Özgürlük ve Sosyalizm Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Güney Afrika’da bir İngiliz şirketinin işlettiği Marikana platin madeninde 10 Ağustos günü daha iyi ücret talebiyle greve giden 3000 maden işçisinin bir hafta içerisinde ikinci kez polis katliamına uğramasını, yaptığı açıklamayla kınadı.
Sinan Çiftyürek’in açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Güney Afrika’da bir İngiliz şirketinin işlettiği Marikana platin madeninde 10 Ağustos günü daha iyi ücret talebiyle greve giden 3000 maden işçisi bir hafta içerisinde ikinci kez polis katliamına uğradı.
İlkinde 8’i işçi 10 kişinin öldürüldüğü saldırının ardından dün elinde sopalarıyla yürüyüş halindeki işçileri, polisler tam anlamıyla kurşun yağmuruna tuttu, 34 işçi katledildi!
Her kapitalist rejimde yaşandığı gibi Güney Afrika’da da devlet ve hükümet yetkilileri işçileri suçlayarak polisi savundular. G–20 üyesi Afrika kıtasında burjuva demokrasinin rol modelliğini üstlenen ülkenin cumhurbaşkanı Jacob Zuma suçu işçilere yıkarak, "kolluk kuvvetlerini durumu kontrol altına almaları ve şiddete yol açanları adalet önüne çıkarmaları” için görevlendirdiğini söyledi!
Devrim için ölenler boşuna mı öldüler?
Güney Afrika’da ırkçı beyaz rejime karşı mücadeleyi konu alan “Özgürlüğün Çığlığı” adlı kitapta papaz Pico, değişim ve devrimin ulusal yönünün yanı sıra sınıfsal yönünün de önemine vurgu yaparken;
“Bunca mücadeleye, bedele rağmen değişim-devrim sadece beyaz polisin yerini siyah polisin almasıyla sınırlı kalacaksa özgürlük ve devrim için ölenler boşa ölmüş olurlar” diyecekti!
Apartheid rejiminden kurtulan siyah çoğunluğun oluşturduğu iktidarda siyah polislerce 34 işçinin kurşunlanarak katledilmesi bana papaz Pico’nun vurgusunu hatırlattı.
Güney Afrika’da azınlık beyazların Apartheid rejiminin yıkılmasıyla siyah çoğunluk halkın belirleyici olduğu yeni bir rejim kurulmuştu. Böylece değişim papaz Pico’nun belirttiği gibi sadece beyaz polisin yerini siyah polisin almasıyla yani salt ulusal özgürlükle sınırlı kalmıştı ama bu bile iç sömürgecilik altında inleyen siyah halk için ileri bir adımdı.
Siyah derili halk, ulusal olarak sömürgecilikten kurtularak özgürleşti ancak siyah ve beyaz derili işçilerin üzerinde sınıfsal kölelik olarak kapitalist sömürü düzeni devam etti.
Güney Afrika’da, geçmişte beyaz azınlığın sömürgeci rejimi altında siyah halk katledilirken, bugün siyah çoğunluğun iktidarında siyah işçiler başta olmak üzere her renkten hak arayan işçiler katlediliyor! İşte Papaz Pico’yu haklı çıkartan gelişme.
Kapitalist sömürü düzenini ve işçileri katleden rejimi lanetliyoruz.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.