Eski cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık Haşimi hakkında, Irak mahkemeleri tarafından terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan verilmiş beş idam kararı var. Bir süre Türkiye'de kalan Sünni siyasetçi şimdi Katar’ın başkenti Doha’da yaşıyor.
Çarşamba günü yapılacak Irak genel seçimleri öncesinde Al Jazeera Türk'ün sorularını telefonla yanıtlayan Haşimi, Başbakan Nuri Maliki’yi mezhepler arası gerginliği tırmandırarak siyasi menfaat elde etmeye çalışmakla suçladı. Iraklı Şiilere seslenen Haşimi, "Başbakanlık koltuğunda ılımlı, toparlayıcı, geçmişi temiz, hukukun üstünlüğüne inanan, çoğulcu ve şiddete karşı olan Şii bir Iraklının oturmasının ülkemiz için çözümün anahtarı olduğuna inanıyorum” sözleriyle Sünni kitlenin, Maliki dışındaki bir Şii başbakana destek vermeye hazır olduğu sinyalini verdi.
Eski cumhurbaşkanına göre Irak bir yol ayrımında:
"Iraklılar bu seçimde ya birlik ve beraberliği seçer, ya da Maliki'ye oy vererek bölünmeyi. Irak bugün bir yol ayrımındadır. Bunun kanıtı da Sünni Arapların, özellikle de Anbar ve Diyala’da kendilerini, namuslarını ve dinlerini korumak için silaha sarılmaya mecbur edilmiş olmalarıdır. Güneyde de çoğunluğu Şiilerden oluşan sindirilmiş, temel vatandaşlık haklarından yoksun yurttaşlar var. Bir de tabii Kürt bölgesi var ki, onlar da merkezi hükumet ile sorunları çözülmez ise bağımsızlıklarını ilan etmeye hazırlanıyor. Bir yol ayrımındayız. Iraklıların önünde önemli bir fırsat var. Bu fırsatın anahtarı ise Şii ruhani önderliğinin ve diğer Şii parti ve toplulukların Nuri Maliki’ye bir alternatif üretmesidir."
Önde gelen Şii siyasi grupların liderleri ile temas halinde olduğunu söyleyen Haşimi, sandıktan yine Maliki çıkarsa Sünni Arapların kendi kaderlerini belirlemek için harekete geçeceği uyarısında bulundu:
“Bütün çekincelerimize rağmen Iraklıların seçimlere katılmasını destekliyor ve istiyoruz. Iraklılar özgürce ve onurlu bir yaşamı hak ediyor. Sünni Araplar olarak bundan azına razı olamayız. Seçimler beklenen değişikliği gerçekleştiremezse, zulüm ve ayrımcılık devam ederse, Sünni Araplar da bölgesel bir yönetim ilan etme yoluna gideceklerdir. Örneğimiz de Kürt bölgesidir. Nuri Maliki’nin politikaları devam edecekse kendi kaderimizi belirlemek için referandum hakkına başvuracağız.”
Genç Irak demokrasisinin karnesi
Saddam sonrası Irak’ta seçmenin üçüncü kez parlamentoyu belirlemek için sandığa gittiğini hatırlatan Haşimi, Irak demokrasisinin geçen 11 yıl içinde ileri gitmek yerine gerilediğine inanıyor:
"2010 seçimleri ile 2014 seçimlerini karşılaştırırsak, 2010 yılında liberal, ulusalcı bir eğilim vardı. Ben İslami kesimin temsilcisi olarak bilinen biri olarak, Irak İslam Partisi başkanlığından ve üyeliğinden ayrıldım ve başkanlığını Şii İyad Allavi’nin yaptığı koalisyona katıldım. El Irakiyye listesinde Irak’ın tüm halklarını biraraya toplayan ulusal bir hareket oluşturduk. Bugünkü seçimlere bakacak olursak, koşulların 2005'dekine gerilediğini görüyoruz. Mezhepsel ayrışma yeniden başrolde. 2010 yılında adaylar mezhepsel bir dil kullanmaktan utanırdı. Bugün Nuri Maliki ise mezhebi söylemi olabilecek en üst noktaya çıkartarak 'Irak halkı Hüseyin’in ordusu ve Yezid’in ordusu olmak üzere ikiye bölünmüştür’ diyor. Kendini Şiilerin kurtarıcısı, kendine oy atmayanları da Yezid’in ordusu olarak tanımlıyor. Ama biz diyoruz ki, Iraklı seçmen atacağı oyla ya mezhebi gerilimi arttıracak ya da buna bir son verecek.”
‘Ülke onun yüzünden geri kaldı’
Zengin petrol kaynaklarına sahip olan Irak’ın Saddam’dan sonra örnek bir kalkınma göstermesi gerektiğini söyleyen Haşimi, ülkede en temel ihtiyaçlardan biri olan elektriğin bile hâlâ sağlıklı bir şekilde sağlanmadığına dikkat çekiyor. Haşimi’ye göre bunun başlıca nedeni bilim adamı ve uzman yetiştirmek yerine önceliğini polis ve askeri birliklere veren Başbakan Maliki’nin yönetim stratejisi:
"Maliki yönetiminin sorunu şudur. Sekiz yıl hükümette kaldıktan sonra seçim kampanyasında Irak halkının yaşam kalitesini arttıracak bir başarıdan, hatta bir projeden bahsedemiyor. Elektrik, güvenlik, sosyal güvenlik, sağlık, eğitim ve çevre konularında neler yaptığını anlatmak yerine Şiilerin duygularını gıdıklayıp onları Sünni tehdidi ile korkutuyor. 'Sizi Sünnilerden ancak ben kurtarırım, oylarınızı bana verin' diyor. Seçim kampanyası bu mantık üzerine kurulmuştur. Seçime yaklaştıkça da şiddetin tırmanması ve sürpriz felaketlerin yaşanması kimseyi şaşırtmasın. Kendi iktidarını tehdit eden Şiileri bile saf dışı ediyor. Sünni, Şii, Kürt, Türkmen… Iraklıların başına gelecek kötü olayların tüm sorumlusu bu adamdır."
