MAZLUMDER İstanbul Şubesi bugün, ilköğretimde başörtüsü yasağı ile ilgili mağdur öğrenci ve aileleriyle bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
İlk olarak konuşan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, başörtüsü yasağının ortadan kaldırıldığı algının oluşturulmaya çalışıldığını ancak bu yasağın devam ettiğini söyledi. "Başörtüsüne her alanda özgürlük talebi bir insan hakları talebi olarak önümüzde durmaktadır" diyen Sarıyaşar, başörtüsü söz konusu olunca hizmet alanlar ve verenler gibi bir ayrım yapıldığını ve sanki sadece hizmet alanlar için başörtüsü serbest olduğunda bir özgürlük bahşedilmiş gibi davranıldığını söyledi.
Daha sonra Cüneyt Sarıyaşar tarafından okunan basın açıklaması metninde tek tipçi ve tek müfredatlı zorunlu eğitimin hüküm sürdüğü Türkiye'de, kız öğrencilerin, hem dini inançlarına uygun okuyabilecekleri hem de parasız örgün eğitim alabilecekleri bir kurumun mevcut olmadığını söyleyen Sarıyaşar, "Oysa İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ise parasız ve eşit olması vurgulanan eğitimin, insan kişiliğini geliştirmeye ve insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olması, anne-babaların çocuklarına verilecek eğitim seçmede öncelikle hak sahibi olmaları ilke kabul edilmiştir. Devletlere ise, anne-babanın bu eğitim ve öğretimi kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapmak hakkına saygı göstermesi görevi yüklenmiştir" dedi.
Açıklamanın sonunda konuyla ilgili sorumlular hakkında gerekli soruşturulmaların başlatılması, gerekli mevzuat değişikliklerinin yapılması, İlköğretim hizmetlerine teknoloji kullanılarak, ne şartla olursa olsun evden katılımın sağlanması için ilgili düzenlemelerin yapılması, Açık İlköğretim Okulu'ndan yararlanabilmek için yaş sınırı kaldırılarak 6, 7. ve 8 sınıflarda örgün eğitim alan bütün öğrencilerin de yararlanmasının sağlanması ve eğitimin ve müfredatın devletin tekelinden çıkarılarak belirli standartları taşıyan sivil oluşumların da bu anlamda kurumsal çalışma yapmasının önünün açılması talep edildi.
Daha sonra konuşan MAZLUMDER İstanbul Şubesi Hukuk Koordinatörü Av. Arife Gökkaya Dinç ise okullar açıldığından beri okula başörtüsüyle gitmek isteyen öğrencilerin alıkonulduğu, ikna odalarına alındığı, tecrit edildiği, hakarete maruz kaldığını söyleyerek üstü örtülmeye çalışılan ciddi mağduriyetler yaşandığını ifade etti.
Gökkaya'nın konuşmasından sonra ilköğretimde başörtüsü taktığı için sıkıntı yaşayan öğrencilerden biri "Bizi sınıfa alsalar bile teneffüse arkadaşlarımızla birlikte çıkarmazlardı, ayrı odalara alıp peruk takmamız için baskı yaparlardı. Daha sonra da okuldan sürgün edildim ancak bu okulda da aynı sıkıntıları yaşadım" dedi.
Daha sonra söz alan mağdur öğrenci annelerinden biri kendisinin üniversite yıllarında başörtüsü sebebiyle yaşadığı sıkıntıları bugün ilköğretimde okuyan kızının yaşadığını, Türkiye'de bu keyfi uygulamaların yıllardır değişmediğini söyleyerek "Benim kızım da arkadaşlarıyla birlikte özgür, eşitlikçi bir ortamda okula gitmek istiyor, bu yaşadıklarını anlamlandıramıyor ve çok üzülüyor" dedi.
Eyüp Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde eğitim gören kızının Milli Güvenlik Dersine başörtülü olarak alınmadığını söyleyen Cengiz Bayram ise tüm mücadelesine rağmen bu hukuksuzluğun devam ettiğini belirtti. "İnançlı olmanın suç olduğu bu ülkede inancımız sebebiyle zulüm görüyoruz. Vatan savunması yapması gereken askerler herhangi bir pedagoji eğitimi almamalarına rağmen milli güvenlik derslerine girerek çocuklarımızı mağdur ediyorlar" dedi.
Daha sonra konuşan Osman Seçen ise Sultangazi İsmetpaşa İ.Ö.O.'nda eğitim gören 3 kızı olduğunu, başörtüsü taktıkları için okula alınmadıklarını, kendisine okul idaresi tarafından kızlarının hangi gerekçe ile okula alınmadıklarına dair yazılı bir belge verilmesi taleplerinin ise reddedildiğini söyledi.
Açıklamada Cüneyt Sarıyaşar Sultangazi Kaymakamlığı'ndan Osman Seçen'e gönderilen yazıyı da paylaştı. Yazıda 'öğrencilerde görülen olumsuz davranışların olumlu hale getirilmesinde, yanlış davranışların farkına varılmasını sağlamak ve doğruyu kavramalarına yardımcı olmak sebebiyle ikna edilmeye çalışmak söz konusudur' ifadelerine yer veriliyor. Sarıyaşar "Ne zamandır insanların inançlarına göre yaşamaları olumsuz davranış ve doğruyu kavrayamamak olarak adlandırılıyor? Bu bir rezilliktir. Biz bunu tarihe bir kayıt olarak düşüyoruz ve diyoruz ki: İkna odaları bitmedi, devam ediyor, hem de ilköğretimde devam ediyor".
Açıklama, katılımcıların sorularının cevaplandırılması ile son buldu.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.