Hükümet, Kürt meselesinin çözümüne karşı olanların toplumu etkileme olanağının bulunmadığını bilmiyor.
Terör kabarıyor, devlet üzerine gidiyor, Kürt meselesi bekliyor!
Yürekler yanıyor; gözyaşı dökülecek, ağıtlar yakılacak; taraflar silahla başarılı olunamayacağını anlayana kadar barışa oturmayacak; yani pusular, cinayetler, patlamalar devam edip gidecek!
İçerideki ve Sayın Çiçek’in deyimiyle ‘arkalarındaki uluslararası güçler’ bu cehennemin sürmesini ister! Ancak, içeridekilerin de uluslararası yardımcılarının da biz katılmazsak yapabilecekleri bir şey yoktur. Konu, sadece milletimizin ve yöneticilerimizin karar ve iradesiyle çözülecektir.
Başbakan “Yeni bir dönem başlıyor” dedi ve ekledi: “Milletimiz, vatandaşımız hiçbir kutsalı olmayan o cinayet şebekesinin bertaraf edileceğini görecektir”.
Hükümet Başkanı’nın tanısı şudur: ‘’Bu ülkede toplumsal barışın tesisi yolunda ne zaman bir büyük adım atılsa, hemen bu kanlı çeteler kirli oyunlarına başlıyorlar”.
Sayın Erdoğan ‘Yeni dönem’in başlıca özelliğini tanımlıyor: “Demokrasiden, hukuktan, adaletten geri adım atmadan 74 milyon kişinin emniyetini, huzurunu, mutluluğunu koruyacağız”
Başbakan’ın tanısı ve tanımı içinde ‘Yeni dönem’de ‘cinayet şebekesinin bertaraf edilmesi’ karar ve uygulamasının arkasındayım, bu memlekette yaşayanların hepsinin de benimle birlikte bu politikaları desteklediğinden eminim.
Ancak bir itirazım var:
Kürt meselesinde nelerin yapılacağı bellidir. Dünkü hükümet ve bugünkü hükümet, bunların neler olduğunu biliyor! Ancak hükümet, Kürt meselesi çözümüne karşı olanların sayısının azlığını ve toplumu etkileme olanağının bulunmadığını bilmiyor.
Ak Parti iktidarının, başlangıçtan beri Kürt meselesini anladığını ve bildiğini gösteren kararları olduğu kadar, aksini gösteren davranışları da vardır.
Seçimlerden önceki, “Kürt meselesi yoktur, Kürtlerin sorunları vardır” mealindeki sözler karşısında, “Seçimdir, ne derse yeridir” diye karşılamıştık. Seçimden sonra, niçin hemen adımlar atılmadı; anayasa mı bekleniyordu; bunun sonu yok ki!
Birçok tartışmalı konuda iktidarın irade beyanı; çıkarılmasına öncelik verilecek yasa tasarılarıyla açıklanamaz mıydı? Yönetmelik ve kararlarla geçilebilecek konularda adım atılamaz mıydı? Niçin açıklanmaz, niçin adım atılmaz? Niçin?
Anlıyorum, Kürt meselesi çözümünün ayrıntılı programı açıklanamaz, çünkü böyle bir program olamaz, yoktur! Çözüm politikasının bir parçasının adım atılmadan açıklanması, çözüme karşı olanların gücünü de arttırır. Kürt meselesinde adım adım yol alınarak sonuca gidilmelidir, öyle gidilecektir! Evet ama seçimin ertesi gününde alınacak kararlar, söylenecek sözler yok muydu?
“Dün kazanmıştık bugün niye kaybediyoruz?” diye soranların heyecanına, duygusallığına kapılmadan düşünülmelidir! ‘Dün’ kazanılan bir şey yoktu, son yirmi yılda da, 80 yılda da kazanılan bir şey yoktur!
Terör, Kürtlerin yüzde birinin bile katılmadığı bir olaydır ama Kürt meselesi, Kürtlerin hemen hemen hepsinin çözümüne öncelik verdikleri, sorunların tümüne verilen addır.
Bugün, ‘sözün bittiği yer’ değildir; dün gibi “Nerede kalmıştık” diye başlanacak gündür.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.