YSK’nin tartışmayı kararıyla yeniden yapılacak İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı seçimlerine sayılı günler kaldı. CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu ile AKP’nin adayı Binali Yıldırım arasında yarın ortak canlı yayında düello yaşanacak. Türkiye, İstanbul’da yapılacak seçime kilitlenirken anket şirketleri de ellerindeki son verilere ilişkin değerlendirmeler yapıyor.
Seçimin kilit kitlesi de 31 Mart seçiminde olduğu gibi Kürtler. Hükümetin, Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesine izin vermesi ve Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’da “Kürdistan” ifadesini kullanması AKP’nin Kürt seçmenin oyunu alabilmek için yaptığı bir strateji olarak yorumlanıyor.
Ancak AKP’ye yakınlığıyla bilinen ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, Kürt seçmenin AKP’ye yönelik ilgisiyle ilgili yeni bir bulgunun olmadığını söyledi.
Duvar’dan Nergis Demirkaya’ya konuşan İbrahim Uslu, Binali Yıldırım’ın Diyarbakır ziyaretinin kendi araştırmalarını bitirdikten sonra gerçekleştiğini, kendi araştırmalarında 31 Mart öncesine göre Kürt seçmenin AKP’ye daha fazla destek vereceğine dair bir bulguya ulaşmadıklarını belirtti.
Yıldırım’ın “Kürdistan” mesajının Kürt seçmene yönelik etkisinin olmayacağına dikkat çeken Uslu, şunları söyledi:
“Sarsılan güvenin, kullanılan dilin yarattığı kırgınlıkları birden gidermek o kadar kolay değil. Bu nedenle çok yüksek bir çaba harcanıyor. Kanaat önderleri şu an o insanları iknaya çalışıyor. Ama beklendiği ölçüde destek alınır mı bir şey söylemek zor. Bu arada yapılması muhtemel başka yanlışlar da olabilir. Türkiye’nin dışında da gelişmeler yaşanıyor. Bunlar gelip kelebek etkisi diyorum, seçmen davranışını etkileyebilir. Çok farklı faktörler etkili olabiliyor. Bir kez kırdığınız, incittiğiniz seçmeni geri kazanmak da kolay değil. Üstelik bu kadar kısa sürede ve seçim atmosferi içinde. Seçmen seçim dolayısıyla bir ikna çabası olduğunun farkında. Bu nedenle seçim dönemlerinde ikna gücü normal dönemlere göre daha düşüktür. Şimdi bir de arka arkaya aynı seçmen kitlesine iki farklı mesaj veriyorsanız bunun ikna gücü de elbette normaldekinin daha altında olacak. Bu politika değişikliklerinden mucizeler beklememek lazım.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23 Haziran sürecinde arka planda kaldığı, bunun da Erdoğan’ın inandırıcılığını yitirme noktasında bir soruna yol açıp açmamasıyla ilgili soruya Uslu, “Ben aynı fikirde değilim. 7 Haziran-1 Kasım’da da benzer bir süreç yaşandı. Ama Erdoğan gücünü inandırıcılığını yitirmedi. Bazen çok bazen az iletişim doğru oluyor. Bu konjonktüre göre değişiyor” yanıtını verdi. Uslu, AKP’li muhaliflerin yeni parti kurma çalışmalarıyla seçim sürecini ilintilendirmediğini söyledi ve Erdoğan’ın geri planda kalmasını “doğru bir strateji” olarak değerlendirdi.
Uslu, kendi araştırmalarından elde ettiklere sonuçlara göre teknik olarak kararsızların kalmadığına dikkat çekerek, yarın Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasında yapılacak ortak canlı yayının da seçim sonuçlarına bir etkisinin olmayacağını belirtti.
Uslu, şunları söyledi:
“31 Mart’taki seçimde olsa çok etkili olurdu. Hele o kadar başa baş durumda ortadaki seçmenler oradaki performansa göre bir adaya yönelebilirdi. Ama şimdi her iki taraf da çok kararlı. Bu kadar seçmenin kararlı olduğu bir atmosferde, seçime de bu kadar az kalmışken adayların göstereceği performansla seçim sonuçlarını değiştirecek kadar seçmen grubunu etkilemesi mümkün değil.”
İbrahim Uslu, seçime katılımın sezonun etkisiyle 31 Mart’a göre daha düşük olacağını da sözlerine ekledi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.