Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, dün akşam saatlerinde Saray’da yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı yaklaşık 6 saat sürdü.
Toplantı sonrasında yapılan açıklamada, ülke içi ve dışı gelişmelerin ele alındığı, PKK’ye karşı Irak’ın kuzeyinde yani Irak Kürdistan Bölgesi’nde yürütülen “Pençe” adlı operasyonlara devam edileceği belirtildi.
Açıklamada, Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğu’nda görevli diplomata yönelik silahlı saldırının arka planının aydınlatılması hususundaki çalışmaların yakından takip edileceği kaydedildi.
MGK açıklamasında, YPG öncülüğündeki Demokratik Suriye Güçleri’ne (DSG) destek veren ABD ve diğer Batılı ülkeler isim verilmeden eleştirildi.
Bu konuda DSG için, “Bazı ülkelerce halen müttefik olarak görülerek, eğitim ve teçhizat dahil, askerî ve siyasi açıdan desteklenmesinin kabul edilemez olduğu belirtilmiştir” denildi.
‘Güvenli bölge’
Açıklamada, Kuzey ve Doğru Suriye’de oluşturulmak istenen ‘güvenli bölge’ için “barış koridoru” tanımlamasında bulunulurken, bu konuda şu ifadelere yer verildi:
“Suriye sınırımız boyunca oluşan otorite boşluğunun ülkemize yönelik tehditleri artırması sebebiyle, sınır güvenliğimiz çerçevesinde, bölgenin tüm terör unsurlarından temizleneceği ve bütün gücümüzle bir ‘barış koridoru’nun inşası için gayret sarf edileceği hususundaki kararlılığımız teyit edilmiştir.”
MGK açıklamasında Türkiye ile ABD arasında müzakere edilmekte olan ‘güvenli bölge’ye atıfta bulunulmaması, bunun yerine “barış koridoru”ndan bahsedilmesi dikkat çekti.
S-400 krizi
Rusya’dan alınan ve sevkiyatına başlanan S-400 hava savunma sistemleri dolayısıyla ABD ile yaşanan krize dair ise “Türkiye’nin stratejik ortaklık, savunma ve güvenlik iş birliği konusundaki hassasiyeti ve beklentileri dile getirilmiş; NATO antlaşması ile ikili anlaşmaların ruhuna uygun olarak, ülkemizin uluslararası hukuk ve ahde vefa ilkesi çerçevesinde taahhütlerine ve sorumluluklarına riayet ettiği, müttefiklerimizden de aynı hassasiyetin beklendiği ifade edilmiştir” denildi.
Doğu Akdeniz krizi
Açıklamada ayrıca Doğu Akdeniz’de yaşanan krize ilişkin de şu ifadelere yer verildi:
“Doğu Akdeniz’deki uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve menfaatlerimiz ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerinin korunmasına yönelik bölge barışı ve istikrarını esas alan, iş birliğinin gelişimine katkıda bulunan, kararlı ve ilkeli tutumumuzun sürdürülmesinin hayati önem arz ettiği kaydedilmiştir.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.