Prof Dr. Şerif Mardin, "Cemaatleri yapıştırıcı bir tutkal vardır. Bunun bir iç organizasyona bağlı olması lazım. Amerika’da 4 ay kadar Türk öğrencilerin yüzde 80’inin Gülen cemaatine bağlı olduğu bir yerde kaldım. İç teşkilatlanmasını hiç çözemedim." diye konuştu.
'Mahalle baskısı' kavramını ortaya atan sosyal bilimlerin önde gelen ismi Prof. Dr. Şerif Mardin Yazı İşleri Özel programına konuk oldu.
Mirgün Cabas ve Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtlayan Mardin, referandum, Cumhuriyet, CHP, MHP ve AK Parti’nin siyasi kökleri ve Gülen cemaatini anlattı.
Mardin referandum sonuçlarını değerlendirirken "Yüzde 42 küçümsenecek bir rakam değil. Nasıl çıktı? nerede çıktı? Onu ben çok merak ediyorum. Her gün bunun izahını okuyorum gazetelerde, izahlar ayrı ayrı. Bu gerçekten araştırılması gereken bir şey. Buradan nasıl parti aidiyetini çıkarıyorlar onu çok merak ediyorum." dedi.
Cumhuriyet'in getirdiği en önemli değişikliğin okuyamayan bazı insanlara okuma imkanı vermesi olduğunu söyleyen Mardin, "Kızların okuması kampanyası Cumhuriyet olmasaydı, Atatürk olmasaydı, olmazdı gibi geliyor bana. Kızların eğitilmesi gibi bir dinamik gittikçe güçlenecektir. Güçleneceğini düşündüğüm için orada bir ümidim var. Ben ümitliyim, ümitli olmazsam intihar etmem lazım." diye konuştu.
"Değişme dinamiğinin içinde mahalle baskısının da yavaş yavaş değiştiğine inanıyorum." diyen Mardin, "Türkiye'de hala bir erkek otokrasisi olduğunu ifade ediyor arkadaşlarım. Doğru fakat onun hakkında da sanıyorum biraz bakmak lazım erkek otokrasisi kendiliğinden olan bir şey doğru fakat belirli sınıflarda ortaya çıkan bir şey midir? Türkiye'de sınıf meselesi ortadan kalktı. Kimse 'Bu mesele bir sınıf meselesidir' demiyor. Bir sınıf meselesi başka şekilde devam ediyor. Muhafazakarlıkla bir bağlantısı var. Bence bu sınıf meselesinin de irdelenmesi çok önemli." şeklinde konuştu.
Mardin, "Niye hep Erdoğan kazanıyor?" sorusuna "Bunun tek bir cevabı olduğunu düşünmek gibi bir alışkanlık var Türkiye'de. Tek bir cevabı yok. Bir sınıf meselesi var fakat karışık bir konu. Hem bir sınıf meselesi var hem muhafazakarlık diyebileceğimiz bir şey var onların yan yana olduğu bir durumu tasavvur edemez miyiz? İki üç sebepten meydana geldiğini düşünemez miyiz? Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmasının kültürel kökenleri ile karışan bir tarafı var, onun da etkisi var. Karizması ve aynı zamanda çocukluğundan beri çok iyi bildiği kültürün karışımı diyebiliriz. Dindar kesim, belirli bir sınıftan gelen kesim hepsi kesişen öğeler gibi geliyor bana." yanıtını verdi.
'GÜLEN CEMAATİNİN İÇ TEŞKİLATLANMASINI ÇÖZEMEDİM'
Mardin, "Hanefi Avcı’nın kitabıyla tekrar gündeme geldi. Her siyasi konuşmada atıfta bulunuluyor özellikle Gülen cemaatine. Cemaatler kimilerinin korktuğu kadar tehdit oluşturup oluşturmadığı konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Cemaatleri yapıştırıcı bir tutkal vardır. Bunun bir iç organizasyona bağlı olması lazım. Amerika’da 4 ay kadar Türk öğrencilerin yüzde 80’inin Gülen cemaatine bağlı olduğu bir yerde kaldım. İç teşkilatlanmasını hiç çözemedim. Bu iç teşkilatlanma aslında tutkal şekli bizim tanıdığımız bir tutkal şekli değil. O bir inanç, bir yakınlaşma, bir yardımla birlikte cemaatin çeperini kurma, bütün onların birlikte olduğu bir tutkal. Bu, yeni üzerinde durulması gereken ve iç teşkilatın yerini almış olan hakiki, yeni bir toplumsal tutkalın ortaya çıkmış olması meselesi. Ve dinin nasıl bu fonksiyonu ifade ettiği veya dine benzer inançların böyle bir tutkalı ortaya çıkarttığını biliyoruz. Onun ben esrarını çözemedim.
Fethullah cemaatine bakıldığı zaman iç organizasyonuna bakmamak lazım onu bulamazsınız. Şimdiye kadar kullandığımız metotlarla araştırılmaya müsait bir tutkal değil. Bir taraftan da Hoca'nın ağlaması bence Türkiye'de çok tesirli olmuş bir şeydir. Çünkü samimiyetini gösteriyor. Türkiye'de yaptığınız bir şeyin samimiyetini gösterdiğiniz zaman karşılık alırsınız. Cemaatin içindekilerin ne dereceye kadar ideolojik bir eksen etrafında birleştirildiklerini çok iyi çıkaramıyorum. Bizim aletlerimiz, sosyolojik yaklaşımlarımız orada bir teşkilat arar. Cemaatin yapıştırıcısı olan şey neyse, ne sonuç vereceği, kimleri atacağı, kimlerin sonradan peşinden gidip 'sen bizim adamımızdın, çıktın' deyip kimleri araştıracağı şey değil. Cemaatin bulut gibi çalıştığını fakat bulutun içine giren uçaklarında kolay çıkmadığını görüyoruz."
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.