Yazının uzunluğunu dikkate alarak 3 bölüm halinde yayınlamanın daha uygun olacağını düşündüm.
Kürdistan’da gelişen süreci kavramak ve buna göre stratejiler geliştirmek için , gerçekten de esen rüzgara göre yön alan değil, esen rüzgarı da arkasına alan ,hesaba katan bir bakış açısına ihtiyaç vardır.
Şengal’de büyük bir jenosid tehlikesi, büyük bir trajedi yaşandı, yaşanıyor. Şengal’deki ilk kırgınlıktan sonra, tüm Kürdistan topraklarında pêşmergenin tüm güçleriyle karşı bir atakla saldırıya geçtiği bir atmosfer yaşandı, yaşanıyor. Böylesi bir süreçte, Kürtlerin basın, yayın, siyaset ve düşünce dünyasında herkesin var güçleriyle peşmergenin bu direniş ve saldırısına her yönüyle destek sunmaları gerekirken , ne yazık ki eleştiri dozunu aşan , düşmanlık boyutlarına vardırılan kara propaganda, yalan, dedikodu ve hakaretlerle Kürdistan toplumu ve pêşmergenin direncini kırmaya yönelik bir rüzgar estirildi, estiriliyor. Bu konuda ne yazık ki ‘’at izi it izine karıştı’’.
Geçmişte, IŞİD’in Barzanilerin desteğiyle Rojava’yı boğmaya çalıştığı, Musul işgalinde Barzanilerin IŞİD’e destek verdiği, işbirliği yaptığı yönünde geliştirilen propagandalara ne yazık ki bir çok aydın ve siyasetçimiz de inandı ve değişik söylemlerle de olsa bu iddialara destek çıkıldı. Bu tablo, aslında Kürtler açısından yaşanan travmanın hangi boyutlara vardığının, ne denli derinleştiğinin en somut göstergelerindendir.
Şengal saldırısıyla da ne yazık ki, bu travma daha ileri boyutlara vardırıldı. Şengal saldırısının bir hedefinin de Sayın Mesud Barzani’nin prestij, otorite ve kararlığını kırmak olduğu açıkken, kimileri işi Barzani’nin IŞİD ‘in Şengal’e saldırısına özellikle göz yumduğunu, hatta birlikte bunun senaryosunun yapıldığını söyleyecek boyutlara vardırdı. Kürt ve Kürdistan düşmanlarının fiili saldırılarının yoğunlaştığı bir süreçte, Kürt siyaset, düşünce ve basın-yayın kesimlerinden de, siyaset ve vicdan sınırlarını aşan bu vb. saldırı ve ithamların dolaylı ya da dolaysız bir şekilde gündemleştirilmesi üzücüdür, düşündürücüdür.
Şengal ile birlikte, bir yandan kara propagandalarla Kürdistani birlik ve direnci zayıflatmaya çalışan yaklaşımlara, bir yandan da yine dört parçadan Kürtlerin değişik boyutlarda bizzat savaş cephesinde yer alarak gösterdikleri onurlu, Kürdistani tutuma da tanık olduk. Eğer madalyonu iki yüzüyle de değerlendiremezsek, yanlış sonuçlara varır, ulusal birlik ruhunu geliştiremeyiz.
Bu nedenle de eleştirilerimizi de yine bu çerçevede, yapıcı, ulusal duygu ve birliği geliştirici bir yaklaşımla yapmayı becerebilmeliyiz.
Şengal yalnızca bir jenosid girişimi, bir trajedi, bir yenilgi değildir; Şengal aynı zamanda, uzun yıllar Kürt toplumunun yüreğinde zor sarılacak bir yara olarak da kalacaktır. Ama bütün bunlarla birlikte, Şengal’in Kürtler için bir milad olacağına da inanıyorum. Halepçe ve Enfal Federal Kürdistan Devletinin başlangıcı oldu. Şengal de Bağımsız Güney Kürdistan Devletinin başlangıcı olacaktır.
Devamı için...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.