Diyarbakır'da gerçekleşen "Türkiye'de Kürdistan Konferansı"nın sonuç bildirgesi açıklandı. İşte bildirgenin TAM METNİ...
BASINA VE KAMUOYUNA
17-18 Eylül 2011 tarihinde Diyarbakır’da toplanan Türkiye’de Kürdistan Konferansı, “Kürtler arası birlik ve tüm halklar ile ortak yaşama; yapılması düşünülen yeni anayasadan Kürtlerin beklenti ve talepleri; Kürdistan Genel Konferansı’na yönelik görüş ve öneriler” başlıklı gündem maddelerini görüşmüştür.
Kürt halkı Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana üzerinde yaşadığı ve adı ile özdeşleşen ülkesi Kürdistan’da her türlü insani ve ulusal haklarından yoksun bırakılmış, insanlık dışı baskılara maruz kalmış, büyük acılar yaşamıştır. Kürtlerle birlikte ve yan yana yaşayan Kürdistan halkları Ermeniler, Süryaniler, Mehelmiler, Araplar ve farklı inanç gurupları Ezidiler, Aleviler ve Sünni dindarlar da aynı kaderi paylaşmış, ret, şiddet ve inkar politikalarından fazlasıyla nasibini almıştır. Bir bütün olarak Kürdistan halkı ret ve inkar politikalarına karşı her seferinde haklı olarak direnmiş, ulusal onurunu korumak, haklarını kazanmak için inanç ve kararlılıkla mücadele etmiş bu uğurda büyük bedeller ödemiştir.
Türkiye’de Kürdistan Konferansı Kürdistan’da yaşayan halkların ve farklı inanç guruplarının kendi kendini, çok renkli yapısına uygun olarak özgür bir şekilde yönetme ve millet olmaktan kaynaklanan bir siyasal statü hakkının bulunduğunu ve bu hakka Türkiye toplumunun saygı göstermesi gerektiğini tespit eder.
Kürtler arası ilişkilerde karşılıklı saygı, farklılıkları kabul ve çok seslilik anlayışının inşa edilmesi gerektiğinin altını çizen Konferansımız, Kürt ulusal demokratik güçlerinin ve Kürdistan’da yaşayan farklı halklar ve inanç guruplarının yakınlaşması ve giderek Kürdistani birliğin örülmesi konusunda ortak bir irade ortaya koymanın gerekliliğini vurgular.
Konferansımız hükümetin, tıkanan demokratik siyaset kanallarını açması, Kürtlerin ve farklı halkların meclis dahil demokratik siyaset zeminini kullanmaları önündeki tüm engelleri kaldırması gereğine işaret eder.
Türkiye’de yapılacak olan yeni anayasa konusunu tartışan Konferansımız, özgürlükçü, demokratik ve eşitlikçi bir anayasa yapmanın tek yolunun başta Kürt halkı olmak üzere, tüm halkların, dinlerin ve inanç guruplarının ulusal kimliklerini ve inanç özgürlüklerini tanımak ve güvence altına almaktan geçtiğini tespit eder.
Kürdistan’ın diğer parçalarıyla ilişkileri değerlendiren Konferansımız, Kürdistan Genel Konferansının yakın bir gelecekte ve her şart ve koşulda gerçekleştirilmesi için bir komisyon kurulmasını ve çalışmalara hemen başlanmasını kararlaştırır.
Konferansımız Türkiye ve İran’ın Kürdistan Federal Bölgesine (Kandil’e) yapılan her türlü askeri operasyonları kınar.
Konferansımız bileşenleri 1915 yılında yapılan soykırımın acısını kendi yüreğinde hisseder ve hiçbir halka soykırım yapılmaması için çaba sarf edeceğini tüm halklara duyurur.
Konferansımız, Kürdistan’daki tüm halklar, partiler, örgütler, siyasal hareketler ve STK’ların ortaklaşacakları Kürdistani bir güç birliğinin hukukunu oluşturmak için çalışmalara başladığını bildirir.
Hükümeti barış ortamın sağlanması için gerekli tüm çabaları ve önlemleri almaya çağırır.
Silahların susması için, PKK Lideri Abdullah Öcalan ve farklı dinamikler ile başlatılmış olan görüşme ve müzakerelere, Kürt halkının özgür iradesiyle seçilmiş ve Kürtler adına siyaset yapan tüm kesimlerin dâhil edilerek kesildiği yerden şeffaf bir biçimde devam edilmesini arzu eder.
Konferansımız tüm askeri ve siyasi operasyonların derhal durdurulmasını, çözüm zemininin oluşması için en önemli koşullardan biri olarak görür. Tüm taraflara çatışmasızlık ortamının sağlanması için özveride bulunması çağrısında bulunur.
Sağlanacak bu barış ortamının demokratik, özgürlükçü, çoğulcu ve eşitlikçi bir anayasanın yapılabilmesinin zeminini kolaylaştıracağına inanır.
Konferansımız ulaştığı sonuçları kamuoyuna duyurur.
17-18 Eylül 2011, Diyarbakır
TÜRKİYE’DE KÜRDİSTAN KONFERANSI
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.