İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 65’i tutuklu 273 sanıklı Ergenekon davasında, 2002-2006 arasında Genelkurmay Başkanıolarak görev yapan emekli Orgeneral Hilmi Özkök tanık olarak dinlendi. Silivri Cezaevi’ndeki büyük salonda yapılan duruşmada ifadesini bir sandalyeye oturarak veren Özkök konuşurken, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğda 3 ay sonra ilk kez duruşmaya geldi. Özkök, şunları söyledi: ( AK Parti ) seçilince, ben de dahil, TSK mensuplarında bir tedirginlik oluştu. Bu kişilerin eski söylemlerine bakıldığı zaman ’acaba bir geriye dönüş olur mu, kötüye doğru gidiş olur mu’ diye endişe ettik.
“2004 baharında gelen ’Ayışığı’ ve ’Yakamoz’ sunumlarını okudum. Bilgi kirliliği oluşturmak için gönderilmiş olabileceği için temkinli olmam gerekiyordu. Meşru belge olmadığı için işlem yapmadım. O zaman bu kadar önemli olduğunu düşünmedik. İncelediğimde bir askerin elinden çıktığını gördüm.”
‘Muhtıra sözü söylendi’
“Mahiyetinizdeki kuvvet komutanlarından hükümete muhtıra verilmesi yönünde telkin ya da teklif oldu mu” sorusu üzerine: “Teklif askerlikte çok özel bir terimdir. Daha önce emredilen bir konuda astlar çalışma yapar ve emri verene bir sunumda bulunur. Bunun dışında zaman zaman beyin fırtınası yaparız. Kişiler aklına geleni söyler. Saldırı, savunma ve geri çekilme gibi 3 hareket tarzı vardır. Evet orada bu söz (muhtıra) söylendi. Muhtemel hareket tarzlarından biriydi.”
“Jandarma istihabaratın yasadışı dinlemeler yaptığı yönündeki konuşmalar üzerine İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz ile Teknik Daire Başkanı Hasan Atilla Uğur’u uyardım. O konuda benim emrimde değillerdi. Ergenekon adını ilk kez MİT’in belgesinde gördüm. Kıdemsiz komutanlar kıdemlilerin üstünde yer alıyordu.”
(Özden Örnek’in günlüklerinde yer alan ‘Yaşar Büyükanıt’ın zehirlenmesi’ iddiası sorulunca) “Bu bir efsane. Benimle ilgili de söylendi. Karargaha sefertasıyla yemek götürmemin sağlık nedeniyle olduğunu defalarca söyledim.”
( Mustafa Balbay’ın ‘Genç subaylar rahatsız’ manşeti için) Başbakan’a ’genç subaylar rahatsız’ dediğim iddia edilen görüşmede bizden başka kimse yoktu. Bu haberden sonra bir çatlak filan olmadı. Balbay’ı 1. sınıf bir gazeteci olarak görüyordum. Bu düşüncem devam ediyor. Ama o yazı beni çok müşkülde bıraktı. İrtica, TSK için her zaman tehdittir. Ama bunu bir parti ile ilişkilendirmek TSK’nın değil, siyasi partilerin görevidir.”
Darbe günlüğünde ‘muhtıra’ notları
Özkök’ün toplantılarda ‘muhtıra’ sözcüğünün geçtiğini söylemesi, Eski Deniz Kuvvetleri komutanlarından Özden Örnek’e ait olduğu belirtilen günlüklerdeki bazı bilgilerle de örtüşüyor. Günlüklere göre, Örnek bir bölümde “Biraz muhtırayı andırıyor ama Kara Kuvvetleri Komutanı’na onu yumuşatarak vermesini söyledik. Eğer Genkur. Bşk. onaylamazsa problem o zaman başlayacak” diyor. Bir bölümde o dönem Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ’un “Bizim planımız bu şekilde. Yani sonuçta bir nevi ‘muhtıra’ olacak” sözleri yer alırken, 3 Aralık 2003’te Genelkurmay’daki YAŞ’a hazırlık toplantısında Aytaç Yalman’ın sözleri şöyle aktarılıyor: “(...) Zamanı boşuna geçirdik. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz.” 12 Aralık 2003 günü de Yalman’ın Özkök’e “Gerekirse bunlara seçimlerden önce bir muhtıra verelim” dediği belirtiliyor. (Radikal)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.