Said-i Nursî, Isparta esaretinde iken, o günün ırkçı iktidarına şöyle demişti: "Eğer milyonlarla efradı bulunan ve binler seneden beri milliyetini ve lisanını unutmayan ve Türklerin hakikî bir vatandaşı ve eskiden beri cihad arkadaşı olan Kürtlerin milliyetini kaldırıp onların dilini onlara unutturduktan sonra, belki, bizim gibi ayrı unsurdan sayılanlara teklifiniz, bir nevi usul-ü vahşiyâne olur. Yoksa sırf keyfîdir. Eşhâsın keyfine tebaiyet edilmez ve etmeyiz!"(Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Altıncı Risale'nin Zeyli)
Peki, ya şimdiki ırkçılara ne demeli?
Evet, o günkü ırkçılar ne ise, bu günküler de aynıdır; tek farkları, isimleridir. “Tebeddül-i esma ile hakaik tebeddül etmez” mucibince, Üstad’ın yıkardaki sözünü bugünküler için de tekrar ediyoruz. Söze değil öze bakılır; özü bozuk olanın sözüne güven olmaz. Özün aynası ve göstergesi yapılan iş ve icraattır. İcraatı ırkçılık olanın, isterseniz alnı secdeden kalkmasın; isterseniz konuşurken ağzından bal aksın, ayetler dökülsün. Kişinin değerini belirleyen, bildikleri değil, yaşadıklarıdır. Parlak düşünce, çirkef yaşantıyı gizleyemez; kar, necaseti örtemez. Mensubiyet, halaskâr olamaz; illa amel, illa amel...
Evet, Irkçılığı din ve mabud ittihaz eden şövenist iktidarlar ile dini, şövenizme alet eden abdül-iktidarların çıkış noktaları aynıdır. Biri ırk görüntülü bir dini dayatırken, diğeri din görüntülü bir ırkçılığı servis etmektedir. Esasta, her ikisi de din istismarcısı sahtekârlardır. Biri necis, diğeri ences iki fırka-i habisedirler ki, binlerce vatan evladını din-i mübin-i İsâmiye’den soğutmakta, “din buysa, bana lazım değildir” raddesine getirtmekteler.
Zehire bal katmak ne ise, bala zehir katmak da aynı şeydir. Camide put dikmek ne ise, puta yönelerek namaz kılmak da aynı şeydir. Irkçılığı din sosuyla süslemek etmek ne ise, dine ırkçılık sosunu katmak da aynı şeydir. İmana şirki katmak ne ise, şirki imanla takviye etmek de aynı şeydir. Irkçı dindarlık ne ise, dindar ırkçılık da aynı şeydir. Kirli suyla elbise temizlemek ne ise, temiz elbiseyi kirli suya batırmak da aynı şeydir. Aynı şeydir, aynı şeydir, aynı şeydir...
Her ne ise; biz dönelim Prof. Akgündüz’ün sahte ve düşmanca belgesi(!)ne:
Abdullah Can'ın yazısı...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.