Halkı askerlikten soğuttukları iddia edilen üç sanık mahkemeyi, her insanın bebek doğduğuna ikna etmeye çalışıyor, deli olmadıklarını belgelemeye. Peki ya medya nasıl veriyor haberi?
Medyamız bildiğini okumaya devam ediyor. Haberin unsurlarını eksik ve tamamlayıcı özelliğinden yoksun bırakarak halkın doğru haber alma hakkını bizzat kendi eliyle ihlal ediyor. Bunun bir örneği dün, Eskişehir’de görülen “Herkes bebek doğar” davasında yaşandı. Dava Türkiye’de tartışılan vicdani ret hakkı için önemliydi.
Davanın dün yapılan duruşmasında, Türk yargı tarihine geçecek ifadelere sahne oldu. Zabıtlara geçen ifadelerde, Türkiye’de bilinen ama dillendirilmeyen çıplak bir gerçek, hümanist ve vicdani bir karşı duruşla adeta ittifak yapıyor. Kısaca buna cesaret de diyebilirsiniz. Bu cesaret, sanık sandalyesinde oturan üç isme ait: Halil Savda, Ahmet Aydemir ve Mehmet Atak
Bu üç isim, halkı askerlikten soğuttukları iddiasıyla bir kez daha hakim karşısına geçtiler. Üç sanık mahkemeye herkesin bebek doğduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Jinekolog talepleri reddedildi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
Ancak medya geleneksel hesapçı ve resmi ideoloji ile temas halini sürdürerek sanıkların mahkemede dile getirdikleri iddia ve ifadeleri eksik ve yanlı vererek okurların kafalarını karıştırmaya çalışıyor. Davada öne çıkan isimlerden Mehmet Atak’ın duruşma salonunda dile getirdiği akli denge mevzuusu ile neyi anlatmak istedi ve bakın Türk medyası nasıl gördü.
Profesörlerin “halkı askerlikten soğutan kişi” tanımı
Prof. Dr. Ertuğrul Köroğlu ve Prof. Dr. Cengiz Güleç tarafından kaleme alınan Psikiyatri Temel Kitabı’nın “Zeka Geriliği” bölümünde, “Askerlikten soğutulan halk”ı oluşturan tek tek insanların durumu iki kategoriye girermiş:
1- Mental Retardasyon yani zeka geriliği!
2- Embesilite yani orta dereceli zeka geriliği! Bu durumdaki kişi başkalarının iradesine tabi olur ve kendi kararlarını vermekten aciz olurmuş, yani “askerlikten soğutulabilirmiş”
Aynı kitabın “Şizofreni” bölümünde “askerlikten soğutulan halk”ı oluşturan tek tek insanların tanımlanması için kullanılabilirmiş: Bu durumdaki şahıs da eylemlerinin sorumluğundan muaf olacak derecede “farik ve mümeyyiz” değildir. Yani gerçeği değerlendirme yeteneği ileri derecede bozuk olduğu için başkalarının yönlendirmesine açıktır.
Kısaca iki profesör diyor ki, bir kişi şayet halkı askerlikten soğutuyorsa o kişi delidir. Bu na atfen, “Herkes bebek doğar” davasının sanıkları bir yandan mahkemeye bunu ispatlamaya çalışırken, diğer yandan da deli olmadıklarını belgeleeye çalışıyorlar.
Haber nasıl verildi?
Başta Radikal ve Milliyet olmak üzere bir çok haber sitesi ve gazete, "Tutuksuz sanık Mehmet Atak da kendisinin akli dengesinin yerinde olup olmadığının belirlenmesi için gerekli sağlık kuruluşuna gönderilmesini istedi." şeklinde bir ibare kullandı. Ancak bu ibarenin neden kullanıldığına dair bir araştırma ve nedene dayandırma gereği duyulmadı.
Oysa Mehmet Atak ve arkadaşları mahkemede, neden bu belgelenmeyi istedikleri açıkça dile getirdiler ve bu istek olduğu gibi zabıtlara geçti. Hal böyle olunca, bu yanlı haberlerde Mehmet Atak’ın mahkeme salonunda konuyla ilgisiz birşey söylemiş vaziyetine düşürme gayreti olduğu anlaşılıyor. Konuya vakıf olmayan halkın ilk algısı da bu yönde olacağından yukarıda isimleri zikredilen profesörlerin haklı görüleceği tasarlanmış kuşkusu ortaya çıkıyor.
Buna karşın bazı medya kuruluşları, bir insanın bebek doğduğunu ispatlamak için Mehmet Atak ve arkadaşlarının, konuyla ilgisi olmayan anayasa hukukçusu istediği iddia edilmiş. Oysa Atak ve arkadaşlarının istediği herhangi bir tıp fakultesinden kadın doğum kürsü başkanıydı.
Faruk Arhan
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.