Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekili Leyla Zana, KCK soruşturması kapsamında evinde yapılan arama ile ilgili olarak, "Aranabilir, arasınlar. Zindan kapılarını layık görüyorlarsa tekrar buyurabilirler. Ülkeyi zehire çevirmesinler o kadar" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın seçim öncesi umut verici konuşmaları ile seçimin demokratik bir ortamda geçmesini sağlandığını belirterek, "Seçim sonrası başarının verdiği özgüvenle bütün umutların yıkılmasına da bizzat kendisi sebep oldu. Kürtleri dışlayarak ve Kürtlerin bir hak talebinde bulunulmasını engelleyerek gündemi değiştirdi" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın kendisine yönelik "dağa gitsin" sözlerini de değerlendiren Zana, " 'Bu sorun nasıl çözülecek sorusuna karşılık en son olması gerekeni önce söylemeyelim. Silah söz korusu ise silahı en son konuşalım. Bu ülkede olumsuz şeyler yaşandı. Olmazı değil olurları konuşalım demiştim' Gönül isterdi ki Başbakan, 'Sayın Zana yanılıyorsun. Silah güvence değildir, güvence demokratik ortamdır, hakların kardeşliğidir. Sigortanız benim oluşturacağım demokratik ülkedir' deseydi. Bugün halen geç değil.
Evlerimiz aransa bile. Bir fırsat var kendisinin önünde aslında" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın dağın yolunu göstermek yerine çözüm üretmesi gerektiğini savunan Zana, "Umutlarımın yok olduğunu söyleyemem. Dokunulmazlıklarımız kaldırılsa da evlerimiz aransa da toplumun beklentisi vardır. Sayın Başbakan'a düşen hukuk devletine yaraşır bir açılımı özde gerçekleştirmesidir. Bu ülkede basın mensupları içeridedir. Kimse düşüncesini açıklama cesaretini gösterememekte. Bu korku imparatorluğu demektir. Yazıklar olsun diyorum. Bu topluma da kendisine de yazıktır. Başbakanın sevgi ve saygı ile anılmasını isterim antipati ile değil" şeklinde konuştu.
Zana, KCK operasyonları kapsamında evinde yapılan arama ile ilgili olarak da, "Benim kişisel evim yok zaten yakınımın evi. Kiracıyım. Aranabilir. Arasınlar. Hiç kimse ile görüşmedim. Ne zaman istiyorlarsa, zindan kapılarını layık görüyorlarsa tekrar buyurabilirler. Ülkeyi zehir zindana çevirmesinler o kadar" ifadelerini kullandı.
Operasyona siyasilerin tepkileri ise şöyle oldu:
AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, KCK operasyonları hakkında ''Kim olursa olsun gereken müdahale yapılmalıdır'' açıklamasında bulundu.
Elitaş, "KCK ile ilgili yargı gerekli işlemleri uzun zamandır yapıyor. Çünkü KCK; PKK terör örgütünün şehir yapılanması... Kendi başına yargıyı kurmuş, infaz ediyor. Bu konu ile ilgili paralel bir yapılanmaya Türkiye Cumhuriyeti müsaade etmez. Kim ki KCK'nın içinde yer alırsa, bu kim olursa olsun gerekli müdahalelerin yapılması gerekir" diye konuştu.
Elitaş, "Lela Zana'nın kapısı kırılarak evinde arama yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Kapısı kırılarak arama yapılıyorsa, bu yanlış bir arama ama benim duyduğuma göre, çilingir vasıtasıyla gidilmiş. BDP Grup Başkanvekili de oradaymış diye bilgi aldım. Kapısı kırıldıysa yanlış bir işlem yapılmış. Anahtar istenerek o şekilde bir arama yapılabilirdi" karşılığını verdi.
CHP'li Muharrem İnce ise Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Milletvekilinin evinin aranamayacağını söylemek zorundayım. Bu Leyla Zana'yı savunmak değil, milletvekilinin hukukunu savunmaktır. Bugün buna karşı çıkmayanlar, özel yetkili mahkemeler eliyle kulrulmaya çalışılan faşist düzenin kendi kapısını çalmasına karşı çıkamazlar" ifadesini kullandı.
BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak ise son KCK dalgasına, özellikle de Leyla Zana'nın Ankara'daki evinin aranmasına tepki gösterdi. Kışanak, "Herkes o evin Zana'ya ait olduğunu biliyor. Amaç sindirmek" dedi. Kışanak, operasyon talimatının da Ankara'dan verildiğini iddia etti.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da KCK konusunda eleştirilerini yapmaya devam edeceklerini vurguladı ve Zana'nın evinin aranmasına tepki gösterdi. Kart, “Bir milletvekilinin işyerinin, ikametgâhının aranması dokunulmazlığın fiilen ayaklar altına alınmasıdır” dedi. Arama yapılan ev kayıtlarına göre Zana’ya ait olmadığının ifade edildiğinin vurgulayan CHP’li Kart, “Ancak bu durum, milletvekilinin işyerinin, ikametgâhının aranması dokunulmazlığın fiilen ayaklar altına alınmasıdır. AKP’nin yaratmış olduğu polis devleti uygulamasının bir tezahürüdür. Bu yönüyle de demokrasi ihlali niteliğindedir. Milli iradenin ihlalidir” diye konuştu.
İzmir Milletvekili Rıza Türmen, “Bu suçun şahsiliği prensibine de aykırıdır. Suç işlememiş başka bir kişinin evinde arama yapılması bi prensibe aykırılıktır” yorumunda bulundu.
Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) Genel Başkan Yardımcısı ve istanbul İl Başkanı Mehmet Bekaroğlu da, Twitter hesabında, şunları yazdı:
"KCK tutuklamalarında yeni dalga sallıyor. Görünen o ki Hükümet kararlı BDP'nin tamamını içeri atacak. Atacak da ne olacak? Kürt siyasetinin tamamını içeri alınca, Kürtlerin siyaset yapmasını engelleyince kiminle ne konuşacaksın? Bilemiyorum; belki de bu içeri alınanlar başta TMK olmak üzere yasalara göre suç işliyorlardır. Fakat burada "suç işleyenlere karşı ne yapılabilir?" mantığı geçersiz. 40 bin insanın öldüğü bir savaşı sona erdireceksek bu şekilde olmaz. Böyle durumlarda özel/farklı şeyler yapmak gerekir. Anayasa, yasalar değiştirmek, normal zamanlarda yapılanlardan farklı işler gerekir. Tabi Türkiye'nin bölünmesini istemiyorsak. Eğer Türkiye bölünmesin diyorsak Kürtlerin kendilerini ifade edecekleri bir ülke gerekir. Aksi takdirde bölersiniz ülkeyi. Kürtleri tutuklaya tutuklaya bitiremezsiniz ama sonunda ülkeyi bölersiniz. Hükümet yetkilileri, Diyarbakır belediyesi baskını sonrası bu belediyeye oy veren yüzbinlerce insanın ne hissettiğini düşünüyorlar mı? Bu insanlar, Türkiye'den kopuyor, ülke bölünüyor. Ey Başbakan böyle yaparak ülkeyi bölüyorsunuz. Senin bu yaptığını öncekiler de yaptı bir işe yaramadı. Yazık ülkeyi bölmeyin."
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.