Televizyon dünyasında neler oluyor?

Polat elmayı soyabilecek mi?

Bizde diziler sinema filmi gibi upuzun çekiliyor. "Vay be, aşmışız" diye övünüyoruz.

"Dünya dizi sektöründen daha ilerideyiz" deniyor, oyuncular sık sık isyan ediyor.

Aslında dizilere dikkatli bakılırsa hepsi şişiriyor.

Aşk-ı Memnu'da Bihter en üst kattan en alta inip, bahçeye çıkıncaya kadar dünyada devletler yıkılıp yeni devletler kuruluyor.

Ortadoğu'da haritalar değişiyor...

Ezel'de Eyşan'ın telefonu çalıyor açayım mı açmayayım mı diye düşünürken ada vapuru üç adayı dolaşıyor...

Hatta Bostancı'ya geri dönüyor...

Kurtlar Vadisi'nde bir Abdülhey'in ameliyatı onbeş dakika sürdü. Doktorlar dizisine döndü Kurtlar Vadisi...

Yarınki bölümde de yarım saat cenaze töreni yapılırsa şaşırmam...

Gömme işlemi haftaya da sarkabilir...

Haiti depremde ölen yüzbinleri 24 saatte gömdü.

Bizim Abdülhey bir haftada gömüelemez gibime geliyor...

Zaten dizi ya mezarlıkta geçiyor ya da hastanede...

Polat elma soyuyor... Soy soy bitmiyor.

Elma soyma işlemi bitene kadar çifçimiz elma bahçelerindeki hasadı topluyor...

Ben acaip sıkılıyorum... Fazla kalamıyorum dizilerde...

* * *

Mustafa Ceceli, Okan Bayülgen'in konuğu oldu..

Okan misafirini yerine oturtur oturmaz lafı yapıştırdı;

"Beyaz'ın programına katıldın. Beyaz seni fena ısırdı. Beyaz çaktırmadan ısırır"....

Bakalım Beyaz ile Okan arasında patlak veren bu "Isırma" krizi nasıl sonuçlanacak?...

Beyaz nasıl misilleme de bulunacak?...

Çaktırmadan Okan'ı da ısıracak mı?

* * *

TRT'de Ayça Tekindor'un programına katıldım.

Açılışı "Tektaşımı saçlarıma savur" diye bir şarkıyla yaptı.

Beş dakika saçlarındaki kaynakları anlattı.

Orkestrada ve seyirci arasında bir tane saçsız adam yoktu.

Söz bana gelir gelmez kınadım Ayça'yı...

Kendimi yalnız hissettim...

Canlı yayında saç komplosuna uğradım...

* * *

İzdivaç programları Türkiye'yi bitirdi...

Olayı uluslararası arenaya taşıdı...

Dün Star'dakinde "24 talibine hayır diyen İranlı Behnam, Mina'ya evet diyecek mi" şeklinde alt başlık vardı.

İranlı Behnam Mina'yı da beğenmedi, gönderdi. Peşinden başka bir Türk kızımız çıktı karşısına...

Adı Evrim'di...

"Neden İranlı Behnam'a talipsin" diye sordu sunucu...

Evrim kızımız "25'inci talibim. Bunun kotası 30... Kotayı doldurmak için" cevabını verdi...

Malum uluslararası ticarette ülkeler birbirine kota uygular...

Meğer izdivaç olayında da kota varmış...

Maşallah kızlarımız kotayı doldurmak için sıraya giriyor...

Programı sonuna kadar izlemedim.

İran'a gelin gönderme olayında kotayı doldurduk mu bilmiyorum...

* * *

Uğur Dündar ve M.Ali Birand gibi iki dev isim arasında bir kavgadır sürüyor...

"Benim ödülüm senin ödülünü döver" diye...

Yakıştıramıyorum ikisine de...

Baktığında "Pulitzer" ödülü olsa...

Veya Defne Samyeli gibi Uluslararası Televizyon Haberciliği'nde ödüller alsalar...

Anlarım ama...

Üniversiteler haber olmak için ödül anketi düzenliyor.

Okulun reklamını yapma uğruna ödüller dağıtılıyor....

Buralardan alınan ödüller anlamlı da gelse anchormanlerimize...

Kavgasını yapmak ne kadar doğru...?

Bence tv haberclik sektörüne kaç insan kazandırdılar onun kavgasını yapsınlar...

İlla ki kavga istiyorlarsa...

Birand ve Dündar'ın "Benim ödülüm senin ödülünü döver" kavgasına ihtiyacı mı var?

Bana çok çocuksu geliyor...

Haydi çocuklar aşıya!