“Madımak, sizin eşiniz, biz...” İstanbul’dan gelen üç kadın, Uluderelilerle acılarını paylaşmak için buluşurken, katliamlar da bu cümlede buluştu. Uludereli kadınlardan birisi Rakel Dink’e böyle söylüyor ve devam ediyordu. Devlet yapıyor yapıyor, sonra üstünü örtüyor.
Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, şair ve yazar Bejan Matur, dansçı ve aktivist Zeynep Tanbay, İstanbul’dan yola önceki gün çıkmışlardı. Bir geceyi Mardin’de geçirdikten sonra sabah tekrar yola koyuldular. Dik yamaçlı tepelerin, kurumuş dere yataklarının, “Toprak uğrundan ölen varsa vatandır” yazılarının yanından geçtiler.
Muhtemelen yetkililere haber verilmiş olduğu için üçle sınırlanmış “güleryüzlü” kimlik kontrolleri ve onlarca asker ve polisin arasından ilerleyip öğleden sonra vardılar Uludere’nin Gülyazı Köyü’ne. Araba Bejan Matur ve Zeynep Tanbay’ın daha önce ziyaret etmiş olduğu, Uludere katliamında 26 yaşındaki oğlu Nadir Alam’yı kaybeden Sadık Alma’nın evinin önüne geldiğinde önce çocuklar ve genç kadınlar çıktı evden. Heyecanla bekleyen çocuklarla konuşuldu, kadınlarla uzun uzun kucaklaşıldı.
Devleti artık baba değil
İçeri geçildiğinde, Sadık Alma, Rakel Dink’e katliam için belki de ne diyeceğini bilemediğinden önce “Kaderimiz” dedi. “Ben kader demiyorum” karşılığı üzerine “Kader değil de... Öyle istediler öyle yaptılar” diye devam etti. Daha sonra Rakel Dink‘in “Devlet kendini baba olarak yansıtır ama bu katil baba” sözlerine de “Biz artık devleti baba olarak görmüyoruz” diye yanıt verdi. Alma’ya göre Uludereli aileler altı aydır adalet arıyordu ama bulamıyordu, şimdiye kadar tek bir kişinin ifadesi alınmamıştı, bir de Uludereliler Başbakan’dan hakaret üzerine hakaret işitiyordu. Uluderelilerin hep söylediği “Biz para istemiyoruz adalet istiyoruz” sözlerini bir kez daha tekrar etti Alma. Rakel Dink, “Ölüyü paraya çevirdiler” dedi. Bu olayların yıllardır yaşandığını söyleyen Dink, bir daha olmaması için hükümetin ne yaptığını idrak etmesi gerektiğini belirterek, “İdrak olsa utanma olur. Utanma olsa özür olur, tövbe olur” dedi.
Erdoğan geldi bir şey değişmedi
Gülyazılı kadınlar Başbakan’ın eşi Emine Erdoğan geldiğinde çok güzel karşıladıklarını, birşeylerin değişeceğini umduklarını, ama hiçbir şeyin değişmediğini, kendilerine iyice sırt dönüldüğünü anlattı. Bu ziyaret sırasında taziye evinde yemeklere “birşey” konmuş mu diye korumalar tarafından kontrol yapılmasından da kırgınlık ve öfkeyle bahsettiler. Konuşma sırasında Rakel Dink doğduğu, sonradan boşaltılan Silopi yakınlarındaki Ermeni Varto Aşireti köyünden de bahsederken, Uludereli ailelerle zaman zaman Kürtçe konuştu.
İstanbul’dan gelen üç kadın daha sonra Uludereli ailelerin her perşembe mezarlıkta yaptığı ağıta katıldılar.
Projede Sezen Aksu da var
İstanbul’dan gelen kadınların ziyareti sonbaharda dikilecek bir anı taşı projesinin adımlarından da biri aynı zamanda. Zeynep Tanbay’ın deyişiyle kadınlar “Acıyı paylaşan insanlar olarak oraya bir anı bırakmak” istiyorlar. Uludere’de yaşananların ertesinde Tanbay’ın fikriyle ortaya çıkmış, daha sonra Rakel Dink, Bejar Matur ve Sezen Aksu’nun katıldığı bu ortak projeye göre kadınlar sonbaharda Uludere’de katledilen 34 insanın yattığı mezarlığa bir anı taşı dikilecek. Emine Tusavul tarafından tasarlanan siyah mermer bir taşın sol üst köşesinde hem dağlara hem de kalp atışlarına benzeyen 34 sivri tepe simgesi yer alacak. Katliamda hayatını kaybedenlerin isimlerinin ve katliam tarihinin altına Seyid Rıza’nın 1937’de asılmaya götürülürken söylediği “Ayıptır, zulümdür, cinayettir” sözü yazılacak. Tanbay’a göre, Başbakan “Tazminatsa tazminat özürse özür” sözüyle bu olayı noktalamaya çalışırken, bu anı taşı o noktayı oradan kaldıracak. Sonbaharda, anı taşı dikilirken Sezen Aksu da Uludere’de olacak. (Taraf)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.