İdealleri ve öfkeleri gençlerin hem üstünlüğü hem de zaafıdır.
Bir zamanlar (1968’de) ben de ODTÜ’de öğrenciydim. Orada ne olsa ilgimi çeker. Gençler ne zaman “Başkaldırıyoruz” deseler, kendilerine göre önemli ‘doğru’larının ve ciddiye alınması gereken mesajlarının olduğunu düşünürüm. İhtiyarlar ise gençlerin ‘aldatıldığı’nı düşünmeye, “Yoksa nasıl olur da eğitimini tehlikeye atarak polise karşı gelir” gibi değerlendirmeler yapmaya eğilimlidir.
Gençlik, insanın her şeyi ince ince hesap ederek yaşadığı bir dönem değildir. İdealleri ve öfkeleri gençlerin hem üstünlüklerini hem zaaflarını oluşturur.
Ülkede sırf gösteri yaptığı için hapis yatan binlerce genç var. Genç olmayan hâkim ve savcıların onları mahkûm etmeyi ‘müesses nizam’ın devamı için gerekli gördükleri söylenebilir.
Gençlerin hepsi aynı ölçüde öfkeli olmaz. Dün AK Parti binasına yürümek isteyen de, gösteriyi bir noktada bitirmek isteyen de olmuştur.
Gençlerin ‘yanlış hedeflere’ yöneldiği/yöneltildiği gibi tahliller yapabilirsiniz; eylem ve ‘açıklama’larını yaratıcılık ve derinlikten yoksun bulabilirsiniz. Hatta ‘kurulu düzen’ tarafından kullanıldıklarını düşünebilirsiniz. Ama gençliğin, yaşamın ‘kurulu düzen’ ve ‘toplumsal yapı’yla uyumsuz dönemini oluşturduğunu ve bu uyumsuzluğun çok değerli olduğunu unutmamak gerek. Gençlerin her gösteriden sonra karşılarına dikilen insafsız cezalara, yüksek harçlara ve daha birçok konuya tepkileri konusunda önyargısız düşünebilmeliyiz.
Gençlerin de yönetimde olduğu bir üniversite sisteminin kurulmasına yönelik beklentimi sürdürüyorum.
Oral Çalışlar - Radikal
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.