Almanya Başbakanı Angela Merkel, 2021 yılı bütçesinin görüşüldüğü Federal Meclis Genel Kurulu’ndaki konuşmasının büyük bir bölümünü koronavirüs salgını ile yürütülen mücadeleye ayırdı.
Salgın ile mücadelede kritik bir aşamada bulunulduğunun altını çizen Merkel, “Tarihsel tecrübeler bize özellikle ikinci dalganın birincisinden daha çetin olduğunu ve çok acıya yol açabileceğini öğretiyor” dedi.
“Yolun büyük bir bölümünü geride bıraktık” diyen ve son 10 ayda salgınla mücadelede sergilenen başarıdan gurur duyulabileceğini aktaran Merkel, bu kadar kısa bir sürede etkili bir aşının bulunmuş ve aşı merkezlerinin de kurulmaya başlanmış olunmasını “tarihte emsali yok” sözleriyle değerlendirdi.
Bilim dünyasına övgü
“Artık tünelin sonundaki ışığı görebiliyoruz” diyen Angela Merkel, bunun bilim dünyasının çalışmaları ile mümkün olabildiğine dikkat çekti.
Merkel, “Bunu insanlar yaratıcı ve inanılmaz bir araştırma ruhuna sahip olduğu için başarabildik. Dünya genelindeki bilim insanları bizim neler yapabileceğimizi gösterdiler. Bu salgın eğer herhangi olumlu bir şeye sebebiyet verdiyse o da cesaret gösterdiğimizde biz insanların neler yapabileceğimizi gözler önüne sermiş olması. Azimli ve yaratıcı olup, sınırları aşacak şekilde birlikte çabaladığımızda neler yapabileceğimizi gösterdik” dedi.
Aydınlanmaya vurgu
Son dönemde uygulanan tedbirlere rağmen vaka ve ölü sayılarında beklenen azalmanın olmadığını, temasların azaltılması hedefine arzu edildiği şekilde ulaşılamadığını da aktaran Merkel, güçlendirilmesi gerektiğini söylediği kısıtlamalara yönelik itirazlara da “aydınlanma” çıkışıyla yanıt verdi.
Merkel, “Ben aydınlanmanın gücüne inanıyorum. Avrupa bugün geldiği noktayı aydınlanmaya borçlu, bilimsel olgular olduğuna ve bunlara bağlı kalınmasının daha iyi olacağına olan inanca borçlu. Ben DDR’de fizik okumaya karar verdim… Çünkü şundan emindim: Pek çok şeyi askıya alabilirsiniz ama yer çekimini, ışık hızı ve diğer olguları askıya alamaz, yok sayamazsınız.”
Borçlanmanın yükü
Salgın nedeniyle Alman hükümetinin yeni borçlanmaya gittiğine, kamu borçlarının arttığına dikkat çeken Merkel, hane halkları üzerindeki baskıyı artıran, gelecek nesillerin omuzlarına yük binmesine yol açan bu adımların atılmasının hiç de kolay olmadığını vurguladı.
Konoravirüs salgını nedeniyle işsizliğin arttığını, işsiz kalan ailelerin çok büyük korkular yaşadıklarını, pek çok kişinin de işsiz kalmaktan korktuğunu, gelecek endişesi yaşadığını anlatan Merkel, bu endişeleri ve salgının sebebiyet verdiği kayıpları hafifletmeye yönelik önlemler aldıklarını da sözlerine ekledi.
Sürdürülebilir kalkınmaya odaklandıklarını, geleceğe dönük akıllı ve rekor yatırımlar öngördüklerini anlatan Merkel, aşı araştırmalarına 750 milyon euro, yapay zeka, kuantum ve 5G ile 6G teknolojisi için de her birine ayrı ayrı 2 milyar euro ayırdıklarını anlattı.
"Gücümüzü muhafaza etmek istiyoruz"
"Bir salgın, olağandışı bir süreç yaşıyoruz” diyen Angela Merkel, “Olağanüstü bir süreç, olağanüstü hareket etmemizi zorunlu kılıyor ve bütçe de bunu yansıtıyor” sözlerini kaydetti.
Dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi olan Almanya’nın güçlü bir sivil topluma sahip özgürlükçü, demokratik, güçlü bir ülke olduğuna aynı zamanda AB, NATO ve BM’de de önemli bir partner konumunda bulunduğuna dikkat çeken Merkel, “Bu gücü, içinden geçmekte olduğumuz bu olağandışı süreçte de muhafaza etmek istiyoruz” diye konuştu.
"Salgın, dünyadaki güç dengelerini, özellikle iktisadi olarak ama belki de sosyopolitik olarak da yeniden düzenliyor” görüşünü aktaran Merkel, ekonomideki öngörülerin Çin’in salgın sürecini ABD ve diğer Avrupa ekonomilerinden daha iyi atlatabileceğine işaret ettiğini söyledi.
“Diktatörlüklerden farklıyız"
“Ancak salgının kontrol altında tutulabildiği yerlerde ekonomi güçlüklere direnç gösterebiliyor” görüşünü aktaran Merkel, dünya genelinde farklı siyasi ve toplumsal sistemler arasında rekabet yaşandığına” işaret ederek şunları kaydetti:
“Bizim bu süreci yönetme şeklimiz, daha çok diktatörlüklere benzeyen ülkelerden farklı. Bu çok açık… Bizler özgürlükçü demokrasi, açık ve güçlü bireyselleşmiş topluma sahip bir ülke olarak tanınıyoruz. Bununla da gurur duyuyoruz… Bu nedenle virüsle başarılı bir şekilde mücadeledeki en önemli anahtarımız yasaklar, kontroller değil, her bireyin sorumluluk içerisinde hareket etmesi ve mücadeleye dahil olmasıdır.”
Alman toplumunun büyük çoğunluğunun kişisel çıkarlarını bir kenara koyarak bu mücadele sürecinde sorumluluk üstlendiğine vurgu yapan Almanya Başbakanı Merkel, bunun süreceğine inancının da tam olduğunu, sergilenen dayanışma için de müteşekkir olduğunu kaydetti. (DW)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.