Aralarında ABD, Almanya ve Fransa'nın da bulunduğu on ülkenin Ankara büyükelçilikleri iş adamı, hayırsever ve insan hakları savunucusu Osman Kavala'nın tutuklanmasının dördüncü yılı vesilesiyle ortak bildiri yayımladı.
Bildiride Kavala'nın dava sürecinin farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davalar yaratılması yoluyla sürekli geciktirildiğine işaret edilerek bu durumun "Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelediği" kaydedildi.
Ortak bildiride "Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri olarak Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz" ifadesine yer verildi.
Hukuki süreç
1 Kasım 2017'de tutuklanan Osman Kavala Gezi Parkı davasından beraat etmiş, ancak ardından 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili açılan dava kapsamında tutukluluğu devam ettirilmişti.
Kavala hakkında 11 Ekim 2019'da Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçundan resen tahliye kararı verilmiş, 18 Şubat 2020'de Gezi Davası dosyasında beraatine hükmedilmişti. Kavala, aynı gün Silivri Cezaevinden çıkmadan yeniden gözaltına alınmış ve 9 Mart 2020'de hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarılmıştı.
Kavala'nın bireysel başvuru yaptığı Anayasa Mahkemesi, Kavala'nın kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine ilişkin başvuruyu reddetmiş, Kavala'nın başvurduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ise 10 Aralık 2019 tarihli kararında tutukluluğun hak ihlali olduğuna ve derhal serbest bırakılmasına hükmetmişti. (DW)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.