Başbakan’ın ABD ziyareti sonrası, Türkiye’nin Suriye ve genelde bölge siyaseti konusunda ortaya çıkan tablo üzerine bir şey yazmayacağım, ben bugün gelinen noktaya nasıl adım adım gelindiğini çok önceden yazmaya, söylemeye çalıştım. Öngörülerim çıktı demiyorum, çok sevdiğim bir deyişle, ‘korkusunu çektim’ diyorum. Her şey apaçık ortadaydı, bu sonuca giden onca işaret vardı, sadece bunları görmemek bir çoklarının işine geliyordu, hükümete gaz vermek her zaman kazançlı veya hiç olmazsa risksiz bir tutum ama sonuçları vahim oluyor, bedelini gaz verenler değil, gaz yiyenler ve daha kötüsü bu ülkede yaşayan herkes farklı biçimlerde ödüyor.
Kötümserlik başta olmak üzere tüm ithamlara rağmen, sorunlu konuları işler çığrından çıkmadan, önceden tartışmakta, tavır takınmakta, kazanç ve itibar yok ama, sonsuz fayda var. O nedenle, yine, ‘kötü’ olmak pahasına, bugünlerde tartışmakta fayda olacağını düşündüğüm bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum. En başından söyleyeyim; Kürt meselesinin çözüm sürecine çelme takmakla, eleştirel katkı vermeye çalışmak arasındaki çizgiye hepimizin çok özen göstermesi gerekiyor. O nedenle, neyin çözümün önüne engel olarak dikilebileceğini, neyin yol açıcı olacağını ince terazide tartmaya büyük ihtiyaç var.
Hepimizin bildiği gibi, Türkiye solunun kapladığı küçük alan küçük ama, yelpaze geniş. Bu yelpaze içinde Kürtlerin mücedelesine en yakın duran çevrelerin dahi, son sürecin en başından itibaren ‘AKP ile uzlaşarak barışma’ konusunda hoşnutsuzluk içinde olduğu malum. Otoriter bir siyasetle barışmanın demokratikleşmeyi askıya alacağı kaygısı tümüyle haksız değil, ancak zaten bu ülkede herkes ve bu arada mevcut iktidar beklendiği ölçüde demokrat olsa zaten Kürt meselesinde bu vahim noktalara gelinmeyeceği gerçeğini hesaba katmakta fayda var. O halde barış söz konusu olduğunda muhatabınızı seçme özgürlüğünüz yok. Diğer taraftan, sol siyasetin başından beri Kürt siyasetinin ‘ulusal/kimlik kaygılarını’ dikkate almamak ısrarının, barış ve demokrasi adına yol açıcı olmadığını, sadece ilkesel olarak değil, tecrübe ile de biliyoruz.
Devamı için
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.