Frankfurter Rundschau Erdoğan'ın Putin'i ziyareti konusunda şu yorumu sunuyor okurlarına:
"Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mevkidaşı Putin'i ziyareti sadece Rus jetinin düşürülmesinden sonra iki ülke arasında oluşan buzların eridiği anlamına gelmiyor. Darbe girişimi sonrasında Erdoğan'ın yurtdışına yaptığı ilk ziyaret aynı zamanda Türkiye'nin Batı'dan uzaklaşmasının bir işareti ve darbe girişimi sonrasında bu zorlu partnere, yakışık almayan bir şekilde davranan Avrupa Birliği'ne de bir uyarı niteliği taşıyor. Neden bugüne kadar yüksek düzeyde bir politikacının darbecilere karşı hükümet ve vatandaşlarla dayanışma sergilemek için Ankara'ya gitmemiş olması anlaşılır gibi değil. Kitlesel tutuklamalar ve olası insan hakları ihlalleri rahatsız edici. Ama Batı Türk demokrasisi ile hemen dayanışma sergileseydi, şimdi bunları çok daha inandırıcı bir şekilde eleştirebilirdi. Bu gidişatı tersine çevirmenin vakti geldi de geçiyor. Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye ihtiyacı var. Sadece mülteci dramında bekçi olarak değil, aynı zamanda Ortadoğu'nun kaosuna karşı bir istikrar kapısı olarak da."
Frankfurter Allgemeine Zeitung adlı gazetede ise Türkiye ile Rusya arasındaki yakınlaşmaya ilişkin şu yorumu okuyoruz:
"NATO ve Avrupa Birliği'nde bazıları bu yakınlaşmayı endişeyle izliyor, zira ikilinin birlik olup Batı'ya karşı olacaklarından çekiniliyor. İnsanın kendi kendini korkutmasına gerek yok. Öncelikle NATO'nun da geçen sonbahardaki gelişmeler karşısında alarma geçtiğini, olayın askeri açıdan çığırından çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu ve krizin kesinlikle üstesinden gelinmesi gerektiğini hatırlamak lazım. En azından bu bulutların dağılması, rahatlamak için bir neden. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Batı'dan destek görmediği inancıyla yüzünü Putin'e döndürmesi ise, St. Petersburg'da stratejik derinliği olan Batı karşıtı bir ittifakın oluşmasına değil, olsa olsa uzlaşma söylemi ekseninde kurulan çıkar ortaklığına bir işaret."
İki liderin dokuz ay aradan sonra buluşması Nürnberger Zeitung tarafından şöyle yorumlanıyor:
"Ortak hedeflerin yanı sıra Moskova ve Ankara arasında devasa farklar da mevcut. Örneğin Putin Suriye'de, Erdoğan'ın nefret ettiği Esad iktidarını destekliyor. Bu çözümü çok zor bir kriz. İşte tam da bu yüzden Putin ve Erdoğan'ın yeniden birbirleriyle konuşmaya başlaması olumlu bir gelişme. Ayrıca Ankara mülteciler konusunda ne kadar önemli olursa olsun, ülkenin ekonomik açıdan Avrupa Birliği'ne bağımlılığı daha büyük."
Son yorumumuz ise Münchner Merkur gazetesinden:
"Putin Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beklentilerini yerine getirdi ve kendisine St. Petersburg'da açık bir şekilde destek verdi. Bu genel siyasi konjonktüre bakıldığında çok da şaşırtıcı olmayan bir gelişme. Putin'in gerçekten de Erdoğan'ın 'dostu Vladimir' olacağına şüpheyle yaklaşmak lazım. Putin iki liderin daha güçlü olanı ve St. Petersburg'daki buluşmada da bunu gayet açık gösterdi. Bu yeni dostluk şu anın şartlarına uygun olduğu için varılmış bir ortaklık. Kapsamı da askeri değil ekonomik. Kalıcılığı ise kuşkulu." (DW)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.