Ülkemizin dört parçasından gelen ve Avrupa'nın çeşitli Kentlerinde yaşayan biz Kürt kadınları, her yıl düzenlediğimiz Kürt Kadın Platform toplantısının 16.sını bu yılda Hamburg'da ve 21-24 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdik.
"Cinsel Şiddet ve Kadın" konulu Panelle açılış yaptığımız Konferansta ayrıca; "Kadın Genitalinin Sakatlandırılması" ve "Çocuklara karşı Cinsel Şiddet" konularını üç gün süren toplantımızda tartıştık.
"...cinsel şiddet, erkeğin kadın üzerinde, cinsel organının gücüyle de, iktidarını bir kez daha gösterdiği, yeniden ürettiği eylemlerinden birisidir. Kadının gizlediği, üzerinde konuşamadığı, utandığı şiddet türü ağırlıkla görünmeyen cinsel şiddettir. Evde, sokakta, işyerlerinde, okullarda, gözaltında, savaşta, sivil veya siyasal örgütlenmelerde; ensest, taciz, tecavüz ve cinsel organının kesici aletlerle yaralanması kadınların en yaygın biçimde maruz kaldıkları görünmeyen cinsel şiddet biçimleridir. Erkek egemen iktidar ilişkilerinde, erkeklerin eşit oldukları tek alan kadına yönelik uyguladıkları cinsel şiddettir.Erkek, toplumsal örgütlenme içinde, iktidar eşitsizliği yaşarken, cinsel kimliklerinin gücünde, hemcinsleriyle eşit duruma geliyor.
"...Ülkemizin özellikle güney'inde adına “Kadın Sünneti” denilen kadın genitalinin sakatlandırılması, cinsel şiddetin en ağır biçimlerinden birisidir. Alman sivil toplum örgütü Wadi ve diğer kadın kuruluşlarının yaptığı araştırmaya göre, Kürdistan'ın güneyinde kadınların yüzde 73'nün “sünnet”li olduğu tespit edilmiştir. Ölümle sonuçlanabilen bu uygulama, aynı zamanda kadının cinsel yaşamını derinden etkilemekte, Klitorisin genellikle ilkel yöntemlerle cerrahi müdahaleye tabii tutulması, kadında cinsel arzuların yok olmasına neden olmakta, genç kızlarda büyük korku ve travmalara yol açmakta, regl dönemlerinde, doğum anında ve cinsel ilişki esnasında dikişler söküldüğü için her defasında dayanılmaz ağrılar yaşanmaktadır...
Kadınlarımızın, toplumsal bir norm ve kabul görme ölçüsü haline gelen, kadın genitalinin sakatlandırılmasına karşı çıkabilmelerinin ne sosyal, ne de siyasi olanakları mevcut değildir.
Kadının bireysel karar verebilmesi ve kendisine yapılanlara hayır diyebilmesi için;bir takım yasal önlemlere ve kurumsal güvencelere ihtiyacı var.
Elbette ki, ülkedeki kadın kuruluşları bu uygulamalara karşı tepki gösteriyor. Ancak tüm önermeler ve yasa taslakları, yetkililerce sürüncemede bırakılıp, bekletiliyor.
Kürdistan Federe hükümeti Yetkililerine
Hemen şimdi; kadın örgütlerinin, kurumlarının başvurularını dikkate alarak, bu suça karşı yasaların çıkarılmasını ve kadını korumanın önlemlerinin alınmasını talep ediyoruz.
Sonuç olarak
- Kadına yönelik uygulanan her türlü şiddet politiktir, ulusal kimlikle hiç bir alakası yoktur. Kadın genitalinin sakatlandırılması işkencedir, suçtur ve biz de suç duyurusunda bulunuyoruz.
- Ülkemizdeki bu uygulamaya karşı çıkan kadınlarımızı desteklediğimizi, onlarla birlikte olduğumuzu ve bu gidişatın takipçisi olacağımızın bilinmesini vurguluyoruz.
-Bedenimiz bize aittir, hiç kimseye denetleme ve kontrol hakkı vermiyoruz.
Kürt Kadın platformu
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.