İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji öğretim üyesi Prof. Dr. Zeki Karagülle, başta sedef hastalığı olmak üzere romatizmal hastalıklar, deri, sinir ve böbrek hastalıklarına şifa arayan yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri Sivas'ın Kangal ilçesindeki Balıklı Kaplıcalar'ın, sedef hastalığının tedavisinde önemli bir yer tuttuğunu belirterek, "Dünyada bu anlamda eşsiz üç yerden biri, hatta Kangal Balıklı Kaplıcaları'nın başka bir eşi, benzeri yok" dedi.
Türk Kaplıca Tıbbi ve Balneoloji Derneği, Uluslararası Tıbbi Hidroloji ve Klimatoloji Derneği ve Kaplıca, Talasso ve Kür Merkezleri Derneğinin başkanlık görevini yürüten Prof. Dr. Karagülle,yaptığı açıklamada, Kangal Balıklı Kaplıcaları'nın selenyumlu suyu, balıkları, ultraviyole yoğunluğu ve özel doğal şartlarıyla sedef hastalığının tedavisinde önemli bir merkez olduğunu söyledi. Şu anda dünyadaki bütün yayınlarda sedef hastalığının tedavisi konusunda Kangal Balıklı Kaplıca'nın isminin yer aldığını vurgulayan Karagülle, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özçelik'in bu konuda önemli araştırmaları olduğunu, kendisinin de 1993 yıl ından bu yana kaplıca ile ilgili çalışmaları olduğunu kaydetti.
Kangal Balıklı Kaplıcaları'nın, sedef hastalığının banyo klimatolojik tedavisinde önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Karagülle, "Dünyada bu anlamda eşsiz üç yerden biri, hatta başka bir eşi, benzeri yok. Burada tabii ki balıklar çok önemli bir özellik" dedi.
Bu tür balıkların, dünyanın her tarafında sedef hastalığının tedavisinde kullanıldığını ancak Kangal Balıklı Kaplıcaları'nın diğer merkezlerden daha farklı özellikleri bünyesinde barındırdığını anlatan Karagülle, "Kaplıcanın özel selenyumlu suyu, özel doğal şartları ve ultraviyole yoğunluğu, başka hiçbir yerde yok. Dolayısıyla burada sadece balık değil, selenyumlu su ve ultraviyole ışınları etki gösteriyor" diye konuştu.
Kangal Balıklı Kaplıcaları'nın sedef hastalığına iyi geldiğine ilişkin birçok bilimsel çalışma olduğunu ifade eden Karagülle, şunları söyledi:
"Buradaki kürlerde 10'uncu günden itibaren başlayan ve yüzde 75'lere varan iyileşmeler olduğu ortaya çıktı. Buradaki ideal tedavi süresinin de 21 gün olduğu ortaya konuldu. Balıklı Kaplıca'da tedavi görmüş sedef hastalarının iyilik durumlarının 6 ila 9 aya kadar sürdüğü ve diğer tedavilere göre nüksetme oranının daha düşük olduğu gösterildi. Zaten sedef hastalığı müzmin bir hastalık. Şu anda kesin küratif bir tedavisi söz konusu değil. Bu hastaların ömür boyu yaşam tarzına, beslenme tarzına, fiziksel aktivitelerden ruhsal desteklere kadar, bir dizi ilaç dışı önlem ve tedavileri uygulamaları gerekiyor."
BURADA SAĞLIK VE DOKTOR KONTROLÜ SÖZ KONUSU
Genellikle Balıklı Kaplıca'daki tedavilerin yılda bir kez tekrarlandığında, hastaların elde ettiği iyilik durumlarının sürdürülebilirliğinin söz konusu olduğunu anlatan Karagülle, kaplıcaların suyunun sürekli yenilendiği için hijyenik açıdan da temiz olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Burası doğal çıkışlı, mineralli, termal su. Kaplıcanın suyu, doğal çıkış nedeniyle sürekli yenileniyor. Su sürekli yenilendiği için, kaplıcalarda doğal hijyenik ortam da sağlanıyor. Burada yıllara dayanan bir birikim de var. Yan etki açısından görülen durumlar, oldukça düşük seviyede. Burada bir sağ lık ve doktor kontrolü söz konusu. Burası Türkiye'nin dünya çapında bir zenginliği. Burada tabii ki yeni yatırımların yapılması ve daha fazla tedavi olanaklarının sunulması arzulanan bir durum. Özellikle Türk hastalar için Sosyal Güvenlik Kurumunca sağlanan ödemelerin miktar ve kapsamının da artırılması gerekiyor. Burası ülkemizin bir zenginliği, buraya sahip çıkıp geliştirmemiz gerekiyor. Buraya zaten tüm dünya sahip çıkıyor ve hakkını veriyor."
