Irak Başbakanı Nuri el Maliki Hürriyet’e verdiği mülakatta Başbakan Erdoğan’a “kardeşlik” mesajı göndererek, “yaşanan tüm sıkıntılara rağmen, Türkiye ile iyi diyalog istediğini”, bunun için de Ankara’ya “zeytin dalı uzattığını” söylemiş.
Ancak Maliki, Beşar el Esad’ın aksine, uluslararası camia açısından Irak’ın hâlâ meşru başbakanı olsa bile, kendisini “bölgesel düşmanlar galerisine” katmış olan Erdoğan’ın bu çağrıya olumlu yanıt vermesi mümkün görünmüyor.
Peki, Maliki ilişkilerde tansiyonun arttığı bir sırada AKP iktidarına “dostluk elini” niçin uzattı? Ankara’nın kendisine dönük sert tavrı caydırıcı mı oldu, yoksa işin içinde başka bir hesap mı var?
Bağdat ile araları bozuk olan Iraklı Kürtlerin Türkiye’yi arkalarında hissederek hem askerî, hem de ekonomik açıdan güçleniyor olmaları, kuşkusuz, Maliki’nin bu hamlesinin önemli nedenlerinden birini teşkil ediyor.
Nitekim, son olarak Kerkük’e asker sokmaya çalışan Maliki’nin, tankları ve topları ile şehrin üzerine yürüyen Kürt birlikleri tarafından durdurulması, Irak’taki Kürt yönetimin ne denli güçlendiğini ortaya koymaya yetti.
Bu durumda Iraklı Kürtlerin, zengin petrol kaynaklarının yansıra, Türkiye’nin siyasi ve karşılıklı çıkara dayalı ekonomik desteğinin sağladığı avantajları da kullanarak, Bağdat’a karşı askerî açıdan gardlarını alıp bağımsızlık yolunda ilerlemeleri olasılığı artmış bulunuyor.
Özetle, Ankara ile Erdoğan’ın Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’yi AKP kongresine şeref konuğu olarak davet etme raddesine gelmiş olan olumlu ilişkilerin sürmesi, Iraklı Kürtler açısından büyük önem taşıyor. Maliki de, kuşkusuz, Ankara-Bağdat ve Bağdat-Erbil hatlarının daha da gerilmesiyle Ankara-Erbil hattının iyice güçleneceğini görüyor.
Bu nedenle Türkiye ile “reset” tuşuna basıp, kendi ifadesiyle, “siyasi ilişkilere yeni baştan başlamak istiyor”. Fakat, dediğimiz gibi, mevcut haletiruhiyesi düşünüldüğünde, AKP iktidarının buna olumlu yanıt vermesi pek mümkün değil.
Bu olasılığın düşük olmasına rağmen, Iraklı Kürtler Maliki’nin bu “zeytin dalından” yine de büyük rahatsızlık duydular. Örneğin Erbil’de İngilizce yayımlanan Rudaw gazetesinde önceki gün Yerevan Saed imzasıyla yer alan analizde, “Türkiye’nin Maliki’nin zokasını yutmaması gerektiği” savunuluyordu.
Kürt yönetiminin Türkiye’yi “uzun vadeli ortak” olarak seçtiğini, Iraklı Kürtler olarak Türkiye’ye muhtaç olduklarını, ancak Kuzey Irak’ın da Türkiye için özellikle güvenilir enerji hatları açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Saed şunları belirtmiş:
“Kürt bölgesinin otonom statüsü zayıflarsa, Türkiye’nin enerji güvenliği azalacağı gibi, Ankara’nın Irak Kürdistan’ındaki etkisinin yerini Bağdat ile Tahran’ın etkisi alacaktır. Bu yüzden Ankara’nın ilişkileri düzeltmek adına Maliki’nin zokasını yutmaması çok önemli.”
Burada, Türkiye açısından çelişkili görünen dinamikleri iyi anlamak gerekiyor. Maliki ile gergin ilişkiler Erbil-Ankara hattını güçlendirerek Irak’ın bölünmesine dolaylı katkıda bulunuyor. Kalplerinde “bağımsızlık aslanı” ile yaşayan Kürtler ise bu durumdan memnunlar.
Örneğin, Rudaw gazetesinin bir başka yazarı olan Narav Salahaddin, cumartesi günü yayımlanan yazısında, Kürtler açısından “federal Irak” kavramının da anlamını yitirmeye başladığını yazmış. Buna karşın Bağdat’ın Kürtlerin işlerine hiç bir şekilde karışamayacağı, “konfederal” bir yapının artik tek çözüm olduğunu belirtmiş. Aksi takdirde Irak’ın dağılacağını savunmuş.
“Kürdistan” fobisi ile başlayıp Bağımsız Kürdistan’a ebelik eder konumuna gelmesi Türkiye açısından bölgesel dengelerin ne denli değişken olduğuna dair bir ders olmalı. Ancak AKP iktidarı, bu dersi alıp Türkiye için ortaya attığı “uzlaştırıcı yumuşak güç” iddiasıyla uyumlu ihtiyatlı ve esnek yaklaşımlar benimseyeceğine, ideolojik güdülerle hareket ederek Türkiye’yi karmaşık bölgesel kavgaların odağına sokmayı tercih etmiş bulunuyor.
Bağımsız bir Kürdistan’ın yükseliyor olmasının Türkiye için iyi mi, kötü mü olduğu tartışması ve PKK’nın bu işin neresine sığacağı meselesi ise farklı bir yazının konusudur.
Semih İdiz - Taraf
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.