Referans gazetesinde Noyan Doğan imzasıyla yayımlanan haber şöyle:
Star gazetesi ve Kanal 24'ün sahibi olan Ethem Sancak'a, ‘Gazetede bir gün ben de yazayım diye hiç içinizden geçmiyor mu' diye sorduğumda, cevabı ilginç oldu: 'Çok geliyor ama gazeteciler, insan sahibi olduğu yerlerde yazmaz dediler bana. Ben de yazmıyorum.'
Geçenlerde Ethem Sancak ile sohbet ediyoruz. Bilmiyorum, Ethem Sancak'ı tanıtmaya ihtiyaç var mı? İlaç dağıtım şirketi Hedef Alliance'ın sahibi... Tarım ve hayvancılık alanındaki yatırımları herkesçe malum. Aynı zamanda son dönemde medya alanındaki yatırımlarıyla da ön plana çıkan Sancak, Star gazetesi ve Kanal 24'ün sahibi.
Kısacası Türkiye'nin en renkli işadamlarından. Ethem Sancak'ın işadamlığının dışında, sivil toplum örgütlerinde de etkin rolü var. Bunlardan biri de yeni kurulan ve başkanlığını üstlendiği Ulusal Süt Konseyi.
Aslında Ethem Sancak ile sohbetimizin ana konusu Ulusal Süt Konseyi'ydi. Ancak sohbetin başında konu medya patronluğundan açılınca, ilginç açıklamalarda bulundu. O nedenle Ulusal Süt Konseyi ile ilgili sohbetimizi bir başka yazıma bırakıp aramızda geçen bu ilginç konuşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gençliğimin özlemiydi
Ethem Sancak, konuşmamızın başında et, süt ve sağlık yatırımlarının asli işi olduğunu söyleyince dayanamadım ve "O zaman bilmediğiniz işe, yani medya patronluğuna neden soyundunuz" diye sordum. Cevabı çok net oldu: "Gençliğimden kalan bir özlemdi." Ardından da kendi tabiriyle, "68-70 dönemlerinde iyi kötü mürekkep yalama işine girdik" diyerek içinde bir özlem olduğunu belirtti ve şöyle devam etti:
"Son dönemlerde bana ihtiyaç olabileceğini düşündüm. Biraz sosyal sorumluluk, biraz da geleceğin işi diye girdim aslında."
Ethem Sancak'ı yaklaşık altı-yedi yıldır tanırım. Yazı yazmaya meraklı olduğunu da bilirim. Daha doğrusu geçmişte yazdığını, aramızda geçen özel sohbetlerde kendisinden çok dinlemişimdir.
Kandırmış da olabilirler!
Hal böyleyken neden yazmıyordu? Bu soruya da hiç düşünmeden cevap verdi:
"Şu anda çok yazan var. Herhalde bana ihtiyaç yok."
Peki, geçmiş yıllarını hatırlayıp hiç mi içinden yazmak gelmiyordu. Ya da "Şu gazetede bir gün ben de yazayım" demiyor muydu?
Ethem Sancak, "Çok geliyor ama gazeteciler, insan sahibi olduğu yerlerde yazmaz dediler bana. Ben de yazmıyorum" diye cevaplıyor.
Bu cevabı üzerine ben de şöyle bir yorumda bulunuyorum: "Acaba, sizi kandırıyorlar mı?" Bu yoruma ise yaklaşımı, ilginç: "Bilmiyorum... Onları çok seviyorum. Öyle bir şey yaptılar diyemem. Ama olabilir de yani."
Başka isimle yazmam
Dayanamayıp kimilerinin yaptığı gibi başka isimle yazmasını öneriyorum... Kendi tarzı olmadığını söylüyor Ethem Sancak ve "Söylediğimi açık söylerim. Başka isimle yazmak bana uymaz" diye konuşuyor.
Ardından da yazmayı istediği konular hakkında şu açıklamayı yapıyor: "Daha önce seninle yaptığımız sohbetlerde de söylemiştim. Paranın tarihi ve ruhu üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. Hatta böyle bir taahhüdüm de oldu. Bir gün onları yazacağım."
Evet, Ethem Sancak ile yaptığımız kısa sohbet böyle. Başta da belirttiğim gibi, sohbetimizin asıl konusu süt ve et sektörüydü ve bu konuşmamızı bir başka yazıma bıraktım.
Son olarak şunu da belirteyim. Bu kısa sohbetten; Ethem Sancak'ın, 68'li yıllarda olduğu gibi fikirlerini toplumla yazı yazarak paylaşmak istediği izlenimini edindim.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.