Hijyenik açıdan birçok riski bünyesinde barındıran denizlere ve havuzlara insanların rahatlıkla girebildiği bir ortamda, doktor kontrolü olan Balıklı Kaplıcalar'a çok rahat bir şekilde girilebileceğini anlatan Prof. Dr. Karagülle, kaplıcadaki balıkların kan emme ve başka bir insanın cildine geri verme gibi bir özelliklerinin de olmadığını söyledi.
Kaplıcaların hijyen koşulları ile ilgili endişelerin 20-25 yıl öncesi bir döneme ait olduğunu, konunun yabancısı olan ve kaplıcaları görmeyen kişilerin bu konuda çeşitli olumsuz görüşler sunduğunu ifade eden Karagülle, Kangal'daki kaplıcaların suyunun deniz suyundan çok daha temiz olduğunu, havuzların hijyenik ve rahatlıkla girilebilecek bir konumda olduğunu kaydetti.
KAPLICANIN İŞLETMECİSİ ÜNSAL
Kaplıcanın işletmecisi ve aynı zamanda Türkiye Kaplıcalar Derneği Başkan Yardımcısı ve Avrupa Kaplıcalar Birliği Türkiye Delegesi olan, Ünsallar Anonim Şirketi'nin yönetim kurulu üyesi Fuat Ünsal ise dünyada eşi ve benzeri bulunmayan kaplıcalarında yılda yüzlerce insanın tedavi olduğunu söyledi.
Kaplıcalarının ruhsatlı ve Sağlık Bakanlığından onaylı olduğunu belirten Ünsal, sosyal güvencesi olan hastaların hastanelerden sevkli olarak kaplıcalarına gelebildiğini kaydetti. Kaplıcalarının su, balık ve güneş ışınları olmak üzere üç ayrı unsuru bünyesinde barındırdığını, bunların bir arada olmasıyla kaplıcanın sedef tedavisinde sonuç verdiğini ifade eden Ünsal, kaplıcalarının sağlık ve hijyen koşullarının çok iyi olduğunu söyledi.
KANGAL BALIKLI KAPLICALARI
Sivas'a 98, Kangal'a 13 kilometre uzaklıktaki Kangal Balıklı Kaplıcaları'na, her yıl tedavi ve gezi amaçlı çok sayıda yerli ve yabancı turist geliyor.
Sazlık haldeyken, 1917 yılında ayağında yara olan bir çobanın tesadüfen tedavi olmasıyla keşfedildiği bildirilen, 1950'li yıllara kadar ilkel havuzlarda hizmet veren Kangal Balıklı Kaplıcaları, uzun bir süreden beri modern tesisleriyle hijyenik ortamda hizmet veriyor.
Özellikle sedef hastalığına ve diğer cilt hastalıklarına iyi geldiğine inanılan, "doktor balıklar" olarak adlandırılan balıklarıyla sağlık turizmi açısından önemli bir merkez olan kaplıcalar, şifa arayan kişilerin vazgeçemediği mekanlar arasında yer alıyor.
Başka bir doğal ortamda yetiştirilmeleri ve üretilmelerinin mümkün olmadığı belirtilen balıkların bulunduğu kaplıcalar, özellikle sağlık turizmi açısından tercih ediliyor.
Suyunun sıcaklığı 36-37 derece olan kaplıcada binlerce küçük balık, havuza girenlerin sivilce ve yara kabuklarını yiyerek deriyle kaplıca suyunun temasını artırıyor.
Sağlık Bakanlığından tesis işletme izin belgesi bulunan kaplıcalara, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığına bağlı hastalar, hastanelerden sevk yaptırarak tedavi için gelebiliyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.