"Nuri Maliki biliyor ki üçüncü kez başbakan seçilebilmesi için mezhebi gerginliği yapabildiği kadar yükseltmesi gerekiyor. Dolayısıyla da Maliki, Sünnilerin meşru taleplerini karşılamak yerine onların karşısına askeri güç çıkardı ve Şii vatandaşları da bu savaşta kendi safında durmaları için tahrik etti. Dolayısıyla da siyasi mücadeleyi mezhepsel bir mücadeleye dönüştürdü. Dünyaya da 'Irak demokrasisini tehdit eden teröristlerle savaşıyorum' diyerek yardım çağrısı yapıyor. Felluce Barajı'nı bombaladı ve her yer sular altında kaldı. Iraklılar umurunda değil. Tek isteği üçüncü kez seçilmek. Ama başarılı olamayacak. Çünkü yaptıklarına büyük bir tepki var. Yalnız Sünni Araplardan değil, Kürtlerden, Türkmenlerden ve hatta Şiilerden bile tepki var. Şii koalisyonunun içinde güçlü bir grup var ki Maliki’nin üçüncü kez seçilmesini istemiyorlar.”
‘Meşru taleplerimize silahla karşılık veriyor’
Tarık El Haşimi’ye göre Irak Başbakanı Maliki’nin Sünni bölgelere yönelik askeri operasyonları bilinçli bir seçim stratejisi:
“Bir buçuk yıl önce altı kentte barışçıl protestolar başlamıştı. Hedef meşru, anayasal hakların verilmesiydi ki Nuri Maliki başlangıçta yaptığı konuşmalarda, göstericilerin taleplerinin anayasal olduğunu dile getirmişti. Ama buna rağmen taleplere yanıt vermemiş, tersine 23 Nisan 2013 tarihinde Havice’ye saldırarak 91 sivili şehit etti ve 250'den fazlası da yaralandı. Aynı üslubu Ramadi’deki barışçıl gösterileri basarak ve milletvekili Ahmet Alvani’yi tutuklayıp, kardeşlerini öldürerek sürdürdü."
"Oturma eylemi yapan kalabalıkları terörist, El Kaide ve Irak Şam İslan Devleti (IŞİD) yandaşları olmakla suçladı. Bunu Bağdat ve çevresinde başlatılan operasyon ve baskınlar izledi. Halk hareketlerinde kilit rol oynayan aktivistler gözaltına alınmaya başladı. Kerkük, Diyala ve Süleyman Beg gibi bölgelerde gerekçesiz bir şekilde askeri operasyonlar yapıldı. Artık tutuklamalarla da vakit kaybetmek istemiyorlar; siyasi aktivistler, milletvekili adayları suikastlarla öldürülmeye başlandı. Sünni Araplara yönelik planlı bir mezhepsel temizlik var. Ne Balkanlar ne de Myanmar böylesini gördü.”
‘Seçimlerde mutlaka hile yapılacak’
Haşimi’ye göre, kendine bağlı güvenlik güçleri ve askeri birlikler kuran Maliki, iktidarını koruma için ne gerekiyorsa yapacak. Geçen seçimlerde Sünni seçmenin sandığa gitmemesi için, Sünni bölgelerinde havan topu saldırıları yapıldığını, ses bombalarıyla insanların korkutulduğunu savunan Haşimi, Maliki’nin daha fazlasını da yapmak için iyi bir gerekçesi olduğunu düşünüyor:
“Nuri Maliki son nefesine, son mermisine kadar üçüncü kez başbakan seçilmek için mücadele edecektir. Çünkü o da biliyor ki, kazanamaması, yargı karşısına çıkacağı anlamına geliyor. Ya Irak mahkemeleri ya da uluslararası mahkemelerde işlediği suçlardan dolayı hesap verecektir. Nuri Maliki’ye ulusal çapta bir tepki var. Bugün Maliki’yi istemeyen Şiiler, Sünnilerden daha fazladır. Bunun sebebi de, Başbakan'ın Hukuk Devleti Partisi dışındaki Şii gruplar Maliki’nin Şiiliğin adını kirlettiğinin farkına varmış durumda.”
Türkiye ve dünyaya çağrı
Türkiye’ye dengeli siyasetinden dolayı teşekkür eden Haşimi, dünya ülkelerine Maliki yönetiminin zorba tavrına tepki göstermeleri için çağrıda bulundu:
“Türk hükumeti başından beri herkese eşit mesafede olmaya özen gösterdi. Ama bugün Sünni Arapların ve Türkmenlerin hakları konusunda ciddi ihlâller söz konusu. Irak içerisinde dengeler bozuldu. Kürt bölgesi devlet olma yolunda ilerliyor. Şii bölgeler yatırımlar konusunda kayırılıyor. Türkiye ve bütün dünyadan talebimiz Irak’ın ezilmiş kesimlerinin kendilerine gelmeleri için pozitif ayrımcılık yapmaları. Irak’ta ulusal kimliğin ve demokrasinin güçlenmesi için özel ilgi istiyoruz. Kimsenin Irak’ın içişlerine karışmasını istemeyiz tabii. Ama İran gibi ülkelerin Irak’ı kasıp kavurduğu bir ortamda en azından siyasi ve diplomatik alanlarda Sünni Araplara ve Türkmenlere destek verilmesi gerekir.” (Al Jazeera)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.