçler oldu. Bu insanların geri dönmesi için bir plan ve projeniz var mı? Özellikle siyasi anlaşmazlık nedeni ile Rojava’yı terk ettiğini söyleyenler var. Bunların dönmelerinin önünde bir engel var mı?
Göç edenlerin tekrardan ülkelerine dönüp yaşamlarını sürdürmeleri için şu anda içerde bazı projeler geliştiriliyor. Kooperatif tarzı bazı projeler hayata geçirildi, inşa süreci devam ediyor.
Siyasi nedenlerle Rojava’yı terk ettiğini söyleyenler mazeret uyduruyor. Kim olursa olsun, eğer biz gelip bağımsız silahlı gurubumuzu orada kuracağız derse buna izin verilmeyecek ve orayı bırakıp gitsinler. Şu anda da bu talepte bulunsalar buna izin verilmeyecek. Bu imkan verilmez. Ancak gelip sisteme dahil olacağız derlerse ve siyasi faaliyetlerde bulunurlarsa başımızın üstüne gelebilirler. Bunun için kapı sonuna kadar açıktır onlara. Biz hep çağrıda bulunuyoruz, gelin var olan sisteme katılıp siyaset yapın diye. Gelip sistemin içinde siyasi muhalefet yapabilirler. Fakat onlar sistemin dışında kalıp muhalefet yapacağız diyor. Bu muhalefet değil düşmanlıktır. Onlar meseleyi yanlış anlıyor. Bunu gerekçe yapıp ülkeyi terk ediyorlar.
Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi De Mestura’nın girişimleri ile Cenevre 3 hazırlıkları için Suriye’deki muhalif gruplar ile çözüm için ön görüşmeler başladı. Cenevre 1 ve 2 görüşmelerinden sonuç çıkmamıştı. Siz Cenevre 3 için umutlu musunuz?
Daha Cenevre 3’ün ne zaman yapılacağı belli değil. Göründüğü kadarı ile savaş devam edecek. Cenevre konusu gündeme geldiğinde her seferinde savaş daha da şiddetleniyor. Hem rejim güçleri hem de muhalifler hala güçlerini koruyor. Cenevre 3’ün amacı savaşı ve şiddeti durdurmak. De Mestura Halep’te savaşı durdurmak için girişimlerde bulundu. Ancak savaş daha da şiddetlendi. Var olan rejimin bu zihniyet ile devam etmesi mümkün değil. Bu savaşa sebep olandan hesap sorulmalıdır ve bölge halkı kendi kararını verebilmelidir.
Bugüne kadar Suriye halkı konuşmadı. Rusya, Amerika, İran, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi dış güçler konuşuyor. Bunlar Suriye’nin geleceğini konuşuyor. Ancak şuana kadar kimse Suriye halkının ne istediğini sormadı. Bu yüzden Cenevre 3’de Suriye halkının dinlenmesi ve taleplerinin yerine getirilmesi isteniyor. Eğer böyle olursa gerçek bir halk temsili ortaya çıkar. Halkı temsil etmeyenler nasıl gelecekte demokratik ve doğru bir Suriye planı ortaya koyabilsinler.
Kobani’nin yeniden inşa edilmesi için Diyarbakır’da bir konferans yapıldı. Yine Avrupa’da da bir konferans yapılacak. İnşa süreci ne durumda? Nasıl bir destek bekliyorsunuz?
Kobani’nin inşa süreci iki adımdan oluşuyor. Birincisi imkanların ortaya çıkarılması ve uzmanlık konusudur. Diğeri de ekonomik yardımlardır. Maddi yardımlar için diplomasiye ihtiyacımız var. Umutluyuz. Halk şimdiden kendi imkanları ile şehri inşa etmeye başlamış.
Yalnız biz her kesin buna katılmasını istiyoruz. Çünkü inşa sürecine katılanlar onu korumasını da bilirler. Biz Amerika, Rusya, Fransa ve kim olursa olsun Kobani’yi inşa etme sürecine katılmasını istiyoruz. Tabi ki en önemlisi de halkın kendi şehrine sahip çıkması ve güçlü bir irade ile onu savunmasıdır. Türkiye tarafından yardımların ulaştırılmasında bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Umuyoruz ki bu sorunlar da çözüme kavuşturulur.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.