Geçen yüzyılın başında Ortadoğu yeniden şekillenirken, sahip oldukları Kürt nüfus nedeniyle, Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ın birer Kürt sorunu bulunuyor ve söz konusu devletlerin izlediği politika, sorunu demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözmeye değil, esas olarak, komşusuna karşı ‘Kürt kartını’ kullanmak gibi bir stratejiye dayanıyordu.
Daha eski bir mücadele geleneğine ve tarihine sahip İran, Irak KDP’leri, sonrasında da Öcalan’ın kurduğu PKK, bu stratejinin kapsama alanı dışında kalmak gibi bir şansı hiçbir zaman elde edemediler.
Kürt siyasi mücadelesi, yüzyıl boyunca, bu stratejilere bağımlı bir siyasi mücadele olmaktan kurtulamadı.
Dolayısıyla Kürtler, ‘düşmanlarına’ karşı yürüttükleri mücadelede, ‘düşmanlarıyla’ işbirliği yapmayı ret etmek bir yana, düşmanları arasındaki çelişkilerden, anlaşmazlıklardan yararlanmak adına, bu türden işbirliklerinin, başarıyı arttıran ve kullanılması gereken bir şans olduğuna inandılar.
Devamı için
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.