Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Sahte İlaçla Mücadele Komitesi Başkanı Ahmet Kavuşturan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sahte ilacın Dünya Sağlık Örgütü tarafından kimlik veya kaynak açısından kasıtlı ve hileli olarak yanlış etiketlenmiş ilaç olarak tanımlandığını söyledi.
Yasalara aykırı bir şekilde ve herhangi bir denetim olmadan üretilen, saf olmayan, eksik ya da hatalı aktif madde içeriğine sahip olan veya üzerlerine sahte kupür yapıştırılan sahte ilaçların, hastaların yaşamlarını tehlikeye attığına dikkati çeken Kavuşturan, Türkiye'de ilaçta sahteciliğin daha çok sahte kupür kullanmak ve süresi geçmiş ilaçları piyasaya sürmek şeklinde yapıldığını dile getirdi.
''TÜRKİYE, TRANSİT ÜLKE KONUMUNDA''
Kavuşturan, birçok gelişmekte olan ülkeye kıyasla, Türkiye'de sahte ilaç üretiminin daha geri planda kaldığını belirterek, şöyle konuştu:
''Bu bakımdan Türkiye, daha ziyade transit ülke konumundadır. Bununla birlikte internet üzerinden ilaç satışı, sokak tezgahlarında yapılan kontrolsüz satışlar, eczacılar arasında satış yapanlar ve çantacı tabir edilen şahıslar ile takas sistemi gibi uygulamalar, sahte ilaçların piyasada yayılmasına katkıda bulunmaktadır. Yeterli veriler bulunmadığı ve birçok durumda hasta, sahte ilaç kullandığının farkına bile varamadığı için sorunun boyutları tam olarak tespit edilememektedir.''
Türkiye'de, sektörün emniyet güçleriyle iş birliği sayesinde ilaç sahteciliğine karşı ciddi mücadele yürütüldüğüne işaret eden Kavuşturan, bu konuda, özellikle son yıllarda başarılı operasyonlar yapıldığını, pek çok sahte ilacın, hastaların sağlığını tehlikeye sokamadan zararsız hale getirildiğini anlattı.
Kavuşturan, toplumda yeterli bilincin bulunmayışı, ilaçta sahteciliğin yüksek kar marjına sahip olması ve cezaların yeterince caydırıcı olmaması gibi nedenlerle Türkiye'de ilaç sahteciliğinin giderek artmakta olduğunu ileri sürdü.
''2010'DA SAHTE İLACIN PİYASA HACMİ, 75 MİLYAR DOLAR''
Sahte ilacın özellikle yoksul ülkelerde giderek ağırlaşan bir sorun haline geldiğine işaret eden Kavuşturan, şöyle devam etti:
''2005 yılında dünya çapında sahte ilacın piyasa payı yüzde 6 civarındaydı. 2010 itibariyle bu oranın yüzde 14'e çıkması ve sahte ilacın piyasa hacminin, küresel düzeyde 75 milyar dolar düzeyine ulaşması beklenmektedir. Gelişmiş ülkelerde sahte ilacın pazar payı yüzde 1 civarındadır. Ancak bugün birçok yoksul veya gelişmekte olan ülkede sorunun ulaştığı boyutlar son derece ciddidir.
Birkaç örnek vermek gerekirse, sahte ilaçların piyasa payının Kenya'da yüzde 30, Endonezya'da yüzde 25, Nijerya'da yüzde 16, Hindistan'da yüzde 10-20 arası, Rusya'da ise yüzde 10 olduğunu söylemek mümkündür. Sahte ilaç konusunda ülkemizde yeterli istatistiksel bilgi bulunmadığı için sorunun boyutlarını tam olarak göremiyoruz.''
Kavuşturan, sahte ilaçların kapsamına, standart altı denilen kullanım süresi geçmesi başta olmak üzere çeşitli nedenlerle standartları karşılayamayan ilaçlar da dahil edildiğinde, bu tablonun daha da ağırlaştırdığını belirtti.
İNTERNETTEKİ İLAÇLARIN YÜZDE 62'Sİ SAHTE
Yasa dışı bir ticaret olan sahte ilaçta, parasal açıdan çok yüksek miktarların söz konusu olduğuna vurgu yapan Kavuşturan, emniyet güçlerince düzenlenen operasyonlarda yakalanan sahte ilaçların, milyonlarca lira değerinde olduğunu bildirdi.
Kavuşturan, hastalara öncelikle ilacı her zaman gittikleri, güvendikleri eczanelerden almalarını önererek, internetten ilaç alınmaması tavsiyesinde bulundu.
Yapılan araştırmaların, sanal ortamda satılan ilaçların yüzde 62'sinin sahte olduğunu gösterdiğine işaret eden Kavuşturan, hastaların, satın aldıkları ilacın kutusundan veya kalitesinden kuşku duydukları takdirde,üretici firmalar, hekim ve ilgili sağlık otoriteleriyle temasa geçmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.