Abdullah Öcalan’ın İmralı’da avukatlarıyla yaptığı son görüşmenin sansürsüz notları ortaya çıktı. 27 Temmuz 2011 tarihinde İmralı’da avukatlarıyla son kez görüşen Abdullah Öcalan’ın basına açıklanan görüşme notlarının sansürsüz hali, Polis Akademisi Öğretim Üyesi ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığı Dış İlişkiler Dairesi’nin Kurucu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özcan’ın geçen hafta çıkan kitabı Terörün Matruşkası: KCK ’da yer aldı.
Öcalan 6 Temmuz 2011 tarihinde avukatlarıyla yaptığı görüşmede devletle anlaştıklarını, iki ay içinde bir Barış Konseyi kurulacağını söylemiş ve devrimci halk savaşını ertelediğini duyurmuştu. Buna rağmen açıklamadan bir hafta sonra 14 temmuzda PKK, Silvan’da askerlere yönelik saldırı düzenlemiş, aynı gün Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresi’nde de demokratik özerklik ilan edilmişti. Ardından da Öcalan’ın ‘durdurduğu’ devrimci halk savaşı stratejisi uygulanmaya başlandı.
Şantaj olarak değerlendiriyorum
Görüşme notlarının sansürsüz hali Öcalan’ın barış anlaşması açıklamasına rağmen PKK’nın devrimci halk savaşı stratejisini hayata geçirmesine neden olan devlet-Öcalan görüşmeleri ile ilgili İmralı-Kandil arasında yaşanan çatışmayı ortaya koyuyor. Öcalan, avukatlarına Kandil’den kendisine gelen bir mektuptan bahsediyor ve öfkeli ifadelerle KCK’nın kendisine şantaj yaptığını söylüyor.
İşte Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı son görüşmenin sansürlü ve sansürsüz versiyonları.
Basına dağıtılan sansürlü versiyon:
“Bugünü iyice anlatın, sertçe anlatın. Kandil’e de söyleyin, zaten sözlü olarak konuşuyorsunuz, onlara da iyi anlatın. Kandil de BDP de şunu bilmeli. İkide bir biz halkı tutamıyoruz, biz kitleyi zor durduruyoruz, kitle patlama noktasındadır diyorlar. Bırak o zaman patlıyorsa patlasın. Sorun çözülmezse devrimci halk savaşını başlatırız, savaşa da barışa da hazırız diyorlar. Eeee o zaman yap salak! Seni tutan mı var. Yap, yapmazsan şerefsizsin. Yapar mısın yapmaz mısın sen bilirsin. Ama bu şekilde daha fazla benim üzerime yıkma. Eğer bitiremezsen senden rezili yoktur.”
Aynı paragrafın orijinal versiyonu:
“Kandil’de o ucuz eskiden 30 yıldır, bu ucuz sahte bir türlü gerilla tarzı tutturamayan şeye de son vermek zorunda. Ben halk savaşını yapmaya hazırım diyor, yap. Bir hafta içinde yapmazsan senden alçağı yoktur... Bir de KCK’yı uyarıyorum. Mektubunda şunu söyledi, bu cümleyi de kendileriyle sözlü konuşun. Bak! Bana ikide bir mektupta yazacağınıza ne...yiyecekseniz yerseniz, dersiniz. Hazırız her türlü şeye, hazırsan hazırlığını hayata geçir beni ilgilendirmez. Ya bunu şantaj olarak değerlendiriyorum. Yani KCK şantajı! Savaşacaksan savaş bana ne ya! O seni ilgilendirir, tabii görevin.. Şimdi mektupta şöyle yazıyor, yani yani bunu anlamanız için söylüyorum; “Eğer Devlet, işte Hükümet bizim şeyimizi yapmazsa biz de hazırlıklıyız, her an büyük savaşa başlayabiliriz”, mektubundaki.. “Yap! Salak!”
Öcalan’ın sansürlenen görüşme notlarında bahsettiği KCK’dan gelen mektup daha önce bilinmiyordu. KCK lideri Murat Karayılan, Hasan Cemal’le yaptığı görüşmede Mayıs ayında İmralı’da Öcalan ile devlet arasında görüş birliğine varılan protokollerin kendilerine bir mektupla geldiğini, protokolleri KCK yürütme konseyi olarak değerlendirdiklerini anlatmıştı. Öcalan’ın sözlerinden protokollerle ilgili Kandil’den İmralı’ya da cevabi bir mektup gittiğini ortaya koyuyor, Öcalan bu mektuptaki ifadeleri şantaj olarak değerlendiriyor.
İmralı-Kandil protokol çatlağı
Başta Karayılan’ın Ahmet Altan’a gönderdiği mektup olmak üzere, PKK çevreleri İmralı’da devlet ile Öcalan arasında anlaşmaya varılan protokollerin Başbakan’ın imzalamaması üzerine hayata geçmediğini iddia ediyor. Öcalan’ın son görüşme notlarındaki sözleri ise Öcalan’ın kabul ettiği barış anlaşması ve protokollerle ilgili İmralı-Kandil arasında fikir birliği olmadığını ortaya koyuyor.
Son olarak 2012 Ocak ayında Kandil’de büyük bir toplantı yapan PKK yeni dönemle ilgili önemli kararlar almış, bu arada sürpriz bir şekilde İmralı cezaevi yetkilileri aylardır havadan sudan gerekçelerle kimseyle görüştürülmeyen Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan’ı telefonla arayarak istediği zaman kardeşiyle görüşebileceğini bildirmişti. Telefon üzerine adaya giden kardeş Öcalan başka bir sürprizle karşılaştı. Öcalan “Süreç çok hassas bir süreçtir. Görüşe şu aşamada çıkmamız uygun değildir. Her şey birbirine karışmıştır. Görüşe çıkmayacağız’ diyerek kardeşiyle görüşmeyi reddetti. Devletin aylar sonra sürpriz bir şekilde kardeş Öcalan’ı adaya çağırması, Öcalan’ın ise aylar sonra ilk kez kamuoyuna ve örgütüne mesaj verme imkânını kullanmaması Kandil’e yönelik bir tavır olarak yorumlanmıştı. (Yıldıray Oğur - Taraf)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.