Ergin, "İdlib’deki gelişmeler, Esad rejiminin Rusya’nın desteğiyle burada yürüttüğü askeri harekâtın şiddetlenmesiyle birlikte, bütün uluslararası camiayı da ilgilendirecek şekilde son derece tehlikeli bir seyre girmiş bulunuyor." dedi.
Ergin, bu yılın başında BM tarafından terör örgütü ilan El Kaide'nin Suriye kolu El Nusra'nın uzantısı Heyet Tahrir Üş Şam'ın (HTŞ) bölgede atağa kalktığını ve İdlib'i kontrol ettiğini söyledi.
HTŞ’nin ocak ayı başındaki kazanımları Rusya lideri Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında geçen 17 Eylül’de Soçi’de İdlib’de ateşkesin gözetilmesine ilişkin varılan mutabakatın hayata geçirilmesini ciddi bir kırılganlığın içine soktuğunu aktaran Ergin, Bu mutabakata göre “Rusya, İdlib’de askeri operasyonlar ve saldırılardan kaçınılması için gerekli önlemleri alacak”, yani Suriye’yi frenleyecekti. Karşılığında da “Radikal gruplar (ilan edilecek) silahsızlandırma bölgesinden çıkarılacaktı”. Bu sorumluluk da büyük ölçüde Türkiye’ye düşüyordu.
Temelinde İdlib’de ateşkes rejiminin hâkim olmasını öngören Soçi mutabakatı, başlangıç döneminde İdlib’de bir insani felaketin yaşanmasını önlediği için uluslararası alanda çok geniş övgü topladı. Gelgelelim bu mutabakatın uygulanması, önce HTŞ’nin İdlib’de alan hâkimiyetini kazanması, ardından son dönemde sahada yeniden tırmanışa geçen çatışmaların ışığında ciddi bir sıkıntıya girdi." ifadelerini kullandı.
Ergin yazısında son olarak, Rusya'nın İdlib'e ilişkin tutumunda bir değişiklik olduğunu savundu; bunun nedeninin ve sonuçlarının ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.