Türk Gastroentroloji Derneği Bursa Şube Başkanı Prof. Dr. Faruk Memik, insan vücudunun yüzde 70'inin sudan ibaret olduğunu anımsatarak, bu nedenle suyun insanlar için hayati önem taşıdığını söyledi.
İnsanın yemek yemeden, bitkin de olsa 25-30 güne kadar açlığa dayanabildiğini, ancak susuz sadece 4-6 gün hayatta kalabildiğini ifade eden Memik, insan vücudunun susuz olarak normal çalışmasının mümkün olmadığını bildirdi.
Kalp, dolaşım ve sindirim sisteminin susuz olarak normal çalışmasının mümkün olmayacağını dile getiren Memik, "Mide günde 2 bin santimetreküp salgı üretirken tükürük bezi, ince bağırsaklar, pankreas gibi organların her biri bin 500 ve karaciğer de (safra olarak) 500 santimetreküp salgıyı sindirim sistemimize boşaltır. Bu yüksek miktardaki sıvı miktarı bir yandan salgılanırken, diğer yandan tekrar emilip sisteme karışır ve bir kısmı da dışkı ve idrar ile atılır. Bu mükemmel çalışma sayesinde de insan sağlığı dengede tutulabilir" dedi.
Prof. Dr. Memik, ramazanda bol su içilmesinin önemine değinerek, "İçinde bulunduğumuz ramazan ayında, oruç nedeniyle su dengesinin bozulması kaçınılmazdır. Özellikle sıcak havalarda, ağır işlerde ter kaybeden kişiler susuz kalmamaya çok dikkat etmelidir. Günlük olarak idrarla bin 500, bağırsaklarla 200-250, akciğerlerle de 300 mililitre kadar su kaybederiz. Normalde içmemiz gereken 2 litre suyu, ramazanda daha da artırmak ve 10-12 bardağa çıkarmak gerekir" dedi.
İftarda başlayarak sık aralıklarla su ve sulu yiyecekler, ayran ve komposto gibi yiyeceklerin tüketilmesinin faydalı olduğunu anlatan Prof. Dr. Memik, kahve, çay, kola gibi içeceklerden uzak durulmasını istedi.
Ramazanda kabızlık önemli sorun
Prof. Dr. Memik, oruç tutarken ortaya çıkan önemli sorunlardan birinin de kabızlık olduğuna dikkati çekerek, "Ramazanda, vücut sıvı dönüşümü bozulduğundan kabızlık sorunu sık görülür ve birçok insanı hekimin önüne kadar taşır. Hastanelere kabızlık sorunuyla başvurularda artış olur. Kabızlığa bağlı olarak hemoroid (basur) şikayeti olanlarda, ramazanda kanamalar başlayabilir ya da şiddetli karın ağrıları ile oruçlarını bozmak zorunda kalabilirler. Burada çare ilaçlar değil, yenilen gıdaların düzenlenmesi ve yeterli su içilmesidir. Tuzlu ve ağır, kızartmalı yemekler, sucuk, salam sosis gibi tuz içerikli besinlerin yerine, sebze ve meyveden zengin, sulu yemekler seçilmelidir. Yoğurt ve ayran bol alınmalıdır. Et yemekleri kızartma yerine haşlanmış veya fırınlanmış şekilde tüketilmelidir. Daha çok sütlü tatlılar seçilmelidir" dedi.
Ramazanda sık karşılaşılan sorunlardan birinin de daha önce gastrit veya ülseri olan hastanın oruç sırasında karşılaştığı şiddetli mide krampları, bulantı, kusma ve kanamalar olduğunu dile getiren Memik, uzun süren açlık döneminde mide asidinin çok artmasının, bu hastalarda ciddi problemler doğurabildiğini belirtti.
Memik, uzun süren açlıkta, safra kesesinde safranın koyulaşarak çamurlaşması ve taşa dönüşmesinin de gözden kaçırılmaması gerektiğini kaydederek, "Muayyen bir sindirim problemi olan hastaların mutlaka önce hekimlerine danışarak oruca başlamaları ve önemli bir şikayette yine tıbbi kontrole başvurmaları gerekir" dedi